Bir saattir susuyordu.Yüzü saçlarında kaybolmuştu.Gözlerinin gittiği yeri yalnız kendisi bilebilirdi.Sesinin yerini iplik iplik bir gözyaşı almıştı.İçinde bulunduğumuz resmin son fırçalarını vuruyordu.Usulca boynumuza sarıldı.Tenindeki titreme vakitsiz bir güzü gösteriyordu.Anlamak ağırlaştıkça ağırlaşmıştı. “Acıyla yaşamak çok zor” dedi.Haklılıkla pişmanlığın ebruli sesiyle yeniden sustu:”İnanmadan yaşamak da...”