Odaklanıyorum
Hiç düşünmediğim düşünceleri
Hiç düşünmediğim geceleri
Hiç düşünmediğim umutları
Sadece kafamı karıştırıyor
Bazen karşımda konuştuğum her duvar
Hayatı anlamamı,farkındalığımı sağlar
Dertlerimden akan her kan
Ayrı bi hüzüntüyle kaplar içimi
Nefret ediyorum
Kibirli insanlardan ve yalancı kağıtcılardan
Bir okyanusun sonu olmadığını
Rüzgarda saçlarımın uçuşması
Âdeta fırtına da dalyanların çığlıkları
Yüzümden düşen her yaş incileriyle birlikte geçiyor
Kayıtsızlığında gömülen şu hayat
Her ansızın içime işliyor
Nefret ediyorum korkmaktan
Bedenimi korkutan her gölgenin siyahlığı
Umutsuzlarımı yansıtır
Yersiz sözlerin olduğu kâinatta
Nefret ediyorum
Hevesimi kıran şu hayattan
> Mrs.Aria
Ruhum kendi olgun meyveleriyle yüklü,
Ruhum bükülüyor meyvelerinin ağırlığı altında.
Kim gelip tadına doymak ister?
Ruhum dolup taşıyor kendi şarabıyla.
Çöl ateşini söndürmek için kim doldurup içecek?
Çiçeksiz, meyvesiz bir ağaç olsam keşke;
Bereketin acısı daha keskin kuraklıktan,
Verecek kimse bulamayan bir zenginin kederi
Daha ağırdır elleri boş bir dilencinin acısından
Bir körkuyu olaydım keşke insanların taş attığı;
Buna katlanmak yeğdir canlı bir kaynak olmaktan
Gelip geçenler suyumdan bir damla içmedikçe.
Ayaklar altında çiğnenen bir saz olaydım keşke,
Daha iyi olurdu bu, gümüş telli lir olmaktan
Ev sahibi parmaksız,
Çocukları sağır olan bir evde.
..мы действительно были интеллектуальными близнецами — мы практически все понимали с полуслова, нам не нужно было договаривать предложения до конца, мы могли общаться одними лишь жестами.