Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
151 syf.
·
Puan vermedi
Düşüncelerin yaşamına yön verirken aklın mı hüküm sürdüğü duyguların mı tartışılır. İki olgunun da galip ve mağlup olduğu durumlar vardır elbet yaşamın gereği budur çünkü.. Ne düşünürsek o oluruz gibi klişe bir laftan sonra insan iyi olduğu kadar kötü de olmalı kanısındayım, ne kadar iyi düşünsekte iyiliğin ve kötülüğün harmanlanmış dünyasında bizi biz yapan daha çok davranışlarımız olur zira ağzımızdan çıkan sözler kifayetsiz kalabiliyor. Aklın ve duyguların arasında sıkışmış bir benlik düşünün Akıl mı daha güçlü yoksa duygular mı? Peki hisler mı daha sahici mantık mı ? Bizi harekete geçiren yada durduran ne olmalı ki sonunda iyi ve güzel şeyler olsun ... Aklımızı ve duygularımızı doğru yerde doğru zamanda hak eden kişilere hak ettiği gibi göstermek gerekiyor zira yaşam yeterince güç ve biz yani benliğimiz çok değerli bir varlık.. Gücünüzü aklınızdan ve duygularınızdan alın ve hiçbir durumun yada kişilerin gücünüzü bastırmasına izin veryin Çünkü hayata bir kere geliyoruz ve bize bahşedilen yaşam bizim için..
Düşüncenin Gücü
Düşüncenin GücüJames Allen · Koridor Yayıncılık · 20082,439 okunma
"Anne babalarına şaşırıyorum. Aşk evliliği diyorlar." "Aşk mı? Ne çığdışı düşünceler! Bu zamanda kim aşkı konuşur ki?" "Ne yapalım? Eski aptalca moda geçmiyor." "Bu modayı takip edenler için kötü...Biliyorum mutlu evlilikler sadece mantık evlilikleridir."
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sign up Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size infinitium _kitap_toplulugu ile birlikte okuduğumuz Albert Camus'tan Sisifos Söyleni adlı kitabı ile geldim. 1942 yılında yayımlanan Sisifos Söyleni'nde Camus, kendi bakış açısından absürt felsefeyi (absürdizm) ele alıyor. ("Söylen" kelimesinin de "mit, efsane"
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20238,5bin okunma
314 syf.
·
Puan vermedi
Frantz Fanon’a göre sömürge toplumların, özelde de neredeyse tümden sömürgeciler tarafından eritilmiş, ürkütülmüş, kendisi olmaktan çıkartılmış böylesine toplumların çok ciddi öz güven sorunları vardır. Kendilerine karşı, toplumlarına, halklarına ve de insanlığa karşı güvenleri yoktur. Güvenleri derin değildir. Bundandır ki hep korkak, sindirilmiş, ölgün, cansız varsa bir ruhları o da karartılmış bir haldedirler. İşte böylesine toplumlar kendi kaderlerini ellerine almaya başladıkları anlarda kendileriyle çok ciddi bir kavga içerisine girerler. Aslında ilk başkaldırıları sömürgecilere karşı geliştirilen başkaldırı değildir. Başkaldırıları kendilerine karşı geliştirilen başkaldırıdır. Ve sömürgecilere sıktıkları ilk mermi, sömürgecilere karşı kaldırdıkları ilk yumrukları, sömürgecilere karşı atıkları ilk tokatları yani gerçekleştirdikleri ilk eylemleri esasta kendisine karşı, yani sindirilmiş olan, şuur altına kayıpta tereddütlü kişilik olarak ortaya çıkan kişiliksiz yapısına karşı sıkılan, atılan ve vurulan mermi, yumruk ve tokattır. Frantz Fanon bu durumu “ilk kurşun teorisi” olarak adlandırıyor. Tıpkı Mbembe’nin Zenci Aklın Eleştirisi kitabında dediği gibi: “Onun düşüncesi volkaniktir ve aynı zamanda hem sekteye uğratmanın hem başkaldırının hem de umudun düşüncesidir. Fanoncu mantık yapısında düşünmek demek, durmadan, geri dönüşsüz biçimde, mücadele içinde ve mücadeleyle birlikte yaratılan bir dünyaya başkalarıyla beraber yürümek demektir.”
Yeryüzünün Lanetlileri
Yeryüzünün LanetlileriFrantz Fanon · Versus Kitap · 2020972 okunma
BİLİNÇ: Bireyin tanıdığı ve farkında olduğu zihin yapısıdır. Yaşamın ilk anlarından itibaren oluşmaya başlayan bu yapının gelişmesi ruhsal işlevlerle sağlanmaktadır. DÜŞÜNME İŞLEVİ: Düşünceler arasında bağlantı kurarak genel bir kavrama ulaşma ya da soruna çözüm getirmeyi ve olayların anlaşılması işlevini içermektedir. HİSSETME İŞLEVİ: Bir düşüncenin olumlu ya da olumsuz duygular oluşturmasına göre o düşünceyi kabul ya da reddetme yani değerlendirme işlevini içermektedir. DUYU İŞLEVİ: Duyu organlarının uyarılması sonucu algılanan duyuları içerir. SEZGİ İŞLEVİ: Bir düşünce ya da duygu katkısı olmaksızın o andaki yaşantının insanda oluşturduğu izlemini tanımlayan sezi işlevinin ortaya çıkabilmesi için yargılama ve mantık gerekli değildir.
Duygular tam da mantık yürütmemizi ve düşünmemizi baltaladıkları veya onlara kısa devrede yaptırdıkları için büyük önem taşır
Reklam
·
Puan vermedi
SPOILER UYARISI!! Kitap 8 hikayeden oluşuyor ancak ben hepsini okuyamadım, sıkıldım. Kitap başlarda güzeldi ancak gitgide durağanlaştı. En sevdiğim hikayeler 1. Ve 2. Hikaye olan; beyaz mantolu adam ve unutulandı. 1. Hikayede bir adamın ölümünü, intiharını 2. Hikayede bir adamın intihar ettikten yıllar sonra bulunuşunu, belki de fark edilişini 3. Hikayede bir adamın yaşadıkları sonucu dayanamayıp intihar edecekken bir sebepten bu kararından vaz geçişini 4. Kitapta bir adamın başka bir adama mektup yazarak kendisini, hayatını anlatan bir kitap yazışını 5. Kitapta gazeteci bir adamın sevdiği kız uğruna yaptıkları, harcadıkları... Yazar sanki başta yazmaya başlarken derin duygularla yazarken sonra içinde yaşadığı duygular gitgide azalmış ve daha az etkileyicilikle yazmaya başlamış. Belki de bu yüzden okurken özellikle 1. Hikayeyi okuduğum kadar etkilenemedim, etkilemişim gitgide azaldı ve bırakmak zorunda kaldım. Özellikle 2. Hikayede mantık hataları vardı ama ginede etkilenmedim değil... Yazarı okumaya bu kitapla başladığım zaman dilinin anlaşılır olmasına sevindim ama durağan bir kitap olduğu için yazarı okumaya bu kitapla başlamak ne kadar mantıklıydı bilemiyorum.
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,6bin okunma
352 syf.
7/10 puan verdi
George Orwell'in gelecek nesillere uyarı niteliğindeki eseri. Distopik bir dünya sunan kitap, üç devlete ayrılmış bir dünya düzeninde karşılıyor bizi. İnsanların beyni yıkanmış, zihinleri köreltilmiş, adeta kuklalar toplumu gibi bir yapıya bürünmüş. Hükümet büyük birader adı altında halkı yönetiyor, bütün verileri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ediyor. Düşünmek, yasak; duygular, yasak; insan gibi yaşamak, yasak. mantık, düşünme, araştırma, soru sormaktan aciz; savaş ve yalan yanlış bilgiler ve zorbalıklarla yaratılmış cahil bir toplum. Günümüzde buna ne kadar uzağız, her birimiz kitle içinde bireyselliğini yitirmiş, asimile olmuş, popüler olan ne varsa onunla ilgilenen, bir gün küfür edip iki gün sonra övgüler yağdırabilen bir toplumuz. Çok değil yakın zamanda herkes barbie olmuştu... Kitaba 7 puan verme sebebim mevcut distopya içerisine girememem ve buna ek olarak karakterimiz Winston ile iyi bir bağ, hatta bir bağ kuramamam. En azından o...
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023166,6bin okunma
374 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aynil Onur Yüksel / Nisan Yağmuru Aşk kapıyı nerede ne zaman çalacak hiç belli olmuyor. Bazen “her şey bitti, aşka kapılarım kapalı” dese de mantık, kalp “ona ben karar veririm” diyebiliyor. Aşk ve sevginin heyecanını, ihanetin ve korkuların acımasızlığını, dostluğun ve desteğin gücünü fazlasıyla hissedeceğiniz romantik bir hikaye. Nisan;
Nisan Yağmuru
Nisan YağmuruAynil Onur Yüksel · İkinci Adam Yayınları · 202128 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.