Hayat sigortası kavramı bana uzak bir kere.
Sigorta nedir? Başına bir iş gelir, zarara uğrarsın, sigorta maddi kaybını karşılar. Hastalanırsın, tedavi parasını alırsın, evini su basar, tadilat parasını alırsın, değil mi? Ölünce bana ne gibi bir servis vermeyi taahhüt ediyorlar?
Buzlu limonata, klima falan mı tedarik edecekler ben cayır cayır yanarken. (Hayır ters davranıyorum ya arayan sigortacı arkadaşlara, onların beddualarıyla cehenneme gideceğimi farz ediyoruz!)
Olay şu: Ben öldükten sonra, geride kalanlar para alsın diye sigortaya çatır çatır taksit ödeyeceğim. Yok ya? Ölen ölür, kalan sağlar çalışsın kazansın kardeşim!
Üstelemedik.
Sözler topluluğumuza i iç ferahlatan bir limonata kadar iyi gelmişti çünkü.
Mayıs - 2012 Büyükada
Sevim Ak
Çok küçükken - belki henüz bir kaç aylıkken- kelimeleri bana ikram edilen tatlı bir içeceğe benzetir ve limonata gibi içerdim. Sanki tadlarını alırdım...
12.2.43
New York'a varıyorum. Tren, genelde erlerden oluşan -şüphesiz görgülü "hoş gençler"- iskambil oynayan, limonata ve bira içen, radyodan müzik dinleyen askerlerle doluydu. Haberler başlayınca derhal düğmeyi çeviren askerler. Aralarında, onlara hizmet eden, gülen, onlarla konuşan gençlerin iki ya da üçünün sürekli etraflarında olduğu rozetli yaşlı kadınlar. Anne harpialar. Onlardan tek kaçış yeri klozetler.
Sayfa 176 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Üstelemedik
Sözler topluluğumuza iç ferahlatan bir limonata
Kadar iyi gelmişti çünkü.
Mayıs 2012- Büyükada
Sevim AK
Allah sana bir limon verdiyse, onu sıkıp limonata yapmalısın.
boğuluyorum
Yevmiye usulü gelip geçiyor günler...
Limonata parası kadar cepleri
bozukluk dolu öğrenciler.
Geçmişini özlüyor harap olmuş fahişeler...
Sayfa 43 - Karina YayıneviKitabı okudu
Öyle çok içmişim ki Ankara denen beton bahçesinde. Kendimi limonata bardağında dönenip duran adsız bir yaratığa benzetmiştim bir ara.
Hayat sana limon verdiğinde limonata yap.
