Aklım başımda değildi, küfür gibi huzursuzdum. Herkes beni unutmuştu, ben kimseyi unutmamıştım.
Bütün çocuklar gibi, kötülüğünü, anlamını bilmeden küfür etmeyi öğrendim.
Reklam
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, aldanmış bazı insanların sandığı gibi bulanık bir din değildir. Çünkü İslâm, besbelli ortadadır. Küfür de besbelli ortadadır. İslâm, anlam ve muhtevasıyla "La ilahe illallah" şehadetini getirmektir. Bu şehadeti bu anlamıyla getirmeyen ve hayatına buna göre yön vermeyen kimsenin hakkındaki Allah ve Resulü'nün hükmü; küfür, zulüm, fısk ve mücrimliktir..
İbn-i Teymiyye...
Bugünkü Vehhâbiliğin, başıboş içtihad davranışlarının, her türlü reformcuların, her türlü ruh ve mâna zedeleyicilerinin, doğrudan doğruya, yahut dolayısıyle babası İbn-i Teymiyye'dir ve onu "İslâm materyalisti" diye yaftalamak yerin de bir teşhistir. Zira onun sistemi Allah ve Resulüne inanmanın değil, inanmamanın ve ancak böyle olursa tersinden mantıkî bir tertibe girmesi kaabil bir görüş belirtmektedir ve güneşi kabul edip ışığını kabul etmemek gibi bir akıl hezeyanı, içine düştüğü tezad kuyusunu sadece her şeyi inkâr etmek suretiyle kapatabilir ve tezadsız bir küfür olarak kalır. Oysa, en büyük tezad içinde küfür... Allaha, yani gâibe inanan, böylece gâibler ve sırlar âlemine bel bağlayan bir anlayış, nasıl olur da ruhu, ruhaniyeti reddeder, Kur'andan başlayarak her şeyi beş hasse plânına bağlar ve Yaratıcıya insanî vasıflar verir?
Sayfa 108 - İBN-İ TEYMİYYEKitabı okudu
Harika...
Sevemiyorum insanları. Huylarına gitmeyi, laklaklarını dinlemeyi, aman da pek içten olmalarını, sır vermelerini, ağız aramalarını, hislerini uluorta döküp saçıp etrafa, sonra üstlerine basınca seni kabahatli bulmalarını, bir latife yapsam anlamayıp bön bön yüzüme bakmalarını, arkamdan ağızlarının suyunu akıta akıta dedikodumu yapmalarını, en hakikatli, en dürüst, en ahlaklı, en iyi kalpli hep kendileri olmalarını ama bunu da böyle laf arasında sanki söylemiyormuş gibi yaparken utangaç mahcup çekingen söyleyivermelerini, sanki tek tuhaf benmişim gibi öyle olmadıklarını söylediğimde yüzüme hayretle bakmalarını, samimiyet yalanıyla küçümsemelerini, saf salak sanmalarını, ağzımdan arada bir küfür kaçıyor diye edepsiz bellemelerini, sıkıldığımı söyleyince aman aman pek incinmelerini, inceliklerini, arkasından konuşmuyormuş gibi yapıp en yakınlarını gözlerini kırpmadan çekiştirmelerini, aldatmıyormuş gibi yapıp bacak aralamalarını, bilmiyormuş gibi yapıp laf çarpmalarını, kırılmamış gibi yapıp kin gütmelerini, hep ben, hep ben demiyormuş gibi yapıp dünyayı etraflarında döndürmelerini, her boku bildiğini sanıp cahilliklerini, "aslında", "bana soracak olursan", "sahi ben", "geçen gün ne oldu", "o var ya o" diye başlayan bir türlü bitmek bilmeyen cümlelerini, gülerken gözlerini kaçırmalarını, el sıkarken sıkmamalarını, öperken öpmemelerini, sarılırken sarılmamaları­nı, tüm insanca sandıkları iğrençliklerini, hepsini, her şeylerini unutmak ve bir gül yapıp kumaştan boyaya batıra batıra duvarları güllerle kaplamak istiyorum.
Sayfa 47 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Kudüs;
"Yarın da küfür karşısında susmuş, perişan, korkak Müslümanların değil, fetih muştusunu içinde taşıyıcı, mukaddes değerlerinden heyecan ve gücünü alıcı, Hz. Hamza gibi gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan, yiğit müslümanlar olacaktır..."
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.