İsa ona, ‘’Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok’’ dedi.
Sayfa 1019 - MATTA 8:20
Yüz binlerce yıldır insanlara ev sahipliği yapan Dünya artık yorgundu ve dayanacak gücü kalmamıştı. Son, artık yakındı; insanlık evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Gezegenin hakimi, son baskın tür insan, haiz olduğu kutsal vasfa layık olamamış, bu cennetimsi evren parçasını tüketerek adeta bir cehenneme çevirmişti. İklim hızla değişmiş, yaşam alanları giderek daralmıştı. Büyük yangınlar, salgınlar, büyük depremler, tsunamiler; kontrolsüzce artmış olan nüfusu büyük göç dalgalarına zorluyordu. Dünya, sanki silkelenip üzerindeki yüklerden kurtulmak istiyor gibiydi. Kaygı girdaplarında nefessiz kalan insanlık, kendi sınırlarının dar çerçevesinde çözümler üretmeye çalışıyordu. Ama ölmeden önceki son çırpınışlar gibi, nafile çabalardı bunlar...
Reklam
“İtiraz etme Şehsuvar! Paris’e giden Yahudi kızdan haberim var. Onu ne kadar sevdiğini de biliyorum. Bizim de başımızdan geçti bu tür aşk sergüzeştleri. Eğer senin gibi davransaydım, on beş yıl önce Bükreş’te gönlümü kaptırdığım o Romen kızla evlenmiş olurdum. Peki saadeti bulur muydum? Hiç zannetmiyorum. Bizim gibi adamlar, ne kadar seversek sevelim, ömrümüzü bir kadının dizinin dibinde geçiremeyiz. Bizler rüzgârlı insanlarız Şehsuvar. Ruhumuz fırtınalarla dolu, onun için bu kadar çok mana yüklüyoruz kadınlara zaten. Aşkı, hayatımızı destana çevirecek mucizevi bir vaka olarak telakki ediyoruz. Bir süreliğine doğru ama sonrası hüsran. Bizim gibi büyük idealleri olan insanların saadete ulaşması için aşk kâfi değil. Hiçbir zaman da olmayacak. Ama vatana duyulan o kutsal sevgi, o karşılıksız fedakârlık, işte bizi tatmin edecek büyük dava, hiç bitmeyecek derin tutku budur.”
''Kadınlardan hem iyi hem kötü, hem kutsal hem dünyevi, hem bakire hem de fa­hişe olmaları beklenir. Gene de onlara ilişkin olarak tutarlı olan bir şey vardır: Bilinen tarih boyunca "kadın"ın erkeğin "öteki"si olarak kurgulanmış ve bağımsız öznelliğinin inkar edilmiş olması.''
Sayfa 131Kitabı okudu
Yeniden Diriliş Nesli!..
~~~ Kutsal kavramlar yıkılıyor, bütün geleneksel bağlar çözülüyor, geçmiş sevgisi ve saygısı yerle bir ediliyor. Hepimiz de buna seyirci kalıyoruz, bırakılıyoruz. Evet, artık taklit dönemi bitti. Geçmişte, inanç, düşünce ve heyecanın gerçekleştirdiği medeniyetin son çağlarda artığıyla ve ancak taklit suretiyle kalıntılarıyla ayakta duruyorduk.
Onu, uğrunda heyecanlarla, kendimden geçerek hayatımı feda edeceğim bir kıymet sayarak, kutsal varlıklara yakın biri gibi görürdüm.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.