Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnönü'nün hatıralarına göre Atatürk ve çevresi (C.Bayar+İş Bankacılar); İnönü hükümetlerinin maliye ve ekonomi politikalarını onaylamamaktadır: İnönü ve İktisat Vekili M.Şeref Özkan (+Sanayi Gn. Md. A. Şerif Önay+Kadrocular) Devletçilik ile kalkınmayı, C.Bayar ve İş Bankacılar ise özel teşebbüsün esas alınmasını tezlerini savundular. Her ne
Sayfa 97 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Aşar Reformu: Aşar, Osmanlı Devleti'nin şer'i ve en önemli vergi kalemi idi. Cumhuriyet'in ilk yıllarında da uygulandığında ağırlığını koruyordu. Ancak Osmanlı aydınlarının, Namık Kemal'den başlayarak Aşar'a karşı cephe aldıkları görüldü. Nitekim Cumhuriyet öncesindeki temel iktisat politikası belgesi olan İzmir İktisat
Sayfa 39 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
Ankara hükümetinin, İzmir İktisat Kongresi ile ekonomik konuda insiyatifi ele alması; Ankara'nın siyasi ve İstanbul'un ekonomik merkez olacağı şeklindeki; Serbest Piyasa ekonomisi/Liberal bir görüşün, artık geçerli olmadığını ortaya koymaktadır. Ekonomi'nin yönetimi de Ankara'nın ve devletin güdümünde olacaktır.
Sayfa 26 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Atatürk döneminde Tek Parti Yönetimi'nde yani CHP içindeki gruplaşmalar; genelde Maliye Politikası ve Ekonomik Örgütlenme Modeli etrafında oluşmuştur. Milli İktisat görüşü ile yola çıkan ama Devletçilik'e kayan İnönü ve arkadaşlarına karşı; önce TPcF sonra ScF ve nihayet İş Bankacılar; Liberal tezi savunmuşlar ve giderek bu gruplaşmalar 1945'de CHP ve DP ayrımına yol açmıştır.
Sayfa 15 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Cumhuriyet Yönetimi'nin ekonomi alanında elindeki tek yol haritası; II. Meşrutiyet'ten kalma, 'Milli İktisat tezi ve uygulamaları idi. Bu tezin esası, kapitülasyonların kaldırılması ile gümrüklerin arkasında, milli bir burjuvazi ve sermaye stoku yaratarak sanayileşmekti. Ancak Milli Mücadele sonrasında ülkedeki iki ayrı grup
Sayfa 14 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
İttihad-ı Terakki Fırkası (İTF) Merkez-i Umumi'si içinde; Liberal Ekonomi tezini Cavit ve Ağaoğlu Ahmet Beyler savunmakta, Milli Iktisat tezini ise Z.Gökalp önermekte idi. Cavit Bey'in Liberal tezleri daha sonraları Teceddüt Fırkası'nda, TcF'nda ve nihayet ScF'nda da kendine yer bulmuştur. Milli iktisat Tezi, Frederic List'in önderliğindeki Alman Tarihçi okulu'nun, korumacılık modeli idi. Milli İktisat Tezi, İzmir İktisat Kongresi'nce kabul görse de; gerek Milli Iktisat Tezi'nin bir İTF programı olması, Z.Gökalp'in bu tezi devletçilik ile bağdaştırması', 1929 Buhranı ve artan Sovyet nüfuzu ve yardımları dolayısıyla Türkiye giderek devletçiliğe geçmiştir. Nitekim devletçilik hem bir model hem de finansman ve uygulama yöntemi olarak Sovyet teknik ve iktisadi yardımı ile gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla iktisadi tercihlerdeki isabeti yine o dönemi de yaşamış olan İsmet Bozdağ 1970'li yıllardaki bir Cumhuriyet Tarihi seminerinde şöyle dillendirir ve bir itirazla da karşılaşmaz: "Bütün iktisadi hayatımız İsmet Paşa'nın Sovyet Rusya seyahatinde edindiği intibalarla, Celal Bayar'ın Deutch Bank'ta edindiği intibaların bir muhassalasından ibarettir."
Sayfa 4 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Reklam
Neoliberalizmin günümüz dünyasını büyük ölçekte egemenliği altına almasına bakarak monolitik bir iç yapıya sahip olduğunu düşünmememiz gerekir. Ülkeden ülkeye, zamandan zamana, aynı ülke içinde çeşitli zamanlarda farklılıklar gösterdi. En önemli temeltaşı olan devlet müdahaleciliğinin ortadan kaldırılması konusunda bile zaman ve mekana bağlı olarak değişik uygulama biçimlerine sahip oldu. Ama, ekonomi politikası açısından, ayırt edici nitelikleri hüküm sürdüğü tüm ülkelerde ve her zaman aynı kaldı. Bu niteliklerin bazıları klasik liberalizm ve neoklasik iktisat teorisi tarafından da içeriliyor. Neoliberalizmi klasik liberal ve neoklasik ekonomik politikalardan farklı biçimde ayırt eden unsur ise politika önerilerinin çeşitliliği ve bu politikaları uygulamada gösterdiği kararlılık, inat ve başarıdır.
