Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
80 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
DEHŞET NEDİR? TANIMLANABİLİR Mİ?
Selamlarımla sevgili okurlar! Bu defa Algernon Blackwood'un "The Willows" isimli öyküsü ile karşınızdayım. "Tuna Nehri'nde yolculuk yapan iki arkadaş, kanolarıyla süratle ilerlerken kendilerini âdeta başka bir dünyanın eşiğinde, söğütlerin ıssız diyarında bulur. Bu viran bölgede uygarlığa dair tek bir işaret yoktur.
Söğütler
SöğütlerAlgernon Blackwood · İthaki Yayınları · 2022408 okunma
Biz başka dünyanın insanlarıyız. Tanzimat'a kadar tek kılavuzumuz vardı: Kur'an. Avrupalılaştıktan sonra yolumuzu aydınlatacak yeni kitaplar aradık ama kitaplar sayısızdı; tehlikelerle dolu bir dünyada pusulasız ve haritasızdık, serseri bir tecessüsten başka yol arkadaşımız yoktu. Ne Comte'u tanıyabildik, ne Kant'ı. Korkunun ve anlayışsızlığın diktiği setler yıkılınca ülkemizi istila eden biricik düşünce Marksizm oldu, çünkü Marksizm bir felsefe olduğu kadar bir kavga silahıydı da, emrinde misyonerler vardı ve memnu meyvenin cazibesi ile yüklüydü.
Reklam
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
Deneyimsiz bir genç için dünyada kendini yapayalnız hissetmek, her tür bağı kopmuş halde sürükleniyor olmak, limana ulaşabileceğinden emin olmamak ve ayrıldığı yere geri dönmesini engelleyen bir sürü şey olduğunu bilmek tuhaf bir duygudur. Maceraya atılmış olmanın cazibesi bu duyguyu tatlandırır, gurur ateşini körükler ama akabinde gelen korkunun ürpertisi tedirgin eder.
Biz başka bir dünyanın insanlarıyız. Tanzimat'a kadar tek kılavuzumuz vardı: Kur'an. Avrupalılaştıktan sonra yolumuzu aydınlatacak yeni kitaplar aradık ama kitaplar sayısızdı; tehlikelerle dolu bir dünyada pusulasız ve haritasızdık, serseri bir tecessüsten başka yol arkadaşımız yoktu. Ne Comte'u tanıyabildik, ne Kant'ı. Korkunun ve anlayışsızlığın diktiği setler yıkılınca ülkemizi istila eden biricik düşünce Marksizm oldu, çünkü Marksizm bir felsefe olduğu kadar bir kavga silahıydı da, emrinde misyonerler vardı ve memnu meyvenin cazibesi ile yüklüydü. Düşünmedik ve düşünemezdik ki Marksizm batı düşüncesinin bütünü değildir, her ideoloji gibi o da bir sınıfın hakikatidir hatta bir sınıf hakikatinin mütevazı bir parçası.
208 syf.
·
Puan vermedi
Jules Payot - İrade Terbiyesi (1-2-3)
Herkese merhaba. Yine uzayan bir aradan sonra tekrar burada buldum kendimi. Hayat sanki saçma sapan, rüzgarda bir yaprağın savruluşu gibi geçen, boşluk hissini tattığım ve gün geçtikçe manasını yitiren bir hal almaya başladı. Önceden de böyle hissederdim fakat artık iyiden iyiye böyle olduğu düşüncesindeyim. Deprem sonrası yaşadığım şokun,
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Flipper Yayıncılık · 202028,8bin okunma
Reklam
"Erdemin en belirgin cazibesi, verdiği ölümsüz sevinçte yatmaktadır. Onun rolü, her zaman yüce olmasıdır. Erdem, kayalıklı ve zor ulaşılan bir dağın zirvesinde değildir. Ona ulaşabilenler, tam aksine, güzel, çiçeklerle dolu, verimli bir ovada yaşadığını söylerler. Korkunun, baskının, memnuniyetsizliğin, karamsarlığın kendinden emin ve uzlaşmaz düşmanı erdemi hiç görmeyenler; bu güzel, muzaffer, ışıltılı, cana yakın, cesaret dolu tanrıçayı yerinde ziyaret etmeyenler kaybetmişlerdir. Yanlış bir resmini çizerek onu üzgün, geçimsiz, kindar, tehditkar, aciz göstermişler ve etrafı dikenli çalılarla dolu bir kaya üzerinde tek başına oturup insanları korkutan bir hayalete dönüştürmüşlerdir."
