"Fiziksel acılarda, hiç değilse acımızı kendimiz seçmek zorunda kalmayız. Hastalık acıyı belirler ve bize dayatır. Ama kıskançlıkta adeta her türden, her yoğunlukta, çeşitli acıları dener ve uygun olanda karar kılarız.''
"Aşkın nasıl bir imkansızlığa tosladığını da anlıyordum. Aşkın nesnesinin bir bene hapsolmuş, önümüze uzanabilecek bir insan olduğunu sanırız. Heyhat! O insanın işgal ettiği ve edeceği tüm uzay ve zaman noktalarındaki uzantısıdır aşk. Onun belli bir uzamla, belli bir zaman dilimiyle temas noktasına hakim değilsek kendisine de hakim değiliz demektir. Nitekim erişemeyiz tüm o noktalara. Bize tarif edilseler oralara dek uzanabilirdik belki. Ancak el yordamıyla arar, bulamayız. Güvensizlik, kıskançlık, zulüm de bundan kaynaklanır. Saçma sapan işler peşinde değerli zamanlar yitirirken hiç farkına varmadan gerçeği ıskalarız.”
Kıskançlık bu kitapta hiç kullanmak istemediğim bir kelime : Bu nedenle kullanmak aşırı rahatlık olur. Ama onun tüm ötekilerden daha cehennemlik bir duygu olduğu doğru ; o anda karnıma tsunami gibi saplandı, tüm organlarımı alt üst etti, beni bitkin düşürdü.