Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
88 syf.
·
Puan vermedi
1600 yıllık bir aşkı Genceli Nizami'den, Fuzuli'den sonra Aziz NESİN de işlemiş. Tabi arada onlarca şair ve yazar da bu Arap efsanesinden beslenmiş. Aziz NESİN Leyla ve Mecnun hikayesini kendine göre yorumlamış . Buna Mecnun'un asıl adı Kays olmasına rağmen kitapta Aslan adını almasını örnek gösterebiliriz. Ayrıca yazarımız kitap boyunca halk tarafından çok benimsenmeyen Öz Türkçe "handiyse, üzünç, üzgü, vs..." kelimeler kullanmış. Ancak hikayenin en büyük dayanağı Fuzuli'nin Leyla vü Mecnun Mesnevisi. "Fuzuli'den günümüz Türkçesine aktarılmışır." ibaresi kitabın ilk sayfasında yer alıyor. Bu arada kitaptaki manzumeler Aziz NESİN'in şiir yazmadaki yeteneğini de ortaya koyuyor. Hoş vakit geçirmek isteyen, Leylâ ve Mecnun aşkını öğrenmek isteyen herkese tavsiye ederim.
Leyla ile Mecnun
Leyla ile MecnunAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2016349 okunma
Eser,Türkçe bilmeyenlere bu büyük dili öğretmek için yazılmış bir dil kitabıdır. Türkçe kelimeler Arap harfleriyle yazılmış,yanlarına Arapça karşılıkları konarak Arapça izahat verilmiştir. Bir çok kelimelere örnek verilmek için de bunların geçtiği manzumeler ve darbımeseller zikredilmiş,böylelikle esas Türk edebiyat bakımından zengin bir hale gelmiştir. Fakat eserin değeri yalnız edebiyat bakımından değildir. Yer yer getirdiği örnekler ve verdiği izahatla 'Divânü Lûgat it - Türk',Türk destanları,halkiyatı,tarihi,coğrafyası için essiz bir hazine olmuştur. Eserde bir de renkli harita vardır ki Türkelini dünyanın merkezi olarak gösteren bu renkli harita,bugünkü bilgimize göre,Türklerin ilk haritasıdır.
Reklam
‘’ Başka dillerden tercüme olunmuş çoğu saçma hikâyeler, insanı, şiirden tiksindirecek kadar bayağı manzumeler yanında Türk çocuğuna milli kin; milli ruh aşılayacak hiç bir parça yoktur. Mehmet Emin'in, Ziya Gökalp'ın o pek terbiyevi ve milli ruhlu manzumelerine yer verilmemiştir. Yahya Kemal'in "Akıncılar"ı dururken sanki kasten yapılmış gibi "Açık Deniz" manzumesi alınmıştır. Sekizinci sınıf talebesinin bu manzumeyi anlayamayacağı hiç düşünülmemiştir. Hececilerin vatani şiirlerinden hiç biri alınmamıştır. Buna mukabil neler alınmıştır bilir misiniz? Ben söylemekten utanıyorum. İsterseniz siz o kitapları alıp bir bakın da hükmünüzü verin...’’
210 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
199 günde okudu
Öğrencilik yıllarımda 'Aysel git başımdan, ben sana göre değilim' şiirinden önce daha çok merak ettiğim bir kültürdü divan edebiyatı. Cihana hükmeden otuz altı Osmanlı padişahının otuz üçünün divan edebiyatı ile haşır neşir olduğunu öğrendiğimden beri böyle bir medeniyetin mensubu olduğumdan onur duydum hep. Ancak divan edebiyatının 'mefulü mefailü failatün failün' den ibaret olmadığını, bilinç altımıza yerleştirilenin aksine aslında her beytin, her mısranın arka yüzünde derin mânâlar ihtiva ettiğini, kelimelerin hayati bir değere sahip olduğunu söyleyen Hayati İnanç, Can Veren Pervaneler kitabında bunu çok güzel ifade etmiş. Kısacası Divan Edebiyatının eğitimde not sistemine dayalı bir şey olmadığını, severek şiiri okumanın lezzetini anekdotlar, manzumeler ve seyrüseferlerle herkesin anlayabileceği bir dil sadeliğiyle, yazarın kendi ifadesiyle 'Türkçenin Türkçeye tercümesiyle akıcı bir şekilde aktarıyor. Diyor ki 127.sayfadaki Ziya Paşa'nın berceste mısrasında; "Geçti gün ferdâyı ko sâat bu sâat dem bu dem" (Dün geçti, yarın gelir mi gelmez mi belli değil, sâat bu sâattir, bu an) Okumak için geç kalmayın, "Dem bu dem" dir.
