Estağfirullah Estağfirullah Estağfirullah
el-Azim el-Kerim er rahim ellezi
Laaaa ilahe illahu
el hayyul kayyumu ve etubu ileyh
tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ.
Ve es-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû hüve't-tevvâbü'r-rahîm
Lena ırmağı'nın doğduğu yeri dikkate alarak şöyle bir değerlendirme yapabiliriz: Bozkırda Türklere ait tarihi eserleri sıklıkla görebiliriz. Ama ormanlık tayga kuşağında bunu o kadar sık göremeyiz. Bunun iki sebebi olabilir: Birincisi nüfusun azlığı, ikincisi ise mezarlar ve diğer tarihi eserler için kullanılan malzemenin ağaç oluşudur.
Sayfa 35 - Kronik KitapKitabı okudu
Aklını başka bir şeye vermek , her şeyi farklı görmeni sağlayacak.”
Hep bir şeyler eksik. Bazen bir anı, bazen bir his, bazen kendilik. Ve bazen de bir kelime, bir imge ya da bir yaşam.
Yaşamın içinde bir düşünce. Düşüncenin sonunda bir eylem.
Eylemin yanında bir isyan.
Eksik olan, içimizde bir boşluk suretinde var oluyor.
Sayfa 11 - Can YayınlarıKitabı okudu
Neden böyle affedilemez bir şey yapmıştı? Lena'nın aklına gelen cevap çok acı vericiydi. Artık önemli özelliklerini kaybediyordu. Güzelliğini, iyiliğini ve ışığını... Insanların onu yeteri kadar sevememesinin sebebi buydu. Onu terk etmelerinin, görmezden gelmelerinin ya da ihanet etmelerinin sebebi aynıydı. Bu düşünce genç kadinin boğazında fiziksel bir acı yarattı.
Sayfa 564Kitabı okudu
Cabir İbn-i Hayyan öyle bir adam ki “kâinat, matematiksel ölçüler esasına göre yaratılmıştır” diyor. Yani “hisleri bile ölçebiliriz. Ölçemediğimiz herhangi bir şey, bilimin konusu olamaz!” diyor adamcağız. Mesela anlatıyor Galen: Hastalıkları ölçmede birinci derecede hastalık, ikinci derecede hastalık diye sınıflandırıyor. Böyle şey olmaz. Oysaki Cabir, “Biz bunu matematikle ifade etmeliyiz” diyor. Bir kat, yüz kat, bin kat gibi... Böyle bir adam... Mesela tuhafınıza gidecek ama İbn-i Hayyar'ın “tevlîd” diye bir prensibi var. Diyor ki: “Allah beşere yeni şeyler üretme kabiliyetini vermiş.” Bunu de Müslüman olduğunu inkâr etmiyor. “Allah bize bu kabileyeti vermiş" diyor. “Halkullah, halkun lena” yani “Allah'ın yaratması ve bizim yaratmamız" diyor. Fakat bunu söylerken bu duruna dinden uzaklaşmak anlamında bakmıyor. Bunu 8. asırda söyleyebiliyor. "Biz taş teşekkür ettirebilir miyiz?" sorusuna, “evet” diye cevap veriyor. "Biz cansız bir varlık oluşturabilir miyiz” sorusuna "evet" diyor . "Nebat teşekkül ettirebilir misin?”, “evet” diyor. "Hayvan teşekkül ettirebilir miyiz? “, “evet” diyor adam. Kendine o kadar inancı var ki! Allah'ın insana o kadar büyük bir kudret verdiğine inancı var adamın. 700 harflik bir alfabe yapıyor. Niye biliyor musunuz? Bütün hayvanların seslerini ifade edebilmek için. Böyle müthiş bir insan... Bu adam, bütün kimya ilminin kaderini İslam dünyasında 18. yüzyıla kadar tayin ediyor. İşte en büyük âlimlerden birisidir Cabir İbn-i Hayyan. S.80-81
Sayfa 80 - Timaş yayınları
Elhamdülillah Bir Duamız Daha Kabul Oldu
“Allahümme barik lenâ fi Recebe ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân.”
Üç Aylar Duası Anlamı:
“Ey Allah'ım; Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan'a kavuştur.”
Hayırlı Ramazanlar.
Dışarıdaki dünya, hele vahşi iş dünyası, beceriksizliği asla kabul etmez ve hoş görmez, bunu çok iyi biliyor. Çünkü kadınlar kusursuz çalışanlar olmalı, mükemmel anneler ve harika eşler; madem ki evde oturmak varken çalışmayı tercih ettiler.
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okudu