Ingiliz yazarin okudugum ilk kitabi. Roza Hakmen cevirisi. Kesinlikle okuyun! Ingiliz gazeteci Chris Burton ve Italyan esinin ogullarinin intihar haberini almalariyla Ingiltere'den Italya'ya yolculuklari suresince yani yaklasik 48 saat boyunca gazetecinin zaman ve mekanda donuslerle dolu dusuncelerini okuyoruz. Sanirim yazarin kendi deneyimlerinden de kaynakli cokca Italyan ve Ingiliz kultur, devlet, politika, ekonomi karsilastirmasi var. Bir adamin es, baba, yazar olarak hayatini, hayati ve kader denen olgunun var olup olmadigini sorgulamasi sureci bu 48 saat. Sizofren oglunun neden intihar ettigini sorguluyor, her seyin nasil basladigini, karisiyla iliskisinin daha farkli olup olamayacagini. Zaman-mekan donusleri, bunun icine dusuncelerin girmesi okurken beni zorladi ama kitap akici. Bandu dedigi baglantilar da cok guzel kurgulanmis.
Bir diger soru da eger yeterince gecmise inilirse insanlarin ve uluslarin hareketleri öngörülebilir midir? Yoksa her sey kader midir ve öngörünün bir anlami yok mudur?
"Ölüleri kendilerine mal eden ölüler, ölüleri anan ölüler, ölüleri öngören ölüler: Siz neyseniz, biz oyduk; biz neysek, siz o olacaksiniz.[...] Ölüme dönüsmeyi bekleyen yuzeysel bir kosusturma. Anitsallik bir tür delilik iceriyor, dedim kendi kendime."
Ustune dusunulecek cok satir vermis yazar.