Merhaba , kendim... . Ben senim. Tanıdın mı ? Seninle neler neler yaşadık hatırlıyor musun ? Neler gördük , neler atlattık , kaç yüke direndik . Ne acılar çektik seninle , kaç gece beraber ağladık , kaç kez kendi avuçlarımızı sıka sıka canımızı acıttık , kaç kez dudağımızı kanattık , kaç kez bağırmak istedik ama sustuk , kaç kez o yorganı başımıza çektik , kaç kez sevdik kaç kez söyleyemedik , kaç kez korktuk , kaç kez kaçtık .... Yahu biz sesinle ne sözler işittik ? Ne bakışlar gördük . Ne çok acır gibi baktılar bize , hatırlıyor musun o bakışları ? Yere düştük , dizimiz acıdı diyemedik . Aşık olduk , seviyorum diyemedik . Elimizi uzattık , tutunacak yer bulamadık . Kaç kez ruhum , kaç kez ..... Biz seninle kaç kez dibi gördük ? Belki hala dipteyiz , öyle değil mi ?
Hayatımın birdenbire böyle yeni ve ilerisi karanlık bir yola girmesi benim için belki de hayırlı olmayacaktı. Eski sükunetime dönmek, uyuşuk günlerin zincirine yapışıp kalmak daha rahat değil miydi?..
Dünyada tam dört çeşit insan vardır
Birincisi kendi kendinin efendisi olmak ister İkincisi başkasının efendisi olmak ister
Üçüncüsü kendi kendinin kölesi olmak ister Dördüncüsü başkasının kölesi olmak ister
Kendi kendinin efendisi olan
Başkasının efendisi olmak istemez
Başkasının efendisi olmak isteyen
Kendinin efendisi olmak istemez
Kendi kendinin kölesi olanla
Başkasının kölesi olan çok benzer birbirine
Kendi kendinin kölesi olan neyse ne
Başkasının kölesi olmak isteyen
İnsanın da hayvanın da en kötüsüdür
Batı'nın sözde adaletini, medeniyetini Gazze'de gördük. Sözde medeni, özde canilerin gerçek yüzünü görmeyen yok değil mi? Batıdan aldığınız milliyetçiliğinizde kurallarınızda yerin dibine batsın! Paraya tapan her İslam ülkesi yöneticilerinin sarayları da yerin dibine batsın! Ölen insanların yiyeceğe ihtiyacı yok, onları ölümden kurtaracak insanlara ihtiyaçları var!
Bu iletim senin için özel bir teşekkürü barındırıyor https://1000kitap.com/lotuscicegi hanımefendi❤️😇
Teşekkür ederim bana ömrümün en güzel yaşını yaşamaya vesile olduğun için...
Teşekkür ederim yüreğimde filizlendirdiğin tüm çiçekler için...
15 yıldır "Radial Arterimin" yani bilek damarımın:)) tam üzerinde taşıdığım bir nasihatı paylaşacağım sizinle değerli takipçilerim:))
Nedenini hala tam idrak edemediğim bir geleneğin ürünü olarak küçükken misafir sofrasına çocuklar olarak oturtulmazdık ...
Bir köşede annemizin ayrı serdiği sofrabezine ve o güzelim ganimetlerden payımıza düşen bir kaç lokmaya razı olurduk kuzu kuzu :))
Yine böyle misafir ağırladığmız bir akşamda hala unutamadığım o çikolatalı pasta tabağına kanalize olmuş durumdaydı tüm zerrem.Fakat muhtemeldir ki misafire yetecek kadar kalmış ve bize de kaş-gözle tekmil veriliyor uslu uslu oturun koltukta diye:))hayır kızmıyorum onlara çünkü onlarda gördüğünü uyguluyordu sadece bizim kadar şanslı değillerdi doğrulara ulaşma noktasında😇🌼
Neyse efenim içimde dinmez bir açgözlülükle ve misafirin gitmesini bile bekleyemeden pastaya saldırmak için mutfağa koştum ama ne koşuş:))
Karanlığın ortasında film sahnelerini aratmayacak bir sahne,pat küt kırılma sesleri ve kendimi sofranın ortasında koluma saplanan kocaman bir cam parçasıyla buldum☺️
İşte o gün bugündür bileğime her baktığımda şöyle diyorum:
Sevgili Ayşe,
*Bir şeyi çok mu istiyorsun bekleyeceksin,
*Ama Nefsin çok mu istiyor inadına daha çok bekleyeceksin yoksa sabırsızlık ve açgözlülüğün yıllar geçse de kapanmayacak yaralar bırakabilir sende😉
İşte öyle efendim demem o ki biz sabrı ve beklemeyi bir günde öğrenmedik,iyi günler:)))
🦋🌷