Sayfa 207 - Karbon KitaplarKitabı okudu
Biz başka bir dünyanın insanlarıyız. Tanzimat'a kadar tek kılavuzumuz vardı: Kur'an. Avrupalılaştıktan sonra yolumuzu aydınlatacak yeni kitaplar aradık ama kitaplar sayısızdı; tehlikelerle dolu bir dünyada pusulasız ve haritasızdık, serseri bir tecessüsten başka yol arkadaşımız yoktu. Ne Comte'u tanıyabildik, ne Kant'ı. Korkunun ve anlayışsızlığın diktiği setler yıkılınca ülkemizi istila eden biricik düşünce Marksizm oldu, çünkü Marksizm bir felsefe olduğu kadar bir kavga silahıydı da, emrinde misyonerler vardı ve memnu meyvenin cazibesi ile yüklüydü. Düşünmedik ve düşünemezdik ki Marksizm batı düşüncesinin bütünü değildir, her ideoloji gibi o da bir sınıfın hakikatidir, hatta bir sınıf hakikatinin mütevazı bir parçası.
"Erdemin en belirgin cazibesi, verdiği ölümsüz sevinçte yatmaktadır. Onun rolü, her zaman yüce olmasıdır. Erdem, kayalıklı ve zor ulaşılan bir dağın zirvesinde değildir. Ona ulaşabilenler, tam aksine, güzel, çiçeklerle dolu, verimli bir ovada yaşadığını söylerler. Korkunun, baskının, memnuniyetsizliğin, karamsarlığın kendinden emin ve uzlaşmaz düşmanı erdemi hiç görmeyenler; bu güzel, muzaffer, ışıltılı cana akın, cesaret dolu tanrıçayı yerinde ziyaret etmeyenler kaybetmişlerdir. Yanlış bir resmini çizerek onu üzgün, geçimsiz, kindar, tehditkâr, aciz göstermişler ve etrafı dikenli çalılarla dolu bir kaya üzerinde tek başına oturup insanları korkutan bir hayalete dönüştürmüşlerdir.”
Deneyimsiz bir genç için dünyada kendini yapayalnız hissetmek, her tür bağı kopmuş halde sürükleniyor olmak, limana ulaşabileceğinden emin olmamak, ve ayrıldığı yere geri dönmesini engelleyen bir sürü şey olduğunu bilmek tuhaf bir duygudur. Maceraya atılmış olmanın cazibesi bu duyguyu tatlandırır, gurur ateşini körükler ama akabinde gelen korkunun ürpertisi tedirgin eder.
Sayfa 129 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Montaigne erdemle ilgili ilginç bir şekilde, "Erdemin en belirgin cazibesi, verdiği ölümsüz sevinçte yatmaktadır. Onun rolü, her zaman yüce olmasıdır. Erdem, kayalıklı ve zor ulaşılan bir dağın zirvesinde değildir. Ona ulaşmayı başaranlar, tam aksine güzel çiçeklerle dolu, verimli bir ovada yaşadığını söylerler. Korkunun, baskının, memnuniyetsizliğin, karamsarlığın kendinden emin ve uzlaşmaz düşmanı erdemi hiç görmeyenler, bu güzel, muzaffer, ışıltılı, cana yakın, cesaretle dolu tanrıçayı yerinde ziyaret etmeyenler kaybetmişlerdir. Yanlış bir resmini çizerek onu üzgün, geçimsiz, kindar, tehditkâr, aciz göstermişler ve etrafı dikenli çalılarla dolu bir kaya üzerinde tek başına oturup insanları korkutan bir hayalete dönüştürmüşlerdir."
Sayfa 242Kitabı okudu
Korkunun Cazibesi
Korkutucu bir dünya içinde olunası ilginç bir dünyadır İster Yasak Şehirde ya da Dünyanın Çatısında ister saat dokuz haberlerinin tam karşısında ne kadar aklını versen de bulabilirsin korkuyu istediğin yerde
160 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Sömürgeciliğin hiçbir zaman sona ermeyeceğini bilen Arap-Afrika entelijansiyası, kolonyal dönem sonrasının  sancısını anlamlandırmanın ağırlığını hissedip, bu süreci mümkün olduğunca edebi düzlemde aktarmaya çalışırlar. Bu edebi  kurguları,  dayandığı tarihi gerçekler ve siyasi platformdan ayrı okumak mümkün olmadığından kurgusal bir
Kuzeye Göç Mevsimi
Kuzeye Göç MevsimiTayyib Sâlih · Ayrıntı Yayınları · 2016378 okunma
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.