Konu televizyondan açıldığında lafı hiç dolandırmadan hep aynı cümleyi kurardı: "Onun olduğu yerde ne sohbet olur ne muhabbet!" Babamın ne denli haklı olduğunu millet olarak sohbeti ve muhabbeti kaybettiğimizde daha iyi anladım. Görüntülü medyanın aynı zamanda sahici hayatımızdan çalan gürültülü medya olduğunu birçoğunuz, iş işten geçtikten sonra fark etti.
Para pul, ruhen yoksul olanlara, ilgi ve mutlulukları bakımından yoksul olanlara nasip oluyor sanki. Lafı dolandırmadan söylersek: çok zenginler birtakım zavallı garibanlardır.
Hayatımın adım adım çöküşüne, olmaya özendiğim her şeyin ağır ağır sulara gömülüşüne tanıklık ettim gizlice. Diyebilirim ki, gönlüm neyi arzuladıysa ya da bir anımı, en azından bir anın düşünü neye vakfettiysem, en üst kattaki bir saksıdan düşmüş bir taş gibi kapımın önünde bin parçaya ayrılmıştır, lafı dolandırmadan söylenebilecek ölü gerçeklerdendir bu. Hatta kader'in oldum olası en büyük eğlencesi, kendine ait şeylere karşı bende sevgi ya da istek uyandırmak olmuştur, sırf ertesi gün o şeye sahip olmadığımı, asla da olmayacağımı göreyim diye.
Para pul, ruhen yoksul olanlara, ilgi ve mutlulukları bakımından yoksul olanlara nasip oluyor sanki. Lafı dolandırmadan söylersek: çok zenginler birtakım zavallı garibanlardır.
Sayfa 634 - Sel Yayıncılık / 6. Baskı, Ekim 2020Kitabı okudu
Fikrine güvendiğim bir arkadaş Adem Güneş i tavsiye etmişti o yüzden okumak istedim.
Kitabın neden bu kadar düşük 1 puan aldığını bilmiyorum bence tüm anne babaların mutlaka okunması gereken bir kitap kesinlikle tavsiye ederim.
Gereksiz şeyleri tekrar etmeden ve kavram karmaşasına girmeden ve lafı dolandırmadan çok güzel hazırlanmış Bu kitap benzeri kitaplarında çoğalmasını dilerim. 10/9
Öncelikle Kitap 1970’li yılların başında yazıldığından örneklerin çoğu o yılları kapsiyor buda haliyle acaba dememize neden oluyor ve fakat her ne kadar kitap 1970'lerden örnekler veriyor olsada hala güncelliğini yitirmiş değil ve okuyucu günümüz örneklerini kendi vererek kolaylıkla okuyabilir.....
Mesela bugün Federal Almanya diye bir ülke
A'dan Z'ye bir Türkiye'de kimsesiz(ama kimseliyken kimsesiz) çocuk olmak hikayesi olduğu için adının Az olduğunu düşündüren romandır. Hakan Günday realist üslubu ve harika Türkçesi ile hiç lafı dolandırmadan, tüm acıları, çirkinlikleri, argosu, acıları ile romantize edilmemiş bir dil ve anlatım kullanarak gerçeği bize anlatır. Öyle
Bir çocuk düşünün. Daha el kadar. Ama erkeklerle oynaması yasak; babası erkeklerin onlara kötülük edeceğini düşünüyor. Otobüse binmesi yasak, herkesle iç içe olmazmış öyle, babası kızıyor. Yolda yürüyemezsin laf atarlarmış, baba koşturur vallahi. Pantolon mu ? Giyemezsin, yersin sopayı. Seninle birlikle annen de iki tokat yer. Kız çocuğusun