“Bir zamanlar seni sevmiştim. Ve sevgiyi senin suretinde yaratmıştım.” Boşta kalan elini göğsüne götürdü: “Bu kalbin, birini sevmeye ihtiyacı vardı. Ve sen bunu anlamadın.
Hastanenin hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan koridorları ol- dukça karanlık ve ıssızdı. Terk edilmiş hayalet şehirler gibi. Korku filmlerine dekor olabilecek kadar ürkütücüydü. Normal bir zamanda olsa hiçbir güç ve kuvvet sokamazdı beni o kori- dora. Karanlıktan oldum olası korkmuştum. En çok da gö- rünmeyen varlıklardan. Hayaletler, periler hatta öcülerden. Bu tür varlıkların olmadığını bilecek kadar büyümüş olsam da karanlık ve ıssız yerlerde hâlâ bir ürperti geçerdi sırtımdan. Bu defa umursamıyor, kesseler adım atmayacağım koridorda koşar adım ilerliyordum. Babamı kaybetme korkusu öyle bü- yüktü ki diğer bütün korkuları bastırıyor, yok ediyordu. Dok- torun odasına girdiğimde kalbim âdeta ağzımda atıyordu. Elim
ayağım titriyor, her an yığılacakmışım gibi hissediyordum.