ETKİNLİK BAŞLANGIÇ TARİHİ:17.11.2023
ETKİNLİK BİTİŞ TARİHİ:17.12.2023 (#227403009)
"Halbuki ona benim vuslatım lâzımdır.” Şu halde Allah, kulunu vuslat ile müjdeledi. Ancak bu vuslata ermek için kula ölüm gerekir demesi tâ ki ölüm sözüyle kulunu kederlendirmesin.
Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’ın “Sizden
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.
Hz. Mevlâna'yı Şems ile aynileştiren nasıl bir aşktı, ruhlarının birleşmesi nasıl bir bütünleşmeydi ki, asırlar geçtiği hâlde hâlâ gıptayla söylenmekte... Nasıl bir özdeşleşmeydi ki, "bir" olarak anılmakta... Nasıl bir coşkuydu ki, iki coşkun denizin kavuşması olarak görülmekte... Nasıl bir kutluluktu ki, O'nun kudreti karşısında
BAŞLANGIÇ TARİHİ: 01 ARALIK
BİTİŞ TARİHİ: 17 ARALIK
Ölümü düğün gecesi (Şeb-i Arûs) olarak anlayan insana
tesir edecek hangi güç vardır?
O güçlü, yenilmez insan,
Bana özellikle bu konularla ilgisi olan
Mevlana/Şems
Tasavvuf/Tarikatler/Mezhepler
ve Atatürk'le alakalı muhakkak okumalısınız dediğiniz kitapları yoruma bırakabilir misiniz. İnşallah tavsiyeler gelir şimdiden teşekkür ederim.
Aşkın Kâtibi
Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” demektir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaratana Kavuşma”, "Düğün Günü-Gecesi" saymıştır.
Mevlana hz., ölümle ilgili “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der. Ölümü kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar.
Bir başka ifadeyle ölüm “Cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”. Ölüm, Müslümanlık öncesi Türklerde de aynı şekilde ifade edilir.
🔹🔹🔹Çekiliş Katılım Şartları🔹🔹🔹
1. Bu gönderiyi beğenip paylaşmak.
2. Hesabımızı takip etmek.
3. Yoruma Katıldım yazmak.( 1 tane yorum yapınız lütfen)
Bir kitabi, 1 ayda bitirerek kendi kişisel rekorumu kırdım evet...
Bu kitaba 3.'ye para veriyorum. İlki benden okumaya daha cok hevesli birine ödünç verildi geri gelmedi, ikincisini yine seneler evvel aldim bi kaç sayfa okudum ve Altinoluk plajlarinda hacilattim veya unuttum akibeti hakkinda hic bi bilgim yok. Elimde bulunan 3.yü bitirebilmenin
Öncelikle bu senede beni yalnız bırakmayan, destekleyen ve istişare ettiğim https://1000kitap.com/Soullesss' Can'a https://1000kitap.com/cozemedimgitti Kardeşim e
¶¶Tanrı dünyadaki kötülüklere neden müdahale etmiyor. ¶¶
¶¶Kimse saf, kimse
masum değildir. Yaşayan kirlenir¶¶
Ahmet Ümit'le ilk tanışmamız oldu bu kitap. Şubat ayında yapmış olduğum bir ziyaret sonrası ;annemin eski kiracısından kalma bu kitabı okuma isteğim doğmuştu. Adının anlamı olan "sır kapısı" beni ufaktan "konusu nedir
Zülfü Livaneli, sanırım Türkiye nin en çok okunan Türk yazarı olabilir. Bir diğeri de
Ahmet Ümit sanırım. Halkın istediğini iyi bilen ve bundan ekmeğini iyi kazanan iki kalem. Tam adı Ömer Zülfü dür. Gürcü asıllıdır. Siyaset, film, dizi, müzisyen, yazar demek sanırım daha doğru. Birden fazla sektörde aynı derecede ünlü olan nadir insanlardandır Livaneli.
1K' DA ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİNİ TANIMA ETKİNLİĞİ
TARİH: 27 Aralık 2021- 10 Ocak 2022 arası
Aşkı, ilahi aşka olan inancı adlandırmaya ve anlamlandırmaya ihtiyacı olan gönüllerimizle Hak yolunda hasbihal edelim, istiyoruz.
“Aşk; her şeyi senin için var ettim diyen Rabbe her şeyi senin için terk ettim,
Cümlelerime nasıl başlasam bilmiyorum ama buraya kitap şöyleydi veya böyleydi gibi basma kalıp cümleler kurmayacağım.
Hissetiklerimden bahsetmek istiyorum sadece.
Kalbimin ortasında bir yangın başlamışta tüm vücuduma yayılmış gibi hissediyorum. Hıçkırıklar boğazımda düğümlendi. Belki de kitap karekterlerini kendimle fazla içselleştirmemden kaynaklanıyor. Sebebi her ne olursa olsun bu eser hayatımda bir çok şeyi düşünmeme sebep oldu. Özellikle de kalbimi. Duygularımın katıksız aşktan ibaret olduğunu ve beklentilerden ibaret olmadığını anladım. İsmi sevmek olsun diye sevmedim, gerçekten bütün ruhumla sevdim. Bu yüzden kendimle gurur duyuyorum.
Bir yandan da kendimi sorgulamalarımın yanlışlığını ve bunu kimseye ispat etmek zorunda olmadığımı da farkettim. Mesafelerin ve saçma sapan prosedürlerin "aşk" karşısında ki acizliğini ilk defa bu kadar çıplak görebildim. Bir insanın kalbinin yanı başında attığını hissedebiliyorsanız, varlığı sizin için tarifsiz mutluluklara sebep oluyorsa kimse bu aşkın sahteliğinden bahsedemez. Duygularımız sadece bizi ilgilendirir. Kendimizi kalıplara, sınırlamalara hapsetmek zorunda değiliz. Her ne yaşanıyorsa tam zamanında ve olması gerektiği gibi yaşanıyor. Buna direnmek neden? :)
Bazı eleştirilere rağmen ben kitabı çok beğendim, ismini bildiğim Mevlana ve Şems'e biraz daha yakından bakma fırsatı buldum. Samimiyetle herkese tavsiye edebilirim. Teşekkürler .