Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Kureyş müşikleri fikirlerini beyan ettiler: "Kâhindir.' deriz." Velid bu fikirlerine katılmadı. "Hayır… " dedi, "Vallahi, o, bir kâhin değildir. Biz kâhinleri görmüşüzdür. Onun okuduğu şeyler, öyle kâhin mırıldanışları ve düzmeleri cinsinden değildir. Kâhin doğru da söyler, yalan da… Amma, biz Muhammed'in
Sayfa 245 - Nesil Yayıncılık Matbaacılık. San ve Tic. AŞ.Kitabı okudu
Kocamustafapaşa'da geçirdiğimiz o gecede Abdüsselam Ağa bu beyitlerden birisi üzerinde çok durmuş ve hatta "Aşkın" demişti,"felsefesini bilmeden bu şifreyi çözmek imkansız görünüyor." Sonra eklemişti; "Efendi! Sen hiç âşık oldun mu? Bilir misin ne hastalık ve ne şifadır o!.. İşte bak ne diyor şair: Refoldu hicâb-ı şâhid-i râz Aşk oldu melâmet ile demsâz Yani "Sır gelininin duvağı açılınca aşk ile kınanmışlık birbiriyle aynı dilden konuştu" demeye getiriyor
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Başladık tekrar bakalım
Eru vardı, Tek Olan; Ilúvatar derlerdi adına Arda'da. Ve o önce Ainur'u yaptı, Kutsal Olanları, bunlar zihninin evlatları idiler, ve sair hiçbir şey yaratılmadan evvel onunla birlikteydiler. Ve konuştu onlarla, ezgiler sundu; ve onlar önünde şarkılar söylediler, ve o memnun oldu. Lakin uzunca bir müddet her biri bir başına söyledi şarkısını, ya da birkaçı birlikte belki, kulak verip dinlerken diğerleri; her biri sadece Ilúvatar'ın zihninin geldikleri parçasına vakıf oldular, ve kardeşlerini anlarken olgunlaştılar, lakin yavaşça. Her halükarda, dinledikçe derinleşti kavilleri ve yükseldiler uyum ve ahenkte.
"Efendi! Sen hiç âşık oldun mu? Bilir misin ne hastalık ve ne şifadır o!.. İşte bak ne diyor şair: Refoldu hicâb-ı şâhid-i râz Aşk oldu melâmet ile demsâz Yani "Sır gelininin duvağı açılınca aşk ile kınanmışlık birbiriyle aynı dilden konuştu" demeye getiriyor.
Sakalını ‘Mavi’ ye Boyayan Şair: Cemal Süreya İlk kitabı Üvercinka’yı bana imzaladığında, 1950’li yıllar, “sevmek ne uzun kelime” diye yazmıştı. Oysa sevmek değildi en uzun kelime, “ölüm” dü; gelgelelim biz, o yıllarda ‘ölüm’ün değil, ‘sevmek’in en uzun kelime olduğunu düşünüyorduk. Gençtik de ondan… Cemal ilk yayımladığı şiirlerle öne
Harlem'deki City College of New York'ta (CCNY) yaratıcı yazarlık eğitimi alırken her dönem bir şiir atölyesine katıldım. Altı dönemin beşinde büyük Amerikalı şair William Matthews'le çalıştım. Bill'in hiçbir dersini kaçırmadım ama hâlâ geçer bir şiir yazabildiğimi düşünmüyorum. Ben şair değilim. Benim duyarlığım bu yönde değil. Fakat o yıllarda Bill bana dilin inceliklerini hiçbir yazı atölyesinin ele almadığı biçimde takdir etmeyi öğretti. Pek çok şey hakkında konuştu: uyak, ünsüz yinelemesi, ünlü yinelemesi, tekrar, ölçü, dilin müziği, tek bir yersiz sözcük kalmayana kadar tekrar tekrar yeniden yazmak. Bill ve sınıf arkadaşlarım sırlarla dolu bir konuya yalnızca yüz ya da daha az sözcükle nasıl girilebileceğini gösterdi bana. Fırsatın ve zamanın varsa şiir okumaya başlamanı öneririm. Herkese açık bir şiir atölyesine katılabilirsin. İyi olmana gerek yok. Şiirlerin kötü olabilir. Ama nihayetinde öğreneceğin şeyler, bu yıl bitirmeye niyetlendiğin romanı yazarken yardımı dokunacak tüm araçları içerecektir.
Sayfa 66 - MotosKitabı okudu
Reklam
Mustafa Han geri dönülmez mağlubiyetini yansıtan, pişmanlıkları onlarılmaz ses tonuyla konuştu. "Aileme dahi barış getiremedim Şair!"
Sayfa 256Kitabı okudu
Eru vardı, Tek Olan; Ilúvatar derlerdi adına Arda’da. Ve o önce Ainur’u yaptı, Kutsal Olanları, bunlar zihninin evlatları idiler, ve sair hiçbir şey yaratılmadan evvel onunla birlikteydiler. Ve konuştu onlarla, ezgiler sundu; ve onlar önünde şarkılar söylediler, ve o memnun oldu. Lakin uzunca bir müddet her biri bir başına söyledi şarkısını, ya da birkaçı birlikte belki, kulak verip dinlerken diğerleri; her biri sadece Ilúvatar’ın zihninin geldikleri parçasına vakıf oldular, ve kardeşlerini anlarken olgunlaştılar, lakin yavaşça. Her halükarda, dinledikçe derinleşti kavilleri ve yükseldiler uyum ve ahenkte.
Sayfa 47 - İthaki Yayınları, Çev.Berna Akkıyal, Ainur’un Müziği
Suriye Pasajı’nın içi taze demlenmiş çay kokuyor. Kürkçüyü ve oyuncakçıyı geçip soldaki merdivenlere yöneldim. Daha ikinci kattan bizimkilerin sesi geldi bile. Dairenin kapısı aralık, içeri gidim. Köşelere gelişigüzel bırakılmış kumaş rulolarını geçerek salonu buldum. Cem’in kumaşçı babasıyla ortağının eski bürosu burası, uzun uzun pencereleri
Sayfa 13 - Dedalus KitapKitabı okudu
"Röntgenci olmak şair olmaktan daha mı iyi sizce?" "Ah, evet."Mesleki bir coşkuyla konuştu."Ne de olsa hayat kurtarıyoruz, değil mi?" "Ne için?" "Ne demek istiyorsunuz, ne için?" "Hayat kurtarmadaki amacınız ne? İnsanların ne için yaşamasını istiyorsunuz?" "Bu," dedi kadın resmi bir tavırla,"benim sorunum değil. Eğitimim sırasında bundan bahsedilmedi. Şimdi burada beklerseniz bunları banyo ettireceğim."
Reklam
Sabah olduğunda ağzında sigara, söylenmiştin bana: “Yatamam Vera, ne diyorsun sen? Gerçek bir saldırı hazırlanıyor bize karşı. Dostlarımın yanında olmalıyım.” Peki, kahvaltı için “Gizira Palas”ın restoranına indiğimizde olanları anımsıyor musun? Bizi Çinlilerle aynı otele yerleştirmişlerdi hani. Kahvaltı salonunda hiçbiri selamlaşmadı bizimle. On
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.