Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
~Şems'in Son Günleri ~
Şems'in, Konya'ya ikinci gelişinde Mevlânâ'nın, onu daha iyi bir rahat ve huzur içinde yaşatmak için, Kimya adındaki kızla evlendirdiğini; onunla zaman zaman anlaşmazlıklara, dargınlıklara yol açan, bir geçimsizlik devresi geçirdiğini biliyoruz. Konuşmalar'da bu anlaşmazlıklardan acı acı şikâyet etmektedir. Ferudun Ahmed Sipehsâlâr'ın anlattığına göre bu geçimsizliğe âmil olanların başında Mevlânâ'nın ikinci oğlu Alâeddin gelmektedir.
Şems'siz mevlana
Beden bakımından ondan uzağız amma; Cansız bedeniz ikimiz de bir nuruz; ister onu gõr ,ister beni.. Ey arayan kişi! Ben o' yum O' da ben ...
Reklam
"Şems ki, Mevlana'yı Mevlana yapandır... Şems ile karşılaşıncaya kadar Mevlana bir alimdir. Şems güneş demektir. Öyle bir taşkın yaratır ki Mevlana'nın engin denizlere benzeyen; ama henüz rüzgar görmemiş sakin ve emniyetli ruhunda, Ay'ın küçük denizler üzerinde yaşadığı gelgitlerin onun taşkını yanında esamesi bile okunmaz. Çünkü Mevlana bir okyanustur. Şimdiye değin denizlerin, kamerlerin ardı sıra yürüyüp durmuştur da ancak şimdi güneşin cazibesine tutulmuştur."
Karatay Akademi
Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarıp atın. Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.” Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden saman kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor.
Şimdi dalgıç Mevlânâ'dır; cevahir tüccarı da ben, yani Mevlânâ Şemseddin-i Tebrizî Allah bereketini sonsuzlaştırsın inci de ikimizin arasındadır. Diyorlar ki: «inciye giden yol sizin aranızdadır. Biz ona yol bulalım.» «Evet,» dedim, «Fakat yol budur: Ben sana bir şey verin demiyorum, ben Allah yoluna gelin diyorum.» Niyaz yoluyla ve hal diliyle biri sordu: «Allah yolu hangisidir? Söyler misin?» Ben, «Allah yolu budur,» diyorum.
420 syf.
5/10 puan verdi
Kitap tesadüfen elime geçmişti birkaç haftada kitabı bitirmiştim. Kitabın kötü olduğunu söyleyemem, ilgi çekici ve akıcı sayılabilecek bir kitap. Ancak bu artıları yazarın başarısından yada eklediklerinden değil, hikaye ve hikayenin kahramanlarından kaynaklı. Mevlana, Şems ve aralarındaki manevi dostluk, beni herzaman etkilemiştir. Ek olarak, kitap tamamen Mevlana ve Şems'e dair geçmiyor, bir süre sonra konuya değiniyor. Ayrıca Mevlana ve o zamanda yaşanan olayları biraz yüzeysel anlatıyor.
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 200967,5bin okunma
Reklam
304 syf.
2/10 puan verdi
Mevlana ve Şems ile ilgili kitaplar ve yazılar okuduktan sonra merak ederek devamı için yeni kitaplar ararken bu kitabı bulmuştum. Aldıklarım arasında gerçekten en sıkıcı dil ile en kuşkulu anlatım bu kitaba aitti, kitabı aylar sonra ve zorla bitirebildim. Anlatım dili ve yorumlarıyla kitabın tamamında Şems-i Tebrîzî oldukça suçlanmış ve kötülük saçmış. Sıkıcı ve tamamen Şems'i kötülemek için yazıldığını düşünüyorum. Tavsiye etmem
Kimya Hatun
Kimya HatunSaide Kuds · Sonsuz Kitap · 20111,508 okunma
Şems, Mevlana'ya ''Sen nasıl oldu da buna akıl erdiremedin. Yalancılar kahvesi işte burası ya.. Bak şu mezar şahın mezarıdır. Sağlığında dünyaya sığmıyordu bu adam, her yer her şey benim diyordu. Şimdi bir avuç bir toprak! Yalancı değilmiymiş bu?! Şu mezarda bir zenginin mezarıdır. O da malıyla mülküyle övünüyordu. Şu, şu, şu..Bunların hepsi yalancı ve işte burası yalancılar kahvesi...
Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.