NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Yoruldum çok
kente ve sana durmaktan
öfkem ne sana ne de başkasına
üstelik geceden Marilyn Monroe
ve senin gözyaşın geçti
hadi barışalım.
Hem hiç bir mevsim ısıtmaz ellerimi
anne gibi
istersen kahve içip fal da bakarız yine
bana üç vakte kadar bir yolculuk görünür
belki ay doğar fincanda hanemize.
Yayınımıza Dostoyevski’ye atfedilen sözle başlıyoruz.
Sahi, insan yaptıklarından mı pişman olur yoksa yapmadıklarından mı? Siz hangisisiniz, hayata karşı temkinli davranan mı yoksa “Yaptıklarımdan pişman değilim aklım hala yapmadıklarımda,” diyenlerden mi?
Eseri okumanın bu soru üzerindeki düşüncelerinizi derinden etkileyeceği düşüncesindeyim.
El alem benim sevdiğim kıza yazdığım mektupları ne diye okusun ki? Gibi bir düşünceden dolayı olacak ki Güntekin'nin okuduğum 24. kitabı oldu. Cevabımı da tokat gibi aldım. Evet benim mektuplarımı okumak kimseye bir şey kazandırmaz. Oysa büyük sanatçılar ve fikir adamlarının sadece mektuplarından oluşan eserleri olduğunu biliyoruz.