Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

M. İrem Yıldız

77 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitap bir oturuşta okunabilir bir kitap. Dostoyevski’nin ‘Uysal Kız’ adlı eserini bu kitaptan sonra bu şekilde bir eser vermek istediğini öğrendikten sonra içinde bir merak uyandı. Aynı şekilde bir idam mahkumunun giyotine giderken düşündüklerini okuyoruz. Yazar idam cezasının kaldırılmasını savunmak amacıyla yazdığı eserde aslında şu sorgulamayı yapmamızı istiyor. Gerçekten de bu cezanın amacı nedir? Ölüm cezası almış biri ıslah edilmiş olmaz çünkü cezasını düşünmekten işlediği suçun pişmanlığını yaşayamamaktadır. Öte yandan eğer amaç toplumu bu insanlardan korumaksa pekala hapis cezası da aynı işlevi görmektedir. Bu şekilde argümanlarla idam cezasının kaldırılması gerektiği savunulmaktadır. Tek bildiğim kitap boyunca geçmişte gerçekten de bu durumun yaşanmış olduğunun farkında olarak dikkat kesildiğimdi.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120bin okunma
Reklam
77 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo
8.2/10 · 120bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
M. İrem Yıldız
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Martin Eden
Martin EdenJack London
9.1/10 · 90,5bin okunma
M. İrem Yıldız
2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
1/10 kitap - %10 tamamlandı
1 kitap okudu
10 kitap
77 sayfa
1 inceleme
0 alıntı
27 günde 1 kitap okumalı.
Reklam
Eğlencelerin tüm hızıyla sürdüğü günlerde, delikanlı park tarafındaki demirli kapının arkasında öfkeyle gözlerini kısarak bir oraya bir buraya dolaşmış, kadının aşığı olarak bu ihtişamlı eğlencenin içinde yer almaması nedeniyle içi içini yemişti. Adam, onu bu kadar aşağıladığı için öfkeden kuduruyordu; bu ölçüdeki abartılı eğlenceler kadının büyük servetinin farkına varmasını sağlamış, ama kendisi bu fırsattan yararlanmamıştı. Üstelik Madam de Prie ile geçirdiği saatler; narin, kırılgan bedenli, tahrik edici, değişik şehvetleri olan ve hışırdayan ipek kıyafetli bu alımlı, güzel kokulu, cilveli ve narin vücutlu kadınlara karşı arzu duymasına neden olmuştu. Birden bire her şeyin ona kaba, kirli ve yıpranmış göründüğü rahibin o yoksul ve eski evine geri dönmesine kendisi sebep olmuştu. Kabaran iştahıyla Paris’ten gelen bütün o kadınları arzuyla gözünü dikmiş, ama hiçbiri dönüp ona bakmamıştı, onunla alay edercesine arabalarının tekerlerinden çamur sıçratmış ve şapkasını kaldırıp selam vermesine rağmen o soylu lordlar onu görmemezliğe gelmişti. Yüzlerce kere Şatoya gitmek ve Madame de Prie’nin ayaklarına kapanmak istemiş, ancak içindeki korku buna engel olmuştur. Ama şimdi kadın onu çağırmış ve bu da burnunun büyümesine neden olmuştu. 
80 syf.
·
Puan vermedi
Ahlaki çöküş önce başlar
Kitap kısa olmakla birlikte zevk, sefa, gösteriş, sahte mutluluk ve sahte haranlıklarla dolu yaşama alışmış bir kadının yalnız kaldığında ve yaşlandığında nasıl da yitip gittiğini ve sahte olan hiçbir şeyin de hatırlanmayacağını anlatıyordu. Öyle ki ana karakterimiz sürgün edildiği yerde önce insanlarla vakit geçirip doğanın tadını çıkarsa dahi bu denli bir özveriye ve yalnızlığa alışmamış ruhu bu şekilde de huzur bulmadı. Gerçek sevgiyi hiçbir zaman tatmamış ruhu da anlık tatminlerden öteye gitmeyen başka çıkarlar sebebiyle verilen ilgiye açlığını yenemedi. Sonu ise yine bu sebepten bu ilgiyi istemesinden ileri geldi ve ölümü dahi o ilgiyi uyandıramadı. Esasen ana karakterimiz bu çöküşün çok öncesinde bir ahlaki çöküş yaşamış, bu çöküş sadece bunun bir sonucu olmuş. Kitap kısa olması sebebiyle bir çırpıda okunuyor, dil akıcı işliyor.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · Panama Yayıncılık · 201776,9bin okunma
Aslında tartışma falan yoktu, yine o sessizlik çöküyordu ve gittikçe daha küstahça bir tavır takınıyordu:”İsyan ve bağımsızlık.” Mesele buydu ve aslında beceremediği de buydu. Evet, bu uysal yüz gittikçe daha küstah bir hal alıyordu.
Sayfa 32 - Can yayınlarıKitabı okudu
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki şu gençlik, şu tatlı gençlik, çok zekice ve insanın içine işleyen bir şey söylemek istediğinde, yüzlerine birdenbire büyük bir içtenlik ve saflık yansır, “Bakın, size zekice ve içinize işleyecek bir şey söylüyorum,” der adeta, bizler gibi hava atmak için değil, bütün bunlara onun da