'' Hayat bir kelebeğin kanadında yahut bir meleğin dudak ucundadır.'' İnsan kısa ömrü olan şeylere bağlanmamalı... Mesela kelebekler! Sevdiklerin herkese gözükmeyebilir. Mesela melekler! Bazen çok sevdiğin bir şeyi ne avucunda saklamaya ne de bırakmaya kıyabilirsin... Mesela kelebekler! Öyle uçsuz bucaksız seversin ki sadece bu olaya insanüstü güçler şahit olur Mesela melekler ! İnsan ellerinden uçup giden sevdikleri şeylerin ardından koşarken yorulurlar.. Mesela kelebekler! Çabuk unuturlar ya da hiç hatırlanmaman da mümkündür Mesela melekler Bazen sevdiğin kadar sevilemezsin. Onların kalbi senin kadar kocaman değildir. O nedenle senin gibi candan sevmeyi bilemezler. Üzülmemelisin ! Mesela kelebekler!
"Sizce iman bakımından en güçlü olan kimlerdir?" diye sormuştu ahsabına... "Meleklerdir ya Rasûlullah..." "Melekler zaten Allah'a ibadet için yaratılmışlardır." "Peygamberlerdir ya Rasûlullah..." "Peygamberlere vahiy Allah'tandır." "Ashabındır öyleyse..." "Sizler de Peygamberinizle görüşüp konuşanlarsınız." "İmanı güçlü olan kimlerdir öyleyse Ya Rasûlullah?.." "Beni görmeden ve tanımadan inanan ve seven ahir zaman ümmetimdir." O'nu (s.a.v) hakkıyla sevmek, O'na (s.a.v) tâbi olmak, O'nun (s.a.v) yolundan yürümeye çabalamak, imanın en üst mertebesidir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Yüzünde çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu. Kalbim duracak sandım. Melekler bile ondan gösterişli olamazdı.
Sayfa 202
Uyku artık beni sevmiyor. Uykuyu bir kez yaraladım, galiba henüz öldürmediysem de. Uyuyorum, öyle yorgunum ki gözlerimi yumar yummaz uyuyorum. Ama uyku uyumuyorum. Başka bir şey uyuyorum. Yaralı bir şey. Dünyamı kapatan yaralı bir şey.
Sayfa 171
“Bütün bu sebeplerden dolayı Beatrix bu şehirde Türk olduğunu unutmak zorunda kaldı. Rüyalarını bile Türkçe görmenin tehlikeli olduğunu farkındaydı. Ama yine de her gece, “Yattım sağıma, döndüm soluma, melekler şahit olsun, dinime imanına,” diyerek uyuyor, her gece Alkala’nın kendisini almaya geldiği rüyayı görüyor, her sabah bakire Meryem’in huzurunda istavroz çıkararak güne başlıyordu.”
"...Çünkü bilinmeyen bilgi tehlikeliydi.Birileri bir yerlerden bilgiyi üretiyor, yaratıyor, türetiyor, uyduruyor, sıçıyor, yazıyor, basıyor, dağıtıyor, yayımlıyor, söylüyor, ortalığa salıyor virüs salar gibi; aklı olan o bilgiye ulaşır, bilgiyi ele geçirir, inceler, yorumlar, sindirir, antidotunu hazırlar ki bir gün başka biri o bilgiyle zarar vermeye,yaramazlık yapmaya kalktığında kendini ona karşı sağlama almış olsun, bilginin karşısına çıkmaya hazırlıklı olsun."
Sayfa 39 - YKY 9. Baskı, Ağustos 2002Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.