... " Bende bütün ruhumla mevcudiyetimle yalnız senin için yaşadım, yaşıyorum, yaşayacağım.
Emin ol ki, her yapacağım şey yalnız senin içindir."
( 7 Kasım 1921)
Türklere sonsuz hududlarını bekletiyorlardı. O iyi günleri ananlar: "Ne iyi günlerdi!" dedikleri zaman
sormalı: "Evet çok iyi günlerdi. Lakin kimler için?
Evet o iyi günlerde Türk milleti bir kapı halkının saadeti için hem halini feda ediyordu, hem de istikbalini; hem o zaman Yemen'lere iki milyon Türk gömüyordu, hem de haberi olmaksızın Düyun-u Ummiyye'ye müebbeden esir oluyordu. Türk milleti adını bile sevmiyen bir kapı halkının saltanat siyaseti uğrunda, hiç bir zaman kendine aid olmayan
ülkeleri müdafaa etmek için asırlarca ordular çıkardıktan sonra, İzmir'de Yunan düşmanı karşısında, kendi öz vatanını müdafa etmek için ordusuz kaldı.
Böyle bir neticeden sonra bile saltanat siyasileri,mevhum olsa bile zarar yok, hulyalarından vaz geçemiyorlar.
Onlara ana vatanda, emeğine mukabil, yemek usuliyle kurulacak bir devlet zindan gibi görünüyor.
Sayfa 50 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
Yetişen genç insanlar, kendilerini liderlerden, dogmalardan, bilici'lerin ideolojilerinden kurtarabilirler ve kurtarmalıdırlar. Bu çok da kolaydır. Kafanıza hiçbir şey sokulmasına izin vermeyin.
Özgürlük, üzerinde yazıp çizerek değil uğrunda mücadele ederek elde edilir. Özgürlük isteyen birisi, şartlar ne olursa olsun, uğruna bir duruş sergilemek zorundadır. Müzakereden hiçbir şey çıkmaz. Bizim sloganımız şudur. "Her be gerekirse gerkesin."
Gayrimeşru şiddetin her türlüsüne karşıyım. Lakin eğer özgürlüğün savunması adına şiddete yöneliyorsa burada bir kusur yoktur. Ve diyorum ki, bir kişi insanlığın adalet arayışında ılımlı davranıyorsa (o da) bir günahkârdır.
Basın öyle güçlü bir imaj üretiyor ki zalimi mağdur, mağduru da zalim gösterebiliyor. Eğer dikkat etmezseniz gazeteler, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur.