Zihindeki düşünceler birbirlerine salt içerik bakımından değil, taşıdıkları ruh haliyle de bağlantılıdır. Kişiler kendilerini kötü hissettiklerinde, kötü bir ruh haliyle bağlantılı düşünceler dizisi daha kolay akıllarına gelir. Depresyona girmeye yatkın olanlar, bu düşünceler arasında çok kuvvetli bağlantı ağları yaratabilir ve böylece bir kez kötü bir ruh haline girildi mi, bunları bastırabilmek daha da zorlaşır. İronik bir biçimde, depresyondaki kişiler zihinlerinden bunaltıcı konuları atabilmek için yine böylesi konuları kullanırlar ve bu da sadece daha fazla olumsuz duygular yaratmaya yarar.
Ya depresyon aslında yas tutmanın bir biçimiyse - olması gerektiği gibi olmayan hayatlarımız için tutulan bir yas ise? Kaybetmekle birlikte hala ihtiyaç duyduğumuz baglar için tuttuğumuz bir tür yaş?
Depresif kişilerin gerçekliği daha iyi kavrayan kişiler olduğunu göstermiştir. Beceri ve erdemlerine ilişkin abartılı düşünceleri yoktur, geçmişi anarken sahte duygulara aldanmaz ya da hakimiyet isteyen işlerdeki rollerini abartmazlar.
Depresyon denilince aklınızda canlanan ne?
Yavaşlama, hayattan lezzet alamama olabilir mi?
EVET dediğinizi düşünüyorum bu soruya...
peki hayattan lezzet alma değil ama yavaşlamak sandığımız kadar kötü değilse...
işte kitap kanıtları ile bu konuya değinmeye çalışmış, ilginç bir deneyim oldu benim için ve aklıma Kemal Sayar'ın Yavaşla kitabını okumam gerektiği düştü.