Yeni çocuk sahibi olan ebeveynler şunu sorarlar: “Bebeği çok fazla kucağa almak, her ağladığında onunla ilgilenmek, her istediğinde meme vermek, hatta onunla birlikte uyumak bebeği şımartmaz mı?” Cevabımız kesinlikle hayır! Aslında hem deneyimler hem de araştırmalar bunun tam tersini göstermiştir. İhtiyaçları güvenli bir şekilde karşılanan bir çocuğun ağlamasına ve ebeveynlerinin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacaklarından endişelenmesine gerek kalmaz. Şımartma, aradan birkaç yıl geçtikten sonra, ebeveynlerin bazı sınırlar koymayı beceremeyip aşırı müsamaha göstermeleriyle bir mesele haline gelir.
Koşulsuzca sevgi vermek demek, çocuğun her istediğini yapmak demek değildir. Zira hayatta hiç kimse her istediğini yapamaz; yapmamalıdır. Örneğin; hiç kimse arabasını istediği gibi süremez. Eğer kazasız bir trafikten bahsetmek istiyorsak, kurallara uyma, sınırlar çizme gereği de beraberinde gelecektir. Başka insanların ihtiyaçlarına önem vermek, özgürlükledin tahdit edilmesini (sınırlandırılmasını) gerektirir. Bunun sevgiyle bir ilgisi yoktur.
Nitekim çocuğun her istediğini yapmaya çalışmak, onun duyusal direnç kazanmasını ve güçlenmesini engelleyebilir. Çünkü hayat güllük gülistanlık bir yer değildir. Çocuğun olumlu duyguları çoğaltmayı öğrendiği gibi, olumsuz duygular ile baş etmeyi de öğrenmesi gerekir. Bunun yolu da (makul) sınırlar çizen ebeveynin desteğiyle, yaşadığı hayal kırıklıkları ve mutsuzluklardan çıkaracağı derslerle mümkün olacaktır.
Çocuğun ebeveynine benzemesi ebeveynin hoşuna gitse de, çocuğun duygusal gelişimi açısından olumlu sonuçlar doğurmamaktadır. Zira her çocuk farklı bir dünyadır. Ve başka dünyalara benzemek için uğraşan çocuklar, kendi dünyasına uzaklaşacak, fıtratının sesine sağır kalacaktır.
İşte bu yüzden Nebi (sallâllâhu aleyhi ve sellem) her insanı, kendinde var olan özelliklerle öne çıkarmış, var olmayanlar için kızmak, azarlamak, aşağılamak, utandırmak gibi tavırlarda kesinlikle bulunmamıştır.
Kıymetli ve saygıdeğer hocamın çocuğun gelişimi ve psikolojisi üzerine yazılmış çok bilgilendirici ve kapsamlı bir kitap. Hiç sıkılmadan okuyup bir şeyler öğrenebilirsiniz. Ne yazık ki çağımızda hâlâ bir bireyin hayatında bebeklik , çocukluk hatta bebeğin doğumdan önceki gelişiminin ileriki yıllardaki etkilerinin önemini bilmeyenler var. Bu kitap kaynak bir kitap olma özelliği taşıyor.
Bu kitap kalbimi acıttı. Her sayfasını acı bir tebessümle okudum. Çoğu zaman gözyaşlarıma mukayyet olamadım. Hepimiz engelli adayıyken ve nasıl doğduğumuz bizim elimizde değilken bu zorbalık, bu tiksinti dolu bakışlar neden? Herkes öğretmen olmamalı dedim kitabı okurken. Ve "herkes insan olamıyor" dedim. Rabbim herkesin kalbine merhamet versin inşallah. 'Engelli' tabiri de hiç hoş hoşuma gitmiyor. 'Özel insanlar' onlar. CENNET KUŞLARI...
Beyin felcine sahip küçük bir kız çocuğu Melody ve bu hastalık zihnini değil, yalnızca vücudunu kısıtlayan bir şey.
Melody'nin en büyük hayali 'normal(!)' bir insan olabilmek. Sana sımsıkı sarılsam da hayattaki en kıymetli şeylerden birinin merhamet olduğunu anlatsam... O imrendiğin insanların aslında hiç de normal olmadığını izah etsem...
Dünyada böylesine kötü kalpli ve empatiden yoksun insanların varlığını bilmek gözyaşlarıma sebep oldu belki de. Bazı sayfaları zor tamamladım boğazımda yumruyla.
Asla çocuk kitabı olarak görmeyiniz ve okuyunuz lütfen... Herkese de okutunuz.
...bir pes etmeme öyküsü.
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130,4bin okunma
Hayatı yazılsa roman olacak, filmi çekilse kapalı gişe oynayacak birisidir Rousseau. Aydınlanma Dönemi’nin en göz kamaştıran şahsiyetlerinden.
Fransız Devrimi denince en çok kulakları çınlatılardan olmasına rağmen aslında bir Fransız değildir. 18. yy’da İsviçre Federasyonu’na bağlı bir şehir devleti olan Cenevre’de doğan Rousseau; yazdıkları,
P4C ile ilgilenenler ve ebeveynler icin okutulmasi gereken kitaplardan...
Cocuklara sorgulamayi ogreten, sorular sorduran ve bilinclendiren kucuk meşenin hikayesine kulak verin...
Filozof MeşeAnooshirvan Miandji · Bilgi Yayınevi · 2018491 okunma
Onlar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil... Zira kendi düşünceleri var onların.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil. Çünkü ruhları geleceğin evinde, sizin düşlerinizde bile ziyaret edemeyeceğiniz o yerde yaşar.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu