Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hafız Burhan - Makber (Her Yer Karanlık)
Bilgi... Hafız Burhan, çocuk yaşlarında sesiyle dikkat çekmiş, Lem'i Atlı ve Saadettin Kaynak gibi hocalarla çalışma fırsatı bulmuş, köklü bir musiki eğitimi almamıştır. Türk musikisinin yetiştirdiği en güzel ve en güçlü seslerden biri olarak gösterilir. Roma Konservatuarı kendisine eğitim vermek için ısrar etmişse de, teklif Hafız Burhan tarafından reddedilmiştir. Radyoda okuduğu zaman ses teknisyenlerinin zorluklarla karşılaştığı, mikrofonların Hafız Burhan'ın sesine yeterli olmadığı, teknisyenlerin isteği ile mikrofona olabildiğince uzak bir noktada şarkı okuduğu, bazı konserlerinde ise mikrofon kullanmadığı anlatılır. Columbia Records için doldurduğu 100 kadar plağı mevcuttur. Döneminin müzikten en fazla kazanan sanatçısı ve ilk araba sahiplerinden olmuştur. Tepebaşı'ndaki lokalinin sahnesinde "Dikkat! Saz esnasında hariçten şarkı istemek polis emrile men edilmiştir." şeklinde bir uyarı yazısı bulunurdu. 1943'de Mareşal Fevzi Çakmak'ın kızının mevlüdünü okumak için gittiği Ankara'da, 46 yaşında, beyin kanamasından vefat etmiştir. Makber'in sözleri, eşinin ölümü üzerine bu dizeleri kaleme alan Abdülhak Hamid Tarhan'a, bestesi ise Hafız Burhan'a aittir ve hakkıyla icra edilmesi en zor TSM eserlerinden biri olarak görülür, rast makamındadır. Alıntı, Alkışlarla Yaşıyorum'dan... youtube.com/watch?v=P1GXIVr...
Çaresizliği yenenler
Edison ise, ampulü bulurken 999 kere hata yaptığını artık bulamayacağını söyleyen yardımcılarına, “Hayır, 999 kere hata yapmadım, 999 yapılmayacak şeyi bularak 999 kere doğruya yaklaştım.” demeyip bininci denemesinde ampulü bulamasaydı, belki biz hâlâ, “Her yer karanlık, makber mi Ya Rab!” diyor olacaktık…
Reklam
Tarhan, Eşini Kaybettiğinde
Eyvâh! Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim o hâksâr kaldı, Bir kûşede târumâr kaldı. Bâkî o, enîs-i dilden eyvâh!
Makber
Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim o hâksâr kaldı, Bir kûşede târumâr kaldı. Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh! 
Çaresizliği yenenler… (Kesinlikle okunulmalı)
Çaresizliği yenebilmiş insanlar gerçekten bir şeyler başarabilmişlerdir. Örneğin Victor Hugo yayın evlerinden kovulduğu için vazgeçip meşhur kitabı Sefiller’i çıkarmak yerine kendi sefil olabilirdi… Edison ise, ampulü bulurken 999 kere hata yaptığını artık bulamayacağını söyleyen yardımcılarına, “Hayır, 999 kere hata yapmadım, 999 yapılmayacak şeyi bularak 999 kere doğruya yaklaştım.” demeyip bininci denemesinde ampulü bulamasaydı, belki biz hâlâ, “Her yer karanlık, makber mi Ya Rab!” diyor olacaktık… Einstein aptal olduğu için(!) okuldan atıldı diye kendini Müslüm dinlemeye verseydi ne olacaktı? Dostoyevski bir dönem kürek mahkûmu olmasaydı belki “Suç ve Ceza”yı yazamayacaktı. Dünyaca ünlü en büyük müzisyenlerden olan Beethoven’in ise kulakları duymuyordu! Velhasılıkelam sorunlar, engeller yöreye, ülkeye mahsus değil, evrensel! Önemli olansa vazgeçmemek, mücadele etmek! Şimdi bu konuyu Behçet Necatigil’e ait bir mısrayla noktalamak da pek bir manidar olur. Ne demiş şair: “Ya çaresizsiniz ya da çare, sizsiniz…”
Reklam
Abdülhak Hamit Tarhan
"Her yer karanlık pür-nûr o mevkî? .. Mağrib mi yoksa makber mi yâ Râb! Yâ hâbgâh-ı dilber mi yâ Râb, Rüyâ değil bu ayniyle vakî."
Bu Eylül içim bir ayrı buruk Kış değil henüz, lakin bir yerim donuk Damarlarımda sanki kan yerine hüzün var Üşütmemişti içimi böyle ne yağan kar ne esen rüzgâr
Yan masada yüksek sesle konuşan üç üniversite öğrencisi. "Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bir eserini söyleyebilir misiniz?" diye soruyor biri. İkincisi, "Han Duvarları" diye cevaplıyor. Üçüncüsü "Yok ya" diyor. "O Mehmet Akif'indi" İlki, kendi sorduğu soruyu cevaplıyor: "Makber, hani şarkısı da vardı: Her yer karanlık!"
Sayfa 293Kitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.