Müslümanların içine düştükleri yanlış, ezbere, anlamaktan daha çok önem vermeleri, ona hakkından fazla değer atfetmeleridir. Ezber, faziletli bir iş olmakla birlikte Kuran hafızlarına yapılan saygıyı abartılı bulmaktayız.
Yusuf el-Karadavi
Yalnız İslâm düşünürlerinin değil, hemen hemen her çağda bütün düşünürlerin hakkında az veya çok fikir yürüttüğü insanın kaderi problemi bu gün de güncelliğini yitirmemiştir. Güncelliğini daha oldukça uzun süre, belki insan var oldukça sürdürecek gibi görünen bu mesele, çözümü zor bir mesele olarak kendini kabul ettirmiştir. Dahası, bu meselenin
Hadis: Tüm kara köpekleri öldürünüz. Çünkü onlar şeytandır.
Hanbeli 4/85, 5/54
Kuran'daki Kehf Suresi'nde iman eden gençler ve köpekleri anlatılır. Bu gençler övülmekte ve Kuran'ın hiç bir yerinde köpeklerin aleyhinde hiç bir şey söylenilmemektedir.
Bu tarz hadisler yüzünden köpeğin abdesti bozduğu gibi uydurmalar üretilmiş ve insanlar hayvanlar alemindeki en yakın dostlarımızdan uzaklaştırılmışlardır.
Örneğin bir hadiste horozun melek gördüğü için öttüğü, eşeğin şeytan gördüğü için anırdığı söylenir (Müslim).
Şimdi sadece Kuran'dan din anlaşılmaz diyenlere soralım: Sizin dini anlamadaki yönteminize göre en güvenilir hadis kitaplarında geçen bu izahları da kabul etmeniz gerekir. Kabul ediyor musunuz? Kabul etmiyrosanız, sadece Kuran'ın güvenilir olduğu ve o zaman dinin Kuran'dan anlaşılması gerektiği sonucuna varırsınız.
Eğer Kur'an'ın "Namaz kılınız!" buyruğunun nasıl anlaşılması gerektiğini Allah Rasulü (s.a.v) Ümmet'ine göstermeseydi, bugün herkesin hevasına göre bir "namaz" şekli olacaktı. Kimi "salat" tan dua etmeyi, kimi mücerred bir halde Allah'a yönelmeyi anlayacak; kimi namaza ayakta, kimi oturarak başlayacak; kimi her rek'atta bir secde, kimi üç secde yapacaktı. Kimi farzları bir, kimi iki rek'at kılacaktı. Ne var ki Allah Azze ve Celle kullarına rahmet etti, Peygamber-i Ekber'i (s.a.v) gönderdi; O da Sünnetiyle İslam'ı derin ihtilaflara medar olmaktan korudu.
Bir konunun kavranması,daha iyi anlaşılması için hikaye ile veyahut bir yaşanmış olay ile desteklenmesi her zaman daha faideli olmuştur.Kur'an çokça örneği olan bu anlatım insanın konuyu kavrayabilmesinin en etkili yolu olmuştur.Bu çerçeve içerisinde Selçuklu Sultanı Melikşah'in devlet yönetimi hakkında kapsamlı bir rapor istemesi sebebi ile
İbn Hanbel, Kuran'ın Tanrı'nın dünyadaki eylemlerini tanımlarken veya Tanrı'nın 'konuştuğunu', 'gördüğünü' ve 'tahtında oturduğunu' anlatırken insan biçimli terimler kullandığında bu sözlerin sözlük anlamıyla fakat nasıl olduğunun sorulmadan (bila keyf) anlaşılması gerektiğinde ısrar ediyordu.