…
Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması...
Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.
…
…
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var...
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
…
bu yorgun teneke solucanlarda yolculuk ederek güne başlayan lakin içinde zamanı tükettiği gün boyunca ne kadar yol aldığını bilemeyen yüzleri yerçekimine yenik insanlar görüyorum. harama uçkur çözen veled i zinalar, helale şüphe ile bakan cesareti noksanlar, doğruyu unutmuş yalana tapanlar, yüzündeki çizgilerde öykülerini saklayanlar; onlarca ses, onlarca ten, onlarca renk, onlarca koku... her birinin gözlerinin ardından sakladığı sırları, başlarının tepesinde birbirleriyle dirsek temasında düşünce balonları var lakin yanıbaşındakinin neler düşündüğünden bile bihaber durumdalar... balonlardan düşen parçaları tek tek toplayınca kendini görüyor insan. noktalar çizgileri, çizgiler resimleri, resimler geçmişi çağırıyor. çocukken üzerinde oyunlar oynadığım parktaki kum tanelerine selamlar olsun; gördüğüm her karede insana kendinden bir şeyler hatırlatan o eski izler var.
…
Gitsem de her yerde biraz vardır
Hatırda zamansız bir plak
Bir otel kapısı, biraz istasyon
Vardır o seninle birlikte olmak
Buluşur çok uzaktan ellerimiz
Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.
…
...
Nihayetinde, kütüphanenin boyutu önemlidir. Bedbaht bahaneler ve sahte mütevazılıklarla sergilenirler gözler önüne, serilmiş devasa bir beyin misali. Sırf ziyaretçilerinin kütüphane raflarındaki kitaplara hayran hayran bakabilmeleri için mutfakta kahve hazırlama işini kasten uzatan bir filoloji profesörü tanıdım. Mevzunun tamamlandığını düşündüğü an elinde tepsi ve yüzünde tatminkâr bir gülümseme ile girerdi salona.
Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için. Bir meslektaşımızla salonda otururken odadan şöyle bir çıkar ve döndüğümüzde onu kitaplarımızı koklarken buluruz.
...
...
başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
tek başınayız.
diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim, hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.
...