Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Resûl-i Ekrem Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Kadir Gecesi’nin bazı alâmetlerini şöyle bildirmiştir: O gece, gökyüzü parlak ve bulutsuz, hava latîf olur; soğuk veya sıcak olmaz. O gecenin sabahında güneş, ziyâsız (solgun) olarak doğar. Kadir Gecesi, içerisinde Kur’ân-ı Kerîm indirilen mübarek bir gecedir. Bu gecede yapılan ibadet, (içinde Kadir Gecesi olmayan) bin ayda yapılan ibadetten daha hayırlıdır. Peygamber Efendimize (s.a.v.) kendisinden önceki ümmetlerin ömürleri gösterildi. Ümmetinin ömürlerini kısa gördü de Hz. Allâh’a dua etti. Bunun üzerine Hz. Allah, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni ihsân etti. Kadir Gecesi’nde melekler iner; bu gecenin esrârını görmek üzere inen meleklerden yeryüzü dolup daraldığı için bu geceye darlık manasına gelen “kadr” ismi verilmiştir.
Ey hasreti hubanı cihan ruyi huşet, Vey kıblei zahıdan dü ebruyi huşet. Cihan güzellerinin tahassürü senin güzel yüzünedir. Zahitlerin kıblesi senin latif iki kaşındır.
Reklam
Eş nasıl sevilmeli ve neden sevilmeli.
Refika-i hayatına muhabbetin madem hüsn-ü sîret ve maden-i şefkat ve hediye-i rahmet olduğuna bina edilmiş. O refikaya samimî muhabbet ve merhamet edersen, o da sana ciddî hürmet ve muhabbet eder. İkiniz ihtiyar oldukça o hal ziyadeleşir, mes'udane hayatını geçirirsin. Yoksa hüsn-ü surete muhabbet nefsanî olsa, o muhabbet çabuk bozulur, hüsn-ü muaşereti de bozar. //Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani latif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile, refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini va'detmiştir. Elbette va'dettiği şeyi kat'î verecektir.
فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا ... اَخَذْنَاهُمْ Yani: Onlara ihtar ettiğimiz ders ve nasihatı unuttukları ve amel etmedikleri vakit, onları tutup musibet altına aldık.
Sayfa 37
8. Mektup
Evet şefkat bütün envaıyla latîf ve nezihtir. Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır.
Sayfa 33 - Bediüzzaman Sait NursiKitabı yarım bıraktı
8. Şua, 7. Remiz
Ben kasemle temin ederim ki: Risale-i Nur'u senadan maksadım, Kur'anın hakikatlarını ve imanın rükünlerini teyid ve isbat ve neşirdir. Hâlık-ı Rahîmime yüzbinler şükrolsun ki; kendimi kendime beğendirmemiş, nefsimin ayıblarını ve kusurlarını bana göstermiş ve o nefs-i emmareyi, başkalara beğendirmek arzusu kalmamış. Kabir kapısında bekleyen bir adam, arkasındaki fâni dünyaya riyakârane bakması, acınacak bir hamakattır ve dehşetli bir hasarettir. İşte bu halet-i ruhiye ile, yalnız hakaik-i imaniyenin tercümanı olan Risale-i Nur'un doğru ve hak olduğuna latîf bir münasebet söyleyeceğim. Sikke-i Tasdik-i Gaybi - 131
Sayfa 142 - Zehra Yayınları
Reklam
Duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşey'e yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠّٰﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ der.
Sayfa 302
Salavatın uzunluğundaki güzellik..
Allahım! Esmâ-i Hüsnânın tecelliyâtına câmi' bir ayna oluşu sırrıyla, esmâ ve sıfâtının güzelliğine olan kudsî muhabbetinin envârı onda temessül eden, masnuâtının en ekmeli ve en bedîi, kemâlât-ı san'atının enmûzeci ve mehâsin-i nukuşunun fihristesi olması hasebiyle, masnuâtındaki san'atına olan kudsî muhabbetinin şuaları onda temerküz eden, mehâsin-i san'atının en âlî dellâlı, nukuşunun güzelliklerini ilân edenler arasında sesçe en yüksek oluşu ve kemâlât-ı san'atının en güzel medîhelerini dile getirişi sebebiyle, san'atının istihsânına muhabbet ve rağbetinin en latîf cilveleri onda tezâhür eden, Senin ihsânın olan mehâsin-i ahlâkın kâffesini ve eser-i fazlın olan letâif-i evsâfın hepsini câmi' olması sırrıyla, mahlûkatının güzel ahlâkına ve masnuâtının latîf evsâfına olan muhabbet ve istihsânının aksâmı onda tecemmu eden, Furkan'ında muhsinlerden, sâbirlerden, mü'minlerden, müttakîlerden, tevvâbînden, evvâbînden ve Kendini onlara sevdirdiğin ve muhabbetinle onları şereflendirdiğin bilcümle esnâf-ı ibâdın için doğru bir mihenk ve fâik bir mikyas teşkil eden, ve öyle bir mihenk ve mikyas ki, Senin habiblerinin imamı ve Senin mahbublarının seyyidi ve Senin dostlarının reisi olan Zâta, bütün ashâbına ve ihvânına, salât ve selâm et. Âmin, rahmetinle ey Erhamürrâhimîn. Not: Bu kısım kitapta Arap'ça olarak geçiyor.
Gurur ve kibirde öyle bir ağır yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister ve istemek sebebiyle istiskal gördüğünden, dâimî azap çeker. Evet, hürmet verilir, istenilmez.
Sayfa 52 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
İnsan-eşek ilişkisine dair bu en latif satırları, ta dört yüz yıl önce yazmış Miguel de Cervantes, büyük kısmını da hapiste yazmış.
Reklam
Bizim evin sıradan bir günü :D
Böylece ev dile getirilemeyen şu cümleyle lanetlendi: Daha fazla para gerek! Daha fazla para gerek!
Belirli bir düzeyin üzerinde sanallıkla temasın kalbimizin basiret, feraset, müşahede gibi lâtif duyu yeteneklerini körelttiğine inanıyorum.Yani iki üç saat bilgisayar veya televizyon başında sanallıkla hemhâl olduktan sonra gerçekle temas ettiğimizde gerçek, bizde düş kırıklığı, sıkıntı, hatta kaygı uyandırabilir.
Sayfa 288Kitabı okudu
Latif ve narin ne vardıysa içimde, Hoyratça kırdı geçirdi dünya.
Sayfa 80
Üçüncüsü: İnsan, üstünde nakışları görünen ilahî isimlere aynalık eder. Otuz İkinci Söz’ün Üçüncü Mevkıf’ının başında bir parça izah edilen, insanın kuşatıcı mahiyetinde nakışları açıkça görünen yetmişten fazla isim vardır. Mesela: İnsan, yaratılışıyla Sâni ve Hâlık isimlerini, kendisine en güzel suretin verilmiş olmasıyla Rahman ve Rahîm isimlerini, güzel terbiyesiyle Kerîm ve Latif isimlerini ve bunun gibi, bütün uzuvları, kabiliyetleri ve cevherleri ile, latifeleri ve maneviyatı ile, duyguları ve hissiyatı ile ayrı ayrı isimlerin ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor.
33.Söz
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.