Son günlerde çevremde sıklıkla duyduğum bir cümle var; "evlenmeden önce ne güzeldi.. güzel söz söyler, hediyeler alırdı. Şimdi ise, ne güzel söz kaldı, ne de hediye. Bambaşka birisi oldu..."
Zannımca bunun sebebi, evliliği araç olarak değil de, amaç olarak görmek...
Evliliği amaç olarak görenin hâli ortada...
Peki, araç olarak görürsek ne olur?
Evlilik; vâr olan sevgiyi, muhabbeti, hisleri Cenab-ı Hakk'ın ﷻ müsade ettiği şekilde, muhâtabına sunmak için bir araçtır.
Evlilik; vâr olan sevgiyi daha da arttırmak için kullanılan bir araçtır.
Evlilik; Leylâ'dan, Mevlâ'ya gidecek olan yolun bir aracıdır.
Velhâsıl; Birini evlenmek için sevmeyin, daha çok sevebilmek için evlenin...🕊
"Bu gün evlilik bile çirkin bir kurum haline, bir tür ticari anlaşma haline geldi. Evlilik kurumu yürek dışında her şeye önem veriyor. Para önemli, aile önemli, yürek gereksiz.
Sevgi kendi ayaklarınızla yürümeye benzer. Bugünkü evlilik ise koltuk değnekleri ile yürümek gibi. Böyle bir evlilik sizi sakatlar."
Huzurlu Bir Yuva İçin On Altın Kural
Birbirinize Gereksiz Kırmızı Çizgiler Koymayın!
Kendi kendinize uydurduğunuz kırmızı çizgilerle, saçma sapan prensiplerle, gereksiz ve yersiz sınırlarla, anlamsız kurallar ve takıntılarla hayatı birbirinize de kendinize de zindan etmeyin. Eşinizden Allah’ın ve Rasul’ünün beklemediği sorumlulukları ve işleri
“Sizin de elinize fırsat geçse ötekiler
gibi namussuz olursunuz... Ben bunu pekâlâ biliyorum, fakat ben sizin gibi olmadığım için işte sana karşı da bütün
vazifelerimi fazlasıyla yapıyorum!”
Evlilik, para-tanrısının kurduğu bir
tuzaktı sadece. Yemi kapıyorsun, pat, kapan kapanıyor; o andan sonra,
cenaze arabasıyla Kensal Mezarlığı’na götürülünceye dek “iyi” bir işe
ayağından zincirle bağlanıyorsun. Ah, ne hayat!!!
Evliliğinin üzerinden bir yıl bile geçmemişti ki, bu hayatın kimi elverişli yanlarının olması yanında, aslında dayanılması güç, içinden çıkılmaz bir şey olduğunu anladı.