Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Adaçayı
Adaçayı'nın İngilizce adı sage Latince 'kurtarmak' anlamına gelen salvare sözcüğünden gelir. Ölümsüzlük, bilgelik ve koruyuculuğu temsil eden adaçayı aynı zamanda Hıristiyanlıkta Bakire Meryem'in simgelerinden birisidir (Wilkinson K. 2010:88).
Sayfa 15
“Toprak Dede”ye Saygıyla...
“Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var bu dünyada.” Hayrettin Karaca
Reklam
"Ve bütün kır ağaçları bilecekler ki, ben, Rab, yüksek ağacı ben alçalttım, alçak ağacı yükselttim, yeşil ağacı kuruttum ve kuru ağacı yeşerttim; ben, Rab, ben söyledim ve ben yaptım"
Sayfa 33 - Hezekiel, 17:24
Akdeniz dünyasının oldukça iyi tanıdığı bir bitki olan Akanthus, Antik Yunan mimarisinde Korint düzeninde yapılmış sütunların başlığını süslemiştir.
Sayfa 17 - dayandığı mitosu cebime koydum.
"Denklemler gibi bitkilerin de aynı görünüp farklı olmak ya da farklı görünüp aynı olmak gibi kötü bir huyları vardır. Kısacası, matematikte olduğu gibi bitkibilimde de kafam karışır benim."
Sayfa 31 - Somutun Bilimi | Smith Bowen, s. 22.
"ORMAN CİNİ"
"... milyonlarca ağaç yok olup gidiyor, kuşların ve yabani hayvanların barınakları ıssızlaşıyor, nehirlerin suları azalıyor ve çekiliyor, olağanüstü güzellikte görünümler bir daha dönmemecesine yitip gidiyor ve tembel insanoğlu yakacağını eğilip topraktan çıkarmayı akıl edemediği için böyle oluyor bu. (Eliyle ağaçları gösterir.) Şu güzelliği sobada yakmak, yaratmaya gücümüzün yetmediği şeyi yok etmek için mantıksız bir barbar olmak gerekir. Mantık ve yaratma gücü, elinde olanı çoğaltsın diye verildi insanoğluna; oysa, bugüne kadar yaratmadı o, hep yok etti. Ormanlar gittikçe azalıyor, nehirler kuruyor, av hayvanları ortadan kalktı, iklim bozuldu, toprak günden güne daha da yoksullaşıp biçimsizleşiyor. Siz alaya alıyorsunuz beni, sözlerimi eski ve ciddiyet dışı buluyorsunuz; oysa ben kesilmekten kurtardığım köy ormanlarının yakınından geçerken ya da şu ellerimle yetiştirdiğim genç ormanımın hışırtısını duyarken, iklim denen şeyin biraz da benim egemenliğimde olduğunu ve eğer bin yıl sonranın insanı mutlu olacaksa, bu mutlulukta benim de bir payım bulunacağını kavrıyorum. Diktiğim bir kayın ağaççığının yeşillendiğini ve rüzgârda bir o yana bir bu yana sallandığını gördüğüm zaman, yüreğim bir canlı yaratmış olmanın övüncüyle doluyor..."
Sayfa 125 - T.İ.B. Kültür Yayınları E-KitapKitabı okudu
Reklam
Doğanın cansız tüm güçleri -kayasından karına ve buzuna, rüzgârından suyuna- birbiriyle savaş ederken, insana karşı birlik oluyordu.
Su kokusu olmaz demeyin. Akpınar'ın suyundan içmeyen ne bilsin. Kaynağından yeraltına ininceye kadar üzerine eğilen, dökülen ne kadar yarpuz, kekik, çiçek kokusu varsa hepsini yüklenmiş gelmiş. Klor kokmuyor, naylon kokmuyor, mis gibi su kokuyor, pınar kokuyor, biraz da canımın içi toprak kokuyor.
Sayfa 227 - DergâhKitabı okudu
Denize akan , ama sularını bulut ve yağmur olarak gerisingeriye alamayan bir ırmak gibi...
1.000 öğeden 871 ile 880 arasındakiler gösteriliyor.