Yirmi Altıncı Adım - Eşinin değerli olduğunu ona hissettir. - Buraya gelirken ilk adımı tahmin etmeye çalıştım. Kadınlar için sevildiğini bilmek çok değerli olduğu için “Sevgini göster.." diye başlayacağınızı düşünmüştüm. "Değerli hissettirmek" ile başlamanız beni şaşırttı. - Değer verildiğini bilmek, hem kadınların hem
Sayfa 113 - Motto Yayınları, 4. Bask: Ocak 2020Kitabı okudu
Zalıma küfrettim ağaya sövdüm! Nerde cıbıl varsa, yağladım övdüm Tek başıma kaldım... Dizimi dövdüm Anladım ki ben ölürken, ölen yok. Doğruluğu koparmadım özümden Verdim ise, hiç dönmedim sözümden Onlar için kan akıttım gözümden Sahiplenip bizim diye silen yok Ekmeğimi yeyip, kustular kini Nankörler bir etti, verdiğim bin'i Aklını başına topla Mahzunî Bundan sonra çekilecek çilen yok Mahzunî Şerif
Reklam
21-22 Ağustos'taki son Anafartalar muharebesine ise, tam 6 tümen sürdüler. Bütün gemileri Türk topraklarına gene cehennemler kustular. Ama bu saldırının sonu da tam bir başarısızlık oldu. İşte ondan sonra anlaşıldı ki, Gelibolu yarımadasında artık, kendilerine yapacak iş yoktur. Yani Çörçil'in hatıralarında belirttiği gibi: "Türkler öyle bir savunmaya girişmişlerdi ki, canlarını veriyorlar, ama vatan topraklarından bir karış yer bile vermiyorlar..." Böylece, netice artık belirmeye başladı. Düşman bütün taarruzlarını durdurdu. Çanakkale cephesinde siper ve lâğım muharebeleri başladı. Fakat taarruzlarla alınamayan neticeleri, siper ve lâğım muharebeleriyle almaya imkân yoktu. Nihayet 19-20 Aralık 1915'te düşman kumandanlığı, sessizce ve önce Arıburnu-Suvla (Anafartalar) cephelerini boşalttı. Askerlerini kaçırdı. Topraklarımızı terk etti. 3-9 Ocak 1916 günlerinde de Seddilbahir cephesini bırakıp, bütün Gelibolu hareketini tasfiye etti. Filolar son veda toplarını attılar, sularımızdan çekildiler. Macera, Britanya İmparatorluğu ve müttefiklerinin yenilgisi ile bitti. Ona, maddi kıymet kapılarını bir tarafa bıraksak bile 200.000 insana ve Birinci Dünya Harbi'nin en büyük prestij kaybına mal oldu ve perde kapandı.¹ İngiliz yazarı Alan Moorehear, Gelibolu kitabında şunları yazar: "O genç ve dâhi Türk Şefinin (Mustafa Kemal'in) o esnada orada bulunması, müttefikler bakımından, talihin en acı darbelerinden biridir."
Sayfa 242 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Ne Çekiniyorsun? "Ben Osmanlıyım" Demekten!
Çekinme! Senin ataların; ataların en şereflisi, en adaletlisi ve en medeniyetlisidir... "Osmanlı gibisi yok" derken taraflı gibi gözükebilirsin olsun hiç sorun değil... Ne mutlu! Tarafsızın taraflı gibi gözükmesi... Çünkü her millete nasip olmaz bu. Allah bu şerefi Türk’e nasip etmiştir... Her millet övünemez böyle geçmişiyle çünkü
DP Dönemi Siyasetle İlişkisi Demokrat Parti’nin 1950-1960 yıllarında iktidarda bulunduğu dönemde Serdengeçti dergisinin 11. sayıdan başlamak üzere 32. sayıya kadar toplam 22 sayısı çıkmıştır. Aşağıda da örnekleriyle incelendiği üzere bu sayılarda CHP’ye yönelik eleştirilere devam edilmekle birlikte, ilk dönem DP’ye karşı destekleyen ve
“Kendilerini yarı ilah sanıyorlardı. Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı! Milleti onlar kurtarmıştı. Partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. 10 yılda 15 milyon genç yaratmışlardı. O kadar ileri fikirli, o kadar ileri gidiyorlardı ki, 400 yıllık mesafeyi 20 yılda kat etmişlerdi. Her şey onlarla başlıyordu. Şanlar, şereflerle dolu Türk tarihi onlarca devr-i istibdattı. Kapkara Orta Çağ’dı. Tam 30 yıl tanrılar gibi konuştular; firavunlar gibi saltanat sürdüler. Yediler, içtiler, kustular. Bol harcırahlar, hususi vagonlar, yatlar, kökünü kazıdıkları sultanların saraylarında şahane hayatlar, zevk, eğlence alemleri… Vur patlasın, çal oynasın. Her gün bayram, her gün seyran. Altta kalanın canı çıksın, altta kalan milletti, halktı, köylüydü. Amma nutuklarda, afişlerde ‘bu milletin efendisi köylüdür’ diye yazılı idi. Halkı ve milleti ‘efendimiz sensin’ efendi diye soydular. Ne usandılar, ne utandılar, ne doydular. Bir harfi tarif gibi yıllarca isminin yanında Dahiliye Vekilliği ayrılmayan, sayın İçişleri Bakanları, cadde ortasında namuslu aile kadınlarına musallat oluyor, bakanlık otomobilini seyyar bir kerhane gibi kullanıyordu… Bir tarafta asansörle inip çıkan, kaşanelerde yaşayan insanlar, bunlara gök sakinleri diyebiliriz. Diğer tarafta mağara devri yaşayan vatandaşlar, yeraltı sakinleri. Bir tarafta haritada gösterilecek kadar toprağı olan ağalar, beyler; diğer tarafta gönüllü köleler, ortaklar… Halkçı Halk Partisi’nin cemiyet nizamı...
Reklam
Geri19
97 öğeden 91 ile 97 arasındakiler gösteriliyor.