Ermeni katliamı hakkındaki açıklamalar, gerçeğe uygun değildi. Tam tersine, güney bölgelerinde yabancı kuvvetleri tarafından silahlandırılan Ermeniler, korunmalarından cesaret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmaktaydılar. Öç alma düşüncesiyle her tarafta acımasız bir şekilde adam öldürme ve yok etme politikası gütmekteydiler. Maraş'taki acı olay, bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetleriyle birleşen Ermeniler, top ve mitralyözlerle Maraş gibi eski bir Müslüman beldesini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz anne ve çocukları, işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir örneği görülmemiş olan bu vahşeti gerçekleştirenler Ermenilerdi. Müslümanlar ancak namus ve hayatlarını korumak kaygısıyla direnmiş ve savunmaya geçmişlerdi. Yirmi gün devam eden Maraş katliamında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında İstanbul'daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu acı olayı yaratanları yalanlanamaz bir şekilde belirlemekteydi.
Kitabın ismi, kitabın sonunda da belirtildiği gibi Almanca'da "dünyanın yetersizliğinden, dünyevi gösterişin gelip geçiciliğinden duyulan keder" olarak adlandırılan "Weltschmerz" kelimesinden gelmektedir.
Romanda bahsi geçilen yer hem herkesin bildiği (yani bu yer hepimizin yaşadığı yere bir o kadar benzer) hem de oldukça
*Biyografi kitabı olduğundan mütevelli üst düzey spoiler içerir !
Sevemiyorsan, dayanışmıyorsan, bir şiirden bir kitaptan, bir müzikten keyif alamıyorsan, türkü mırıldanmıyorsan, dostluk geliştiremiyorsan, canı yananların sesine sağır kesilmişsen, aklı başında olmanın ne manası var?" diyen Ali Şeriatı ile giriş yapmak istiyorum. Sizleri
Maraş'ta keskin soğuğun her tarafı jiletlediği bir aralık gecesinde tarihe "katliam" olarak geçecek olaylar yaşanmıştı. Olaylar, bir zaman önce Malatya'daki gerginlik gibi başlamış, ardından önü alınmaz saldırılara dönmüştü. Eline silah, balta, nacak, bıçak alanlar, önceden kırmızı çarpı ile işaretlenmiş Alevilerin evlerine girmiş, çoluk çocuk demeden herkesi öldürmüştü. Öldürürken, hamile kadınların karınlarını deşmişler, tecavüz etmiş, çocukları doğramışlardı.
Sayfa 151 - İletişim Yayınları 10. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Hani gökte bulutlar toplanır ya; küme küme, ortalık kararır, sonra şimşekler çakar, gürültüler bütün alemi tedirgin eder, insanlar kaçar, sığınacak yer arar.
Boşalır gökyüzü, seller silip, süpürür; geride korkunç bir boşluk kalır.
Bizim de durumumuz tıpkı bir sel baskınının ardında kalan hüzündü, çaresizlikti.?
.....
Sabah, doğanın o güzel renklerini taşıyan güneş, karalar bağlamıştı..
Çevreme bakındım; doğadaki her şey ama her şey kapkaranlıktı.
Herkes karalar giymişti. Herkes ağlıyordu. Yüzümü güneşe doğru çevirdim; güneş de ağlıyordu.
Siz güneşin ağladığını hiç gördünüz mü?
O gün güneşin ağladığı gündü..?
#maraşkatliamı 19aralik & 26aralık 1978
"Ama nasıl unutabildi herkes? Bunu, öncekileri, sonrakileri. Nasıl hiç yaşanmamış gibi devam edebilirler?”
“Senin dediğin gibi. Duygusal taşlaşma çağı."
"Ama bir bedeli olmalı bu taşlaşmanın."
"Var,” dedi Mürşit "Lanetlendik.”
“Allahın adıyla geldiler
Allah deyip yaktılar yıktılar
Anne karnındaki bebekleri katlettiler
Alevi değilsin ki sana ne oluyor dedi
İnsan değilsin ki sana ne anlatayım”
Kin ve nefret dolu insanların zavallı insanlara saldırarak kadın, çocuk, bebek, hamile demeden vahşice katlettikleri Maraş Katliamı unutulmamalı. Unutulmasın ki başka katliamlar yaşanmasın. Katliamda ölenleri saygıyla anıyorum.
Ermeni katliamı hakkındaki açıklamalar,gerçeğe uygun değildi. Tam tersine, güney bölgelerinde yabancı kuvvetleri tarafından silahlandırılan Ermeniler, korunmalarından cesaret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmaktaydılar. Öç alma düşüncesiyle her tarafa acımasız bir şekilde adam öldürme ve yok etme politikası gütmekteydiler. Maraş'taki acı olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı küvvetleriyle birleşen Ermeniler, top ve mitralyözlerle Maraş gibi eski bir Müslüman beldesini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz anne ve çocukları, işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir örneği görülmemiş olan bu vahşeti gerçekleştirenler Ermenilerdir.
Sayfa 258 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kimse bu günahları sahiplenmiyordu. Ortada bırakılmış , sahipsiz günahlara kimse aldırmıyordu. Polis kurbanların anısına karanfil bırakmak isteyenlere geçit vermiyordu. Çıplak ölü kız çocuğunun ruhu tepelerinde haykırıyordu, ama dünyanın kendi çevresinde dönüşünün gürültüsü öyle yüksekti ki, kız çocuğunu kimse duymuyordu.
"Çürüyoruz,” dedi Madenci. ‘‘Ruhumuz taşlaştı, ama bedenimiz çürüyor. Öyle ya da böyle, daha toprağa girmeden çürüyoruz. İğrenciz, kokuyoruz."
Dünya bir an Tanrının parmağının ucundaki bir çıban gibi göründü gözüne, Tanrı parmağını bir bastırsa çıban patlayacak, çürümenin kokusu bütün evrene yayılacaktı. Dünya denen çıban öyle tehlikeliydi ki bütün evreni zehirleyebilirdi. Taşlaşma çağında dünya bir nefes bile iyileşecek gibi görünmüyordu. Vicdana, utanca, bağışlanma isteğinin dayanılmaz azabına ihtiyaç vardı. Ama taşlaşan ruhlara azap işlemiyordu.
İsveç’te İslam karşıtı aşırı sağcı Danimarkalı ırkçı ve FAŞİST Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Rasmus Paludan Kuran-ı Kerim yaktı...
İsveç halkının da kendi içinde buna dair bir tepkisi var...!!!
Yapılan şey halkları birbirine düşman etmek ve kutuplaştırmaktan başka birşey değildir....
Yapılan saldırı tekil bir örnektir... tıpkı 2007 yılında sırf Hristiyan inancına mensup oldukları için Malatya'da boğazları kesilerek katledilen insanlar gibi...
Ve yine tıpkı başka bir mezhebe mensup oldukları için sivas-çorum ve maraş'ta katledilen alevilik inancına sahip insanlar gibi....
Olaya tekil diye bakıyorum çünkü her ne kadar bir iğrençlik durumu söz konusu olsada nasıl ki sivas-çorum-maraş ve Malatya'daki katliamı tüm halklara isnat edemeyiz bu meseledeki durumda aynıdır... yani tüm İsveç halkına kafir vs demeden konuya dair bir tepki dile getirilmelidir...
Din ve mezhep milliyetçiliği de son tahlilde FAŞİZMDİR lanetliyorum...ve sonuç olarak tüm iğrençliklere rağmen Bütün Dünya Halkları Kardeştir...saygılar-selamlar...
Sivas'ta katliam! 37 kişi, Madımak Oteli'nin yobazlarca ateşe verilmesi neticesinde, yanarak can verdi. Türkiye bu utanç tablosuna Maraş'la, Çorum'la alışıktı ve tarih bir kere daha utanıyordu.
... Sivas katliamı hakkında söylenmiş onca söz varken halen dahi söylenecek çok şey var.
1978 yılının 19 -24 Aralık'ı...
Türkiye tarihinin kanla yazıldığı kara günler...
Yaşamdan korkunç bir biçimde kopartılmış 105 insan...
Maraş Katliamı...
Kıran Resimleri İnci Aral'ın 1983 Nevzat Üstün Öykü Ödülü sahibi kitabı. Kitabın çıkış noktası Maraş Katliamı. O zamanlar genç bir yazar olan İnci Aral Maraş’ta yaşananlardan bir yıl
45 yıldır kapanmayan yara: Maraş Katliamı!
Maraş’ta Alevi Kürtlere yönelik 19 Aralık’ta başlayan ve 26 Aralık 1978’de sona eren, 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişininse yaralanmasına sebep olan 'Maraş Katliamı'nın 44 yıl dönümü.
Türkiye’de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne giden yolda en önemli olaylar
Cenneti isteyenler tarafından cehenneme çevrilen dünyanın en vahşi örneğidir Madımak Katliamı.
Nefretimi, öfkemi dökemem buraya ama onlar için yazdığım şiiri paylaşabilirim;
Kim verdi sana bu aklı
Fikir rehberin sahiden Kur'an mı?
Olduysa da bir hayli,
kesileli nefesimiz.
Madımak'ta soğumadı hala
Yolda yürürken karşınıza bir köpek çıktığında -eğer kuduz vb. hastalık taşımıyorsa, vahşileşmiş bir ırka sahip değilse ya da pitbull gibi insan eliyle yaratılmış bir canavar değilse- kolay kolay saldırıya uğramazsınız. İki köpek bir araya gelince hırlamaya ve havlamaya başlarlar ama yine de sakince geçip giderseniz bir problem yaşamazsınız. Fakat