Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lâl

Lâl
@lalderinn_
Her sevginin başlangıcı ve süreci,o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu.Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi.Sevgi isteği,kendi kendine yaşamı kanıtlama dileği kadar büyük.Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar,sevgileti de derinliğine duymadan,acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar.Ya da sevgiyi sevgi,beraberliği beraberlik,ayrılığı ayrılık,yaşamı yaşam,ölümü ölüm olarak yaşıyorlar.Oysa yaşam ölümle,ölüm yaşamla tanımlı.Ama sen.Senin için her beraberlik ayrılış,her ayrılış beraberlik,sevgi sevgisizlik,duyum duyumsuzluğun başladığı an.Birisinin teniyle yanyana olmak,kendi var oluşumu unutmak mı.Ya da daha derin algılamak mı.Kendi var oluşum.Her var oluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?
Reklam
bir sevgi elementiyim.bir aşk silahşoru.hep vurulup hep ölen.hep yerde kalan.hep vurulmayı ustaca beceren.becerdiği bu ölümü hep çerçeveletip şiirine kanırtan.matematiği sevebilmektir aslolan.gerisi?!.me(s)lek sırrı…
Böylece bugüne kadar iyi (siz) kötü (biz) geldik. Bize,sizleri yargılamak gibi zor ve beklenmeyen bir görev ilk defa verildi,heyecanımızı mazur görün. Aramızda hukukçu olmadığı için söz uzatılmadı,sanıkların kendilerine savunmalarına izin verilmedi.Gereği düşünüldü.Sanıkların ellerinden başarılarının alınmasına oy birliğiyle karar verildi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hesaplaşma günü geldi.Şimdiye kadar yalnız din kitaplarında yargılandınız.Biz fakirler,zavallılar,yarım yamalaklar,bu kitapları okuyup teselli olurken içinizden güldünüz ve çıkarınıza baktınız.Hatta gene sizlerden,sizin gibilerden,büyük düşünürler çıktı ve bu kitapların bizleri uyuşturmak için yazıldıklarını ileri sürdüler.Biz zavallılar,ya bu düşüncelerden habersiz kaldık ya da bunları yazanları bizden sanarak alkışladık.Yani uyuttular alkışladık,uyandırıldık alkışladık.Her ne kadar bugün siz suçlu,biz yargıç sandalyesinde oturuyorsak da gene acınacak durumda olan bizleriz.
“Hayallerle boğuşuyorum,” diye söylendi. “Gün ışığına çıkarıp toz edeceğim onları.”
Reklam
Ölmek bile,kendilerine böyle bir görev verilenlerin işidir.
…şimdiye dek hiçbir din,ne dolaylı yoldan ne de doğrudan doğruya,ne dogma ne de mesel olarak,bir hakikat içmermiş değildir. Çünkü her din korkudan ve gereksinimlerden doğmuştur,aklın dolambaçlı yollarından usulca girmiştir varoluşa;belki bir defasında bilim yüzünden tehlikede olduğu bir durumda,herhangi bir felsefi öğretiyi yalancıktan almıştır sisteminin içine,daha sonra içinde bulsunlar diye:ama teologların bir el çabukluğudur bu,bir dinin kendi kendinden kuşkulanmaha çoktan başladığı bir dönemden kalmadır.
“Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilememektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar.” “Ya da insana yolunu şaşırtır.” “Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar,biricik Gladys.” “Ya o nedir?” “Hayal kırıklığı.”
Sayfa 254Kitabı okudu
İnsan hayatı,başkalarının yaptığı hataların ağırlığını yüklenemeyecek kadar kısaydı.Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu.
Sayfa 235Kitabı okudu
Katedraller yerine insanların gözlerinin resmini yapmayı tercih ediyorum çünkü gözlerde katedrallerde olmayan bir şey var…insanın ruhu.
Reklam
Tanrı’yı öldürüyorsanız mabedin korunağından da ayrılmalısınız.Olduğundan daha fazla seçenek varmış gibi konuşuyorsunuz. Benim seçimim o kadar kasıtlı değildi.Benim tanrısızlığı seçmem etken bir seçim olmaktan ziyade dini masallara inanmamakla ilgiliydi.Bilimi seçtim çünkü bedenin gizemlerine hâkim olmanın tek yolu buydu.Öyleyse iradenizi kendinizden saklıyorsunuz.Hayatınızı kabullenmeyi artık öğrenmeli ve “Benim seçimim böyle!” deme cesaretini göstermelisiniz.İnsanın ruhu tercihlerinden meydana gelir.Tanrısızlığın özgürlüğünün verdiği heyecan ve zevki yaşamayı seçenlerdenseniz kendinizi büyük acılara hazırlamalısınız.
Sayfa 248Kitabı okudu
“Okuduğu ya da kendi formüle ettiği akıl yürütmeler özellikle materyalist doktrini çürütebildikleri ölçüde işe yarar görünüyorlardı ona. Ama kendi asıl sorunların çözümünün nasıl olacağını sorarken,ister yabancı fikirlerle ister kendi düşünceleriyle uğraşsın,hep aynı şey oluyordu.Filozofların onun önüne koydukları ruh,irade,özgürlük,töz gibi zor kavramların ya da başka muammaların uzadıkça uzayan karmaşık açıklamalarından giderek,yavaş yavaş bir şeyler anladığını sanıyordu.Gelgelelim,bu birbirine dolanmış düşünce zincirinden uzaklaşıp kendini tatmin edici,gerçek hayattan gelen bir çözüm aramaya kalkıştığında bu usta işi,ince fikirler yapısı iskambilden evler gibi yıkılıyordu.”
“İnsanları bekleyen şeyin sadece ölüm,acılar ve unutuluş olduğunu düşünerek hayatı ya yaşanabilecek gibi yorumlamak ya da intihar etmek zorunda olduğunu düşünmüştü. Ama bunlardan hiçbirini yapmamış,yiyip içmiş,hatta bu arada evlenmişti.Hayatın mânasını düşünmediği zamanlar mesut bile olduğunu da hatırlıyordu.”
“Sanki asıl öldürmek istediğim şey o derinin altında ya da başparmağımın altında atan o ince mavi damarda değil,başka bir yerde,daha derinde,daha gizli ve ulaşması çok daha güç bir yerdeydi.”
Sayfa 154Kitabı okudu
“Ne için yaşamıştı? Neyi dört gözle bekliyordu?Ne diye çabalamalıydı? Var olmak için mi?Fakat o,bir fikir,bir umut, hatta bir hayâl uğruna hayatından vaz geçmeye hazır değil miydi? Sadece var olmak ona hep az gelmiş,hep daha fazlasını istemişti.Bu belki de sadece,kendisini diğer insanlardan daha hoş görülebilir birisi olarak düşünme arzusunun kuvvetiydi.”
Sayfa 679Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.