Dünyada en önemli şey, kendini bilmektir. Dünyadaki hiçbir konum, ne ait olduğu ırk ne de yetenek seviyesi, insanın asaletini belirlemez. Bunu sadece kendi kişiliğini koruma ve hayatını yaşama seviyesi belirler.
ama tesadüf, diyordu Einstein, tebdil-i kıyafet gezen Tanrı'dır... Bana bir gelişme şansı vermek için yaşamın bu sınavı önüme getirdiğini ve eğer bana sunulan fırsatı kaçırırsam, sonsuza dek korkularımın içinde yapışıp kalacağımı hissettim...
"Biliyorsun, yaşamı ya kaçınılması gereken tuzaklarla dolu ya da her köşe başında zenginleştiren bir deneyim sunan geniş bir alan olarak görmek mümkün."
"Hayat bir teori değildir. Alanda yaşanan deneyimin erdemine inanırım ben ancak. Bir insanı değiştirmek için tek doğru yol budur. Geri kalan her şey laf kalabalığı ya da entelektüel mastürbasyondur."
Hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını beklemiştim. Bulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar.
Kadınlara haddini bildirmek ozanların en sevdiği vakit geçirme biçimi gibi geliyordu bana. Yerlerde sürünüp ağlamazsak gerçek bir hikâye olmazmış gibi.
Pek çok insan, erkeği olmayan bir kadının aslında tam bir birey olmadığına inanıyordu. Gloria bunun saçma olduğunu düşünüyordu. "Erkeksiz bir kadın bisikletsiz bir balık gibidir!" diye espri yapmıştı.
Kadınlara istedikleri yaşamı seçebileceklerini ve herkesin aynı şekilde yaşaması gerekmediğini söyledi. İstemiyorlarsa çocuk sahibi olmak zorunda değillerdi. İnsanların çok farklı yollarla aile kurabileceklerine, herkes birbirini sevdiği ve saygı duyduğu müddetçe her ailenin mutlu olabileceğine inanıyordu.