Bu okuma sayfasından bir Martin Eden geldi geçti…
Ah Martin ne kadar hızlı yaşadın…
Ah Martin ne kadar yavaş yaşadın…
Kısa zamana o kadar bilgi, o kadar hayat, o kadar aşk, o kadar güzellik, zorluk, mücadale koca bir ömür sığdırdın ki sonunda tükendin Martin…
Gerçekten tükendin…
Martin Eden genç bir denizci olarak başlıyor bizimle tanışmaya ama bütün kitap boyunca denizci oluyor, kardeş oluyor, aşık okuyor her şeyi feda edercesine aşık oluyor, arkadaş oluyor hem çok güzel arkadaş oluyor, okur oluyor, yazar oluyor, fakir oluyor çok fakir oluyor e zengin de oluyor ama ne zenginlik. Aşkı için hayatını değiştiriyor. Çok zorluklar çekmeye razı oluyor. Sonra kendini kitapların dünyasında buluyor. İçinde bir yerde çok erdemli üstün biri olduğunu biliyor ve ona ulaşmak için çalışıyor, çalışıyor,çalışıyor… Ulaşıyor da ama artık ne eskisi gibi olabiliyor, ne de yeni haliyle sığ insanları sevebiliyor. En sonunda da tükeniyor. Çünkü o hiç değişmese de insanlar etrafında değişiyor. Martin’ in güzel yüreği bu iki yüzlülüğü kaldıramıyor. Tükeniyor.
Jack London’ un bu eseri yarı otobiyografik bir roman. Bu kitapla insanlar arasındaki sınıf farklılığı çok güzel gözler önüne seriliyor. Burjuvazinin alt sınıf insanlara bakışı ve onlar için önemli olanın para, makam, mevki olduğunu çok açık bir şekilde gösteren güzel bir eser. Çok sevdim tekrar dönüp okumak istiyorum.
Çok şey öğrettin Martin Eden teşekkür ederim…