Spoiler olmadan kısa ve öz bir şekilde anlatıcam. Bu kitap bir kadın ve bir erkeğin aylar süre konuşup ve bir gün bir araya gelerek kavuşmalarından başlıyor. Bu şekilde olaylar başlayıp devam ediyor. Kadın ve erkek nihayet bir gün bir araya geliyorlar ve cafeye geçip saatlerce ordan çıkmadan birbirleriyle sohbet ediyorlar. Sonra birbirlerine karşı hissettikleri duyguları söylüyorlar ve birbirlerini çok iyi bir şekilde tanımaya başlıyorlar tam olmasada. Ama erkek kıza karşı ilk zamanlar tuhaf davranıyor yani bir sır saklıyor ve kıza söylemiyor. Sonra bir gün erkek sonunda karar veriyor ve sırı kıza anlatıyor. Sonra kadın bu sırı öğrendikden sonra olaylar ardı ardına devam ediyor. Bu erkek ve kadın arasında yani nasıl desem kader onlar için umutsuz bir şekilde yazılmıştı. Sanki kaderlerinde bu vardı da böyle anlar yaşadılar. Adamın ağzından o kadar güzel şeyler yazmış ki yazar adeta bizi etkiliyor. Ben bu kitabı çok severek okudum. Çok da duygulandım. Sanki dejavu olmuş gibi oldu. Bir yerde okuyup ya da izlemiş gibiyim onların hayatını. Böyle kitaplar yazıldıkça gerçekten çok etkileniyorum. Ama öyle bir okuyorsunuz ki bir anda kendinizi o adamın ve o kadının yerinde buluyorsunuz. Acı anlar, mutlu anlar, mutsuz anlar, hüzün... böyle devam ediyor. Ya sizlere öyle bir anlatmak istiyorum ki bu kitabı baştan sona ama maalesef anlatamıyorum. Spoiler olur çünkü. Ben takipçilerime zaten öyle bir şey yapmam. Kesinlikle bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Pişman olmucaksınız bence. En kısa zamanda okumanız dileğiyle.
Mavi KıyımAyşen Vural · İkav Yayınevi · 20157 okunma
'Oysa nefesimin kokusunu çekseydi havadan,
Tel,tel öpseydi saçlarımı.
Küçücük ellerimi, ayaklarını sevseydi.
Benim dahi bilmediğim benlerimi ezberleseydi vücudumdan.
Çayımı şekersiz içtiğimi,
Kitapların önsözünü okumadığımı,
Asla çorap giyemediğimi,
Arada uyurken güldüğümü,
Bilseydi.
Sevseydi, çok sevseydi beni.
Kıskansaydı saçma sapan şeylerimi,
Kavga etseydik,
Sevseydi, çok sevseydi beni.
Sahiplenseydi.
Attığı her adımda önce ben gelseydim aklına.
Film izlerken, yemek yerken, uyumadan önce, uyanınca.
Hep aklında olsaydım.
'Ben senin iyiliğin için söylüyorum' la biten cümleler kursaydı.
İyiliğimi, kötülüğümü, her şeyimi yalnız o düşünseydi.
Sevseydi, çok sevseydi beni.
Yıllar geçse aradan.
Unutamasaydı beni. Güzel bir şarkı mırıldanır gibi dökülseydi adım o hiç öpemediğim ağzından...'
26 Eylül 1943 Pazar sabahı Orhan Kemal’in cezası biter, hapishaneden ayrılır.
Ayrılmadan birkaç gün önce Nâzım Hikmet’e aşağıda okuyacağınız şiiri yazar, ona okur ve bu şiir Nâzım Hikmet’i ağlatır…
Nazım Hikmet’e
Sen
“Promete’nin çığlıklarını kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam”,
Sen benim mavi gözlü arkadaşım;
Kabil değil unutmam
youtu.be/27GY1oc0wOQ
Bosna’da büyük bir dram yaşandı.
Sırplar, savaş adı altında ve BM gözetimi altında Müslümanlara sistematik bir kıyım uyguladı.
300 binden fazla insan öldürüldü.
50.000 kadına tecavüz edildi (ki bunun gayesi tamamen Müslüman soyunu kırmaktı).
Boşnaklar bu acıları sırf Müslüman oldukları ve Türk kabul edildikleri
Bursa ceza evinde Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’le aynı koğuşta kalmaktadır. Koğuş masasının üzerinde Orhan Kemal’in (asıl adı ”Mehmet Raşit Öğütçü”) bir roman başlangıcını görür. Okur. Ayağında takunyalar koşarak avluya çıkar Nâzım Hikmet. Orhan Kemal’e soluk soluğa sorar, “Siz mi yazdınız bunu?”. Orhan Kemal çekinerek, “Evet” der. Nâzım Hikmet büyük
KIZILIRMAK
Silâh ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla yendim
doğacak çocuğumun kanında esen
emekçi karımın dimdik bakışlarında
ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
Gazetelere bakamıyorum, içim kararıyor. Kıyım, öldürme, öldürüşme..
Radyoda o, televizyonda o...
Koca toplum çıldırmış.
Bir deliyi iyileştirmek bile ne güç bir iştir..
şu güzelim dünyamızda savaş ve kıyım
şu güzelim dünyamızda sömürü ve zulüm
şu güzelim dünyamızda işkence ve bin türlü cinayet
yani emperyalizm yani yedi boğumlu akrep
yani şu güzelim dünyamızda gökyüzü kadar mavi
gökyüzü kadar sonsuz bir özgürlük açana dek
davacısıyım bütün kayıp çığlıkların
Felsefe okumalarına devam ediyorum. Şimdiki durağım Aşkın Metafiziği. Filozof Arthur Schopenhauer tarafından kaleme alınan bu kitap birçok yayınevi tarafından basıldı. Ben düzgün ve nitelikli bir yayınevi olduğu için Ayrıntı’nın baskısının tercih ettim. Schopenhauer ile ilgili Varolmanın Acısı kitabını hazırlayan Veysel Atayman’ı çeviride çok