Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Melike
Melike
@lotusundogusu
hoş sada
tıbbiye
91 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Bu kitaba kendime çok uzak hissettiğim bir dönemde başlamıştım. Dar vakitlerimde okumaya başlayınca kitap beni içine çekti, ben de kendi içime daha çok çekildim.
Samiha Hanımı bilenler bilir, kendisi yazdıklarından okuduğumuz kadarıyla gerçek bir hak aşığı. Bizim bu müspet tanıklığımız onun ecrini arttırsın inşaallah.
Kendisi gibi aşkı, sevmeyi, hoşluğu, hoşnutluğu öyle güzel anlatmış ki romanında bunu hissetmemek mümkün değil. İç ferahlığıyla coşkun duygularla bu güzel kitabı okudum.
Dilerim bu kitabı maddi dünyanın ötesine geçip yaşayanlar, maddiyatla yetinmeyenler okuma imkanı bulabilir.
Aşk olsun, istifadeli olsun.
bu kitabı okumaya başladığımda çalışmaya başlamamıştım. kendi sakin köşemde güzel bir roman okuma iştiyakıyla elime almıştım.
sonradan bu roman benim ilk çalışma yerimde zamanımı dolduran bir arkadaş oldu, başka başka mutluluklara üzüntülerime tanıklık etti. şehir değiştirip başka bir yola koyulmamdan uzun süre sonra kitaplığımdaki yerini hatırladım ve kitabın kalan kısmını bugün yolda tamamladım. teşekkür ederim.
gurur ve önyargı bence filmin ismi olan aşk ve gururdan çok daha kitaba uygun bir isim.
karakterlere hakim olanlar çoktur. esas oğlan darcy’nin karakterindeki kırılmalara, dönüşmelere tanıklık etmek çok güzel. bu noktada karşı taraftaki elizabeth karakterinin bunu kabul edip yollarına bu şekilde devam edebilmesi önyargısını kırmış olabilmesi diğer önemli nokta gibi geliyor bana.
önyargı konusunda ne okusam beni çok etkiliyor, gündelik hayatımızda kimlere tepeden baktık, burun kıvırdık ve bunlar acaba bizden neleri götürdü? ahlaken belki kemale ulaşmak biz faniler için belki ulaşılması mümkün olmayan bir emel olsa dahi bu yolda en azından bu noksanları tıraşlamak için gayret göstermeliyiz. mevla bu konuda yardımını esirgemeye
umarım ilişkilerimiz her daim çok daha iyiye yönelir, hayatımıza hep bizi iki cihanda da güzele yöneltecek kişiler girer.
istifadeli olsun
Daha evvel de bu kitapla defalarca karşılaşmıştım ama nasip bu zamanlaraymış. oldukça ince bir eser, 17. yüzyılda Üsküp´te yaşamış bir hanımın şeyhine yazdığı birkaç mektuptan oluşuyor. arap harfleriyle yazılı hali, orjinal metnin türkçeye çevrilmiş hali ve günümüz türkçesine uyarlanmış hali o ince kitabın icinde yer almış.
gelelım kitaba. nasıl anlatılır bilmiyorum ama Allah’ın dostu diyebileceğimiz kulları bu yollardan bu topraklardan bizim gibi geçmişler, dünya yolculuklarını tamamlamışlar ve bazıları geride bu hanım gibi işaretler bırakmış kendinden sonrakilere. özellikle okuduğum rüyalardaki manevi havaların güzelliğine imrenmemek elde değildi.
birileri var dedirtti bu kitap. göz önünde değildi, büyük bir alim fakih değildi belki ama rabbine olan sevgisi samimiydi, sesi de duyulmaya devam etti.
mekanı cennet bahçelerinden bir bahçe olsun inşaallah. o bahçelerde hep birlikte oturmak, güzel meclislerde bulunabilmek hepimize nasip olsun.
istifadeli olsun.
Okur Takip Önerileri
Zannediyorum birkaç sene evvel bir ramazan ayında başlamıştım bu kitaba, denemeler halinde olduğu ve yavaş aktığı için de kitabı bitirmek epey uzun sürdü.
Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi eski İstanbul'daki ramazan aylarından bahseden yazılardan oluşuyor. Dersaadetteki ramazan eğlenceleri, halkın ramazanı karşılama biçimi ve yapılan ibadetler gibi hoş konulara değiniyor.
Zamanının gazete yazılarından oluştuğu için okurken yer yer kopmalar yaşamıştım, ve de kitabı artık bitireyim diye kendimi zorlarken özellikle son bölümlerdeki ramazan felsefesi ile ilgili yazılar beni şaşırtacak kadar çok güzeldi. Mest olduğum cümlelerini okurken Cenab Şahabeddin'in şair olduğunu tekrardan hatırlamış bulundum.
Konunun ilgililerinin benden daha çok fayda göreceğini ümit ediyorum.
İstifadeli olsun
Son bölümü de okudum, artık derin bir nefes alabilirim.
Şule Gürbüz'den okuduğum ilk kitaptı, kendisinden çokça bahsedildiğini duydum, alıntılarını çokça okudum ama bu zamana kısmetmiş işte okumak.