Can Veren Pervaneler
Can Veren PervanelerHayati İnanç · Babıali Kültür Yayıncılığı · 20213,179 okunma
Can Sıkıntısı
Sanki bin yaşındayım, o kadar hatıram var. Gözleri bilançolar, manzumeler, ilamlar, Romanslar, sevgi talan mektuplar, makbuzlara Sarılı gür saçlara dolu bir büyük masa, Saklamaz daha çok sır üzüntülü kafamdan, Bu bir ehram, bir mahzen, öylesine kocaman, Fakirler çukurundan daha çok ölüleri, -Ben ayın tiksindiği bi rmezarlığım şimdi; - Orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar, En can alıcı ölülerime boyuna saldırırlar Solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben, İçindeki eşyanın yıllar geçmiş üstünden, Orda üzgün pasteller, uçuk renkli Boucher'ler, Dağılan bir kokuyu içlerine çekerler Bıkkınlığın yemişi, dinmez can sıkıntısı, Ölümsüzlüğün sonsuz ölçüsünü aldı mı? Karlı yılların ağır yumakları altında, Topal günleri geçmez hiçbir şey uzunlukta. -Artık ey canlı madde! belirsiz bir dehşetin Sardığı bir kayadan başka bir şey değilsin. Bir sisli kum çölünün dibinde uyuklarsın, Bir sfenks ki meçhulu aldırışsız dünyanın; Har'tada unutulmuş ama hırçın sesiyle Yalnız şarkılar söyler, batıp giden güneşe. Charles Baudelaire
Manzumeler İblis 1. Bölüm VII... Yarı gece yıldızı üstüne yemin ederim..
Hiçbir hükümdarı Pers ülkesinin Ve hiçbir kral yeryüzünde Öpmedi böyle gözleri; Haremde püsküren fıskiye Sıcak havalarda bir kez bile Yıkamadı böyle bir bedeni! Henüz hiçbir ölümlü eli Çözmedi böyle harika saçlar Gezinerek o canım alnında ; Dünya cennetten yoksun kalalı Yemin ederim, böyle bir dilber Yetişmedi güney güneşi altında.
Sayfa 72 - İş B. Kültür Y.Kitabı okudu
Reklam
A. HAYATI / 2.Çocukluğu ve Tahsil Hayatı
Fakat henüz çocuk yaşta olmanın tesiriyle okumak ve yazmak gibi ağır ve meşakkatli bir yükün altına girmekten sıkılan, fakat Tahsin Nahit'in mektepte dersini ve vazifesini yapmama pahasına durmadan düşüne düşüne manzumeler yazdığına, Reşat Nuri'nin tatilde bile birçok kitap okuduğuna ve bir kenara çekilip kendi kendine sayfa sayfa, defter defter bir şeyler yazarak akşamları dayılarının köşkünün önündeki tarlada aile fertlerine okuduğuna şahit olan Ruşen Eşref, henüz nahif zihnine ağır gelse de özellikle Reşat Nuri'den dinlediği hikâyeler karşısında içlenir; oyun oynamak ve eğlenmek bir yana, yazmak diye bir şeyin varlığını kavramaya başlar. Onlardan daha uslu olmamasına, hatta yaramazlıkta hemen hemen onlara ön ayak olmasına rağmen her zaman Reşat Nuri'ye yetişkin delikanlı, kendilerine de küçük çocuk muamelesi yapılmasından anlar ki hangi yaşta olursa olsun iyi yazı yazabilmek, insana herkesin gözünde itibar kazandıran önemli bir iştir. Reşat Nuri, bu konuda şöyle diyor; " Küçüklüğümde fazla haşarı idim. Mektebe göndermek hemen kabil olmuyordu. Mektebi sevmiyordum. Bir aralık teyzezadem Ruşen Eşref'le bizi Selimiye'deki mahalle mektebine göndermek istediler. İkimizde çok yaramazdık. Hele bir araya geldiğimiz zaman âdeta kudururduk..."
Sayfa 10 - KİTABEVİ
Bana sık sık sorarlar; en beğendiğiniz şiir kimindir, en çok hangi şairi seviyorsunuz, sizin müstesna beytiniz hangisidir vs. Divan şiiriyle uğraşınca öyle bir çırpıda sayılıverecek kadar değildir sevdiğiniz manzumeler. Hele öyle beyitler vardır ki bir şiirin diğer beyitleri içinde, yıldızlar arasında dolunay gibi parlak dururlar. Bunun için
Ayırdığın çenelerinde ezilmek Diş aralarına dostluğu konduranlara Tuhaf patlak gözlerinden akan yaş Derini kullananlara selam bayrağı Bana ayakbağı olma sakın Tırnaklarımda kir, göğsümde ağrı Binek atlığına gem tüm yaşamım Sağrı, kamçılı uygarlık, ağıt yakın Çırpınsam da ırağım yanlış Çağıma ulaşmak kadar Ahmet Haşim’den kalma bu kamış Sabah, gece, ay, güneş Her daim kar Her daim kış
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ömer Hayyam, rubai nazım biçimi ile yazdığı şiirlerinin bir araya toplandığı bu eser, öncelikle Sabahattin Eyüboğlu'nun yazdığı önsözler ile başlayıp daha sonra ise rubailer ile devam eder. Ömer Hayyam yaşamında söylediği rubaileri bir araya toplamadığı için ve bazı rubaileri de söyleyen kişiler kendi adlarını gizlemek istediği için hangi
Dörtlükler
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,2bin okunma
VÜS'AT O. BENER OKUMA ETKİNLİĞİ
"Seni seviyorum. Yanlış anlama : çok fazlanı değil, sen eksiğini." Şimdi o böylesine güzel anlatırken aşkı, umudu, hayatı, yalnızlığı, hasreti.. Bir de ondan dinlemek gerekmez mi? Onlarca farklı pencereden bakacağız belki ama çok güzel şeyler göreceğimize eminim. Bırakalım kendimizi onun kelimelerine, sitem etsin arada
627 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.