Sayfa 16 - Yordam Kitap, 2009
Neo-Liberal iktisat politikalarının yerkürenin tüm noktalarına yayılmasını politikalarının bir parçası haline getirdigi gerekirse bu hususta dayatma yapmaktan çekinmedikleri söylenebilir. TARİH boyunca, dünya politikalarına yön verme kapasitesi olan ülkelerin, ekonomik ve stratejik çıkarları doğrultusunda, dünya sistemini kendi ihtiyaçlarına uydurmaya çalıştıkları, kendi düzenlerini çevrelerine kabul ettirmek için iknada zor kullanmaya kadar çeşitli yöntemler kullandıkları görülmektedir. Bugüne bakıldığında. Neo-liberalizme dayanan yeni dünya düzenini, en faydalı öğreti olarak sunmanın küreselleşmenin getirdiği imkanlarla eskisine göre daha kolay olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, iletişim teknolojilerinin yanı sıra, uluslararası finans kurumları, üniversite müfredatları, yeni teoriler, ekonomik kredi şartları gibi çok değişik araçlar kullanma şansı mevcuttur (Kazgan. 1997: 73) şüphesiz en etkili olan ise, küresel ekonomi kurumlar (Dünya Bankası, IMF gibi) aracılığıyla, tüm ülkelere önerilen bir dizi ekonomi politikasını uygulandığı takdirde dünya ekonomisi de bütünleşileceği, dünya ölceğinde yaratılan zenginlikten pay alınabileceği fikrine dayanan Yapısal Uyum Politikaları olarak Neo-liberal politikaların önerilmesidir.
Sayfa 49 - ULUS DEVLET KÖKSAL ŞAHİN Sayfa 49Kitabı okudu
Dün Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı programa bakınca, hem ekonomik hem de politik olarak 2002 AKP’sinin politikalarını uygulamak istediklerini görüyoruz. Sağ bir siyaset ağzı, neoliberal ekonomi politikaları, liberal iktisatçılara yaptırılan konuşmalar… Bir iktisat öğrencisi ve kitabını okumuş biri olarak
Daron Acemoğlu
Daron Acemoğlu
denen şahsın ne menem biri olduğunu biliyorum. Acemoğlu ve Rifkin’in danışmanlığını yaptığı bir partiden (ittifaktan) hayır çıkmaz, emekçiler yararına da bir şey çıkmaz. Güle güle AKP, hoş geldin yeni AKP!
Emir

Emir

@stahanov
·
13 Ağustos 2022 23:37
CHP, içindeki bazı solcuların tarif ettiği gibi sosyal demokrasiden sosyalizme evrilecek bir sürecin partisi değildir; ki zaten böyle bir şey de mümkün değildir. CHP ve sosyal demokrasi (bugünkü konjonktürde CHP'nin sosyal demokratlığı bile tartışılacak durumda), Türkiye'de solun önündeki en büyük engeldir. Solun güçlendiği dönemde sola kayar. Çünkü sosyalist hareketlerin ve yurttaşların odağını saptırıp, düzen içinde tutma görevi üstlenmiştir. Bugünkü CHP, Bülent Ecevit'ten bile oldukça sağda bulunmasına rağmen, bakınız Ecevit Türkiye'de 1965-75 adlı kitabında diyor: "Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin en güçlü partisidir. Komünizmi, o önleyecektir, o güçlü oldukça, Türkiye'de komünizm olamayacaktır." NATO ve diğer emperyalist kurumların Türkiye'nin güvenliğini savunduğunu söyleyen, karşı-devrimci AKP iktidarına her kritik sürecinde destek veren, iktidarlarında özel sektörün destekçisi olacaklarını açıklayan, toplumsal olayları ve eylemleri her süreçte dizginlemeye çalışan, ittifaklarında Türkeşçi-eski AKP'li-şeriatçı bulunduran, siyasal İslamcı ve ülkücü belediye başkanları çıkaran bir partinin içinde kendini sosyalist olarak tanımlayanlar fazla iyi niyetliler. CHP'nin misyonu bellidir, "Erdoğan gitsin de ne olursa olsun" deyip ötesini düşünmeyen, başlarına gelecek ikinci bir AKP'yi görünce hayal kırıklığına uğrar. O kadar da olmaz demeyin, olur.
Liberal ülkelerdeki otoriter rejimler:
Kuru bir otoriteryeni demokratik ayrımı ekseriya ya­nıltıcıdır çünkü otoriteryen özellikler demokratik rejimlerde de tespit edilebilir. Bunun örneklerine 195O'lerde ABD'yi sa­ran McCarthyicilik ve 'otoriteryen popülizmin' bir biçimi ola­ rak neo-liberal iktisat ile neo-muhafazakar sosyal politikaları birleştiren Birleşik Krallık'taki Th atcherizmde rastlanmaktadır.
Reklam
Genel olarak, sanayide öncü durumunda olanlar liberal politikaları savunurken, geç kalanlar korumadan yanaydılar.
Sayfa 99
341 syf.
·
Puan vermedi
·
26 günde okudu
Eric J. Hobsbawm – Sanayi ve İmparatorluk Endüstri devrimi günümüz dünyasının oluşumunu anlamamız açısından en önemli olaydır. Peki neden bu devrim ilk olarak İngiltere de başlamıştır? İngiltere’nin Endüstri devriminin anavatanı olmasına sebep olan göreli üstünlükleri nelerdi? Hobsbawm yukarıdaki soruların cevaplarını aradığı bu eserinde bizi
Sanayi ve İmparatorluk
Sanayi ve İmparatorlukEric J. Hobsbawm · Dost Kitabevi · 200856 okunma
90'lar özet;
Askeri rejiminin Kürt kimliğinin bastırılmasına yönelik uygulamaları Kürtlerin kimlik bilincini güçlendirirken, neo-liberal iktisat politikalarıyla giderek güçlenen Islâmî sermaye ve 12 Eylül'ün uygulamaya koyduğu resmî din politikaları Refah Partisi'ni (RP) beslemiş, partinin temsil ettiği siyasal Islâmî hareket oy patlaması yaşamıştır. Bu arada PKK'nın artan saldırıları sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 30.000'e yükselmiş ve buna bağlı olarak toplumdaki milliyetçi refleksler, medyanın da pompalamasıyla 1990'ların ikinci yarısında, kuruluşundan bu yana marjinal bir oy oranında kalan aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi'nin oylarında büyük bir artışa neden olmuştur. Öte yandan, Sünni İslâm üzerine temellendirilen Türk-İslâm sentezinin yayıldığı ideolojik, siyasal alan o güne kadar laik Kemalist hareketin “doğal müttefiki” olan Alevileri alt-kimlikleri etrafında kapanmaya itmiştir.
Sayfa 284
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sağ Ve Solun Ötesinde
Anthony Giddens sosyal bilimlerde Keynes'ten sonra İngiltere'nin en etkili figürüdür. Son 50 yılda sosyoloji ve siyaset felsefesine yaptığı katkılar çok önemlidir. Kendisi İşçi Partisi'ne üyedir. İngiltere'deki merkez sol bizim anladığımız türdeki merkez sol değildir. Mesela Keynes'in iktisat politikaları iki dünya savaşı sonrası harap olmuş dünyayı yeniden inşa etmek için çok uygundu. Fakat Keynes solcu değil liberal demokrattı. 《☆☆☆》 Bu kitap 1994 yılında yazılmış olmasına rağmen güncelliğini koruyor. Daha önce Chantal Mouffe okumalarında da benzer eleştirilere rastladım. Özellikle İngiltere'de muhafazakarlar solcuları dönüştürdü. O eski sol yok artık. İşte Giddens'ta bundan bahsediyor. Sol görüş artık muhafazakar olmuş ve değişime direniyor. Tabi ki Giddens'ın katılmadığım ve beni rahatsız eden görüşleri de yok değil. Özellikle Refah devletine yapmış olduğu eleştiriler. Tabi ki eksikleri var. Fakat bir politikanın veya hükümet görüşünün her ülkede aynı etkiyi yaratması olası değildir. Toplumların tarihi geçmişleri, sosyolojik alt yapıları ve ekonomik durumları birbirinden çok farklı. İsveç modeli bu bakımdan örnek alınması gereken bir model. Sosyet komünizminin ise refah devleti ile uzaktan yakından alakası yok. 《☆☆☆》 Sonuç olarak baktığımızda ABD ve İngiltere'deki solculuk ile Kuzey Avrupa'daki solculuk arasında çok büyük farklar var. Giddens'ın kitabını okurken bu etkenleri göz ardı etmeden okumanız faydalı olur.
Sağ Ve Solun Ötesinde
Sağ Ve Solun ÖtesindeAnthony Giddens · Metis Yayıncılık · 201714 okunma
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.