Kitabın rahatça okunamadığından bahsedebilirim, cümlelerin genelde devrik yapıda kurulmasının yanında bahsi geçilen konunun ağırlığından da olsa gerek.
Yazdıklarını ve de kitapta geçen çocukluk anılarını okuyunca çok rahat diyebiliyorum ki Şule Hanım çok farklı bir zamanda yaşıyor, bu çağda yaşıyor ama gördükleri tecrübeleri çok daha farklı. Bu farkındalık düzeyini okurken hissettiğinizde bile sizi saran bir rahatsızlık dalgasının içinde buluyorsunuz kendinizi, ve ben bunu çok sevdim.
Hayata baktığı pencerenin önünden biraz kayıp bizi de bu seyre davet etmiş, bu seyri sürdürebilmek çok zor ama bir yerlerde böyle insanların olduğunu bilmek ferahlık verici.
İstifadeli olsun.
Kitabın konusuyla ilgili ayrıntıya girmeden not düşmeye çalışacağım. Cumhuriyet devrindeki yazarların genel olarak yazdıkları şeylerde edebi kaygıların yanında öğretici olmayı da önemsediklerini düşünüyorum. Bu kitap da o kategoriye girer zannediyorum.
Kitabı okurken oluşan önyargılarımızı yazar yine kendisi dağıtmayı, bu sırada da okuyuculara güzel bir ders vermeyi ihmal etmiyor. Dışarıdan iyi ya da kötü diye üstüne etiketi vurduğumuz insanların hangi koşulların altında o etiketi giydiğini, bunun iç yüzünü çok güzel anlatmış.
İstifadeli olsun.
Hüseyin Su'nun öykülerini okurken aldığım hoş tadı çok seviyorum. Kitapları arasında belki bir kıyaslama yapamam ama bu kitap da benim için beğendiğim öyküler arasında kendisine mahsus güzel bir yer buldu diyebilirim.
Aranıp durduğumuz hayat yolculuğunun salih bir zatın dizinin dibine çökerek nasıl berraklaştığını, 'iyilerle' yürümenin nasıl da yükümüzü hafiflettiğini anlatan inci gibi bir kitap, çok sevdim.
İstifadeli olsun.
Kitap 'garipler kitabı'nı bulma, bu maddi dünyanın ardındaki manayı arama yolculuğunu bir gayrimüslim gözüyle anlatmaya başlamış, tevafuklarla ilerleyen ve zincir gibi birbirine bağlı olaylarla örülü bir ihtida hikayesi olarak devam etmiştir.
Kitabın dili çok yalın, kalınlığı da oldukça ince ancak vermek istediği mesajları alabilecek durumda olanlara ulaştırabilmiş olsa gerek. Eminim bu kitabı okuyanlar da az çok kendilerine bir şeyler katacaklardır.
Her halükarda bir insanın manevi yolculuğunu bu kadar açık yüreklilikle anlatmış olması gerçekten hayret verici, rabbim ruhunu mübarek kılsın.
İstifadeli olsun.
Su gibi kana kana içilen bir eser. Bir insanın gönlü nasıl aşkla şevkle yanarmış ucundan bucağından şahit olmak bile insanın içini ısıtıyor. Nasip olsun, nasip olsun.
İçerisinde bulunduğumuz şu güzel zamanların hürmetine rahmet kanatlarının altına girmek nasip olsun, kirimiz pasımız pür u pak olsun. Günümüz gecemiz nur olsun.
Bu bereketten feyzden nurdan inşaallah bizler de nasiplenebilmişizdir. Dua buyrunuz.
İstifadeli olsun.
Kitabın öncelikle agnostik bir yazar tarafından yazıldığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Roman tarzında bir nübüvvet tarihi olduğunu söyleyebilirim. Yazar her ne kadar kaynaklarının çoğunu İbn İshâk ve Taberî’den aldıysa da kendi yorumlarını da epeyce dahil etmiş.
Müslüman âlimlerin yazdığı siyer kitaplarındak aktardıkları bilgilere, bilgiyi aktarış şekillerine haliyle hiç benzemiyor. Hatta kitabın çok bariz ve önemli yanlışlar da içerdiğini söyleyebilirim.
Öncesinde siyer konularında bilgi sahibi olmayan birisine bu kitabı okumasını önermem. Bu işin ehline bırakılmalı diye düşünüyorum, faydadan çok zarar getirmesi olası çünkü.
İslâm’ın nûrundan, o nûrun etrafına yaydığı sıcaklıktan uzak bir eser olarak gördüm bu kitabı. Rabbim bu mübarek zamanların hürmetine bizlere ve yazara hidayet nasip etsin.
Kitabı okumazdan evvel konusu hakkında bir fikrim yoktu. İlk bölümlerin ardından fark ettim ki bu sefer okuduğum romanın baş kahramanı alışılageldiğin dışında, bir kurtmuş.
Olay örgüsünün ilerleyişini, betimlemelerle öykünün içerisine rahatça dahil olabilmeyi çok sevdim. Yazarın da hayvanların içgüdülerine bu kadar hakim olması beni epey şaşırttı.
Özellikle yavrunun doğayla ilk kez tanışması, canlılığın getirdiği o heyecan, ilk deneyimlerin oluşturduğu hisler öyle güzel yazılmış ki. Bir zamanlar biz de ilk defa güneşin ışınlarına gözlerimizi kırptık, elimizi suya sokup onunla oynadık ama neler hissettirdiğini, ne kadar güzel nimetler olduğunun bilincinden çok uzaklaştık.
Ardından kahramanımızın koşulların getirdiği iyi kötü özelliklerle nasıl dönüşüme uğradığını gördük, biraz gayretle çok güzel sonuçlar alabilmek mümkün olabiliyormuş.
Her daim iyiye yönelebilmeyi diliyorum.
İstifadeli olsun.
Bu kitap uzun öykü olarak kabul edilebilir. Konusu, işlenişi gerçekten çok başarılıydı. Ancak ne yazık ki bu kadar güzel bir konu seçiminin ardından kitabın bu kadar havada kalması, nihayetlenmemiş olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Zihnimde çok daha farklı bir son tasarlamıştım.
Hayırlı, istifadeli bir ramazan ayı diliyorum.
Kitap savaş yıllarının ardından kendini ve hayatını toparlamaya çalışan bir sanatçının gözünden anlatılan bir uzun öyküden oluşuyor. Bunu yaparken de umutsuz bir bakış açısı kullanılmamış, bilakis hayatın olağan akışı içerisine bu durumun yerleştirildiğini görüyoruz/okuyoruz.
Sıcak bir yaz mevsiminde yeni insanlarla tanışmanın verdiği başlangıç hissini olduğu gibi veren güzel bir hikayeydi. Bu arada kapak tasarımının güzelliğine değinmeden geçemeyeceğim. Metnin kendisiyle de uyumlu olan dingin güzel bir resim koyulmuş.
Özellikle yoğun metinler okuyan ve biraz ara vermek isteyenler varsa bu uzun öykünün bunun için ideal olduğunu söyleyebilirim.
İstifadeli olsun.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere psikiyatrist olan yazar insanın zayıflıklarını/zayıflık olarak gördüklerini kısa ve öz biçimde açıklıyor.
Özellikle sekülerleştikçe ve bu hayat bizim için yegane amaç haline geldikçe bu hayattan mümkün olduğunca fayda çıkarmaya çalışıyoruzya da bu konuda bocalamakla geçiyor ömrümüz.
Yazar bu konuda bizim zayıflık göstergesi olarak kabul ettiğimiz inceliğin, kırılganlığın başka bir veçhesini tanıtmaya çalışmıştır. İnsan inceldiği yerden etrafına ve dünyaya baktıkça alışılmışın dışındaki şeyleri de görmeye, dikkat kesilmeye başlar, başka bir boyutun eşiğini görür karşısında.
Kendime ve varsa bunu okuyanlara mesajım olsun. Herkesin zaman zaman tökezlediği, bir daha kalkamayacağını hissettiği anlar olur. Bu durumu görmezden gelmeyin, kendinize toparlanmak için zaman tanıyın. Bir anda olmuyor belki ama silkinip toparlandığınızı siz de hissedeceksiniz inşaallah.
Bu konuda sevdiğim bir sözü Leonard Cohen'den alıntılamış olayım: "Bir çatlak var her şeyde / ışık oradan sızar içeri."
İstifadeli olsun, hallolur merak etmeyin.
Bu elimizdeki eser Hoca Ahmed Yesevi'nin hocaları Hace Yusuf Hemedani'ye ait bir risaledir. İçinde hayata, insana ve insanın içsel tecrübelerine ait hakikatleri barındıran ve kelimelerin de az öz, veciz şekilde aktarıldığı bir kitaptır.
Biraz okuyunca anlıyorsunuz ki bizim yaşadığımızdan çok farklı bir dünyada kaleme alınmış. Tefekkür, muhabbet ve Rabbin rızası doğrultusunda geçen bir ömrü ve buna ulaşmanın yollarına değinilmiş, insanın içine su serpmek ister gibi.
Kitabın girişinde ''Hayat nedir?'' sorusuna teselli bulmak, canlı kişinin tanımına da avunup teselli olan'dır cevabı verilmiş. Ardından kimlerin nerelerde teselli bulduğu ve bu yerler üzerinden varlıkların mertebelerine değinilmiş. Bu şekilde ilerleyen, genel olarak insanın islamla ve imanla olan yeşermesinden bahsedilen bir içeriğe sahip olduğunu söyleyebilirim.
Su gibi akıp giden bir kitaptı, ne kaldı bende bu kitaptan bilmiyorum ama tekrar tekrar okunup hayatımıza dersler çıkarılabilecek kıymetli bir eser olduğunu biliyorum.
Dilerim bizim teselli, huzur bulduğumuz mekanlar bizi geliştirecek, rızaya da uygun yerler olur.
İstifadeli olsun.
