"Çok küçükken -belki henüz birkaç aylıkken -kelimeleri, bana ikram eden tatlı bir içeceğe benzetir ve limonata gibi içerdim. Sanki tatlarını alırdım. Karmakarışık düşüncelerime ve duygularıma anlam kazandırırlardı."
Fernanda del Carpio, Aureliano'nun bir yıl önce evlendiği o
güzel kadın, kocasının dediğini kabul etti. Öte yandan Ursula ise,
duyduğu belli belirsiz kuşkuyu gizlemiyordu. Ailenin uzun
geçmişi boyunca, adların boyuna yinelenmesi, Ursula'ya göre,
hemen hemen kesin sonuçlar vermişti. Bütün Aureliano'ların
içine kapanık ve aklı başında olmalarına
"Niçin kahve içeriz? Hiç düşündün mü, Nuri Usta? Tadı için desen değil. Tadı için kahve içeceğine limonata iç. Kokusu için mi? O da değil. Turunç şerbetinin yanında bu bulaşık suyunun kokusu nedir ki? Sinirleri tembih edermiş. Laf! Rakı ne güne duruyor? Hazımmış. Palavra. Yemeklerden sonra elma ye! Öyleyse niçin şu meredi içeriz? Alışkanlık denen nesneyi bilir misin, Nuri Usta?Bilir misin ki insanoğlunun hem en büyük kuvveti hem en büyük kepazeliği bu alışkanlık denen nesnedir!"