İçinden kendinin de anlayamadığı bir büyük derdi vardı ki, neydi? Onu ağlaması eden, onu kabına sığdırmayan, onu bundan sonra iflah etmeyecek olan… […] Her şeyden, içtiği sudan, yendiği ekmekten, şu kelebeklerden, kuşlardan, börtü böcekten, her şeyden utanıyordu.