Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Orhan Kemal’den Nâzım Hikmet’e
“Sen ‘Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam’ Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. (…) Unutabilir miyim seni hiç? Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim, hikâye, şiir yazmayı erkekçe kavga etmeyi senden!”
Sayfa 101 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Nâzım Hikmet'e Sen "Promete'nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam" Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. Orhan Kemal
Sayfa 78 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Osmanlıların Kürtleri Ermenilere karşı sistematik olarak kullandıklarının ve bu yüzden Kürtlere dokunmadıklarının farkında olan Ubeydullah Nehri bazı Kürt liderlerinin Ermenilere kıyım yapılmasına yönelik teklifine karşı çıkmıştır. Şeyh, Ermenilerin ortadan kaldırılması durumunda Kürt halkının Osmanlı nezdinde sahip olduğu önemi kaybedeceğini ve sıranın Kürtlere geleceğini belirterek toplantıya katılan Kürt liderlerini bölgelerindeki Ermenilere dokunmamaları konusunda ikna etmiştir. Şeyh bu kararını pekiştirmek için yayınladığı bir fetva ile Hıristiyanlara dokunulmasını yasaklamış ve evlerine asmaları için kendilerine mavi bayrak dağıtmıştır..
Sayfa 111 - NûbiharKitabı okudu
Deniz desen mavi ipek çarşaf, martılar, müjdeli haberler... Sanki dünya gül gülistan, sanki savaş yok, kıyım yok, acı yok, açlık yok, insanlar perperişan değil sanki. Oysa ölüm omzumuzun başında. Bu gün varsın yarın, ah!
Ormanda Oyalanmak
Örnek yazar bir anlatıda zamanın üç biçimde belirdiğini bilir: Öykü zamanı, söylem zamanı ve okuma zamanı olarak. Öykü zamanı anlatının içeriğinin bir parçasını oluşturur. Metin "bin yıl geçti" diyorsa, öykü zamanı bin yıldır. Ancak kurmaca söylem düzeyinde sözceyi yazmak için gereken süre çok kısadır. Hızlı bir söylem zamanı çok uzun
Deniz desen mavi ipek, martılar, müjdeli haberler… Sanki dünya gül gülistan, sanki savaş yok, kıyım yok, acı yok, açlık yok, insanlar perişan değil sanki.
Sayfa 17 - YkyKitabı okudu
Reklam
Zorlu her şey Yangınla kan Dikelen barbarlar kentlerde Buğday ve kadın cellatları Kırbaçla dağıtılmış atlara benzeyen kasabalar Yırtıcı hayvanların utkusu Kurşuna dizmelerin parlak gülüşü Bakırla kırılmış üyeler ve başkasının istemi Sarı ve kızıl kıyım Acıların zincifre rengi Kıyıcılık rengine bürünen her şey akşam olunca Mavi gözlerinden söz aç benim için ah benim için
Zorlu her şey Yangınla kan Dikelen barbarlar kentlerde Buğday ve kadın cellâtları Kırbaçla dağıtılmış atlara benzeyen kasabalar Yırtıcı hayvanların utkusu Kurşuna dizmelerin parlak gülüşü Bakırla kırılmış üyeler ve başkasının istemi Sarı ve kızıl kıyım Acıların zincifre rengi Kıyıcılık rengine bürünen her şey akşam olunca Mavi gözlerinden söz aç benim için âh benim için
Sen “Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam” Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. 26 Eylül 1943 Seni yapayalnız bırakıp hapishanede Bir üçüncü mevki kompartımanında pupa yelken
Gazetelere bakamıyorum , içim kararıyor... Kıyım , öldürme , öldürüşme ... Radyoda o , tekeviyonda o ... Koca toplum çıldırmış . Bir deliyi iyileştirmek bile ne güç bir iştir ... Deliler yığınıyla , hem de birbirini azdıran deliler yığınıyla kim başeder ?
Reklam
Elif Lam Mim. Yirmi üç haziran dokuz yüz altmış yedi Bulanık atmosferin içinde gözlerim sımsıcak; Yeldeğirmeni'nden denize sarpa sararak inen bir sokakta. Vakit tamamdır diyorum. Ve sokağın sesi Diyor ki değil daha Vakit var daha Bir kilise tadı taşıyor Dolmabahçe camiinin pencereleri Uzaktan bakmak şartıyla ve aydınlık oluşunu
vakit var daha
"Sen "Promete'nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam" Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. 26 Eylül 1943 Seni yapayalnız bırakıp hapishanede bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken koşacağım memlekete. Ve tren bir güvercin gibi çırpınarak istasyona girecek, gözü yaşlı bir genç kadına beş senenin ardından Kocasını getirecek. O dem -ki boş verip istasyon halkını yanaklarından öperken sevgilimi sen neşeli mavi gözlerinle bakacaksın içimden bana"
Sayfa 92 - Everest Yayınları - Nazım Hikmet'e - Bana baktı, tekrar okudu, sonra elindeki kupayı bir yana bırakıp yaşaran gözleriyle gülümseyerek, boynuma sarıldı: "Sağ olun," dedi, "sağ olun e mi? Beni bundan daha çok memnun edemezdiniz!"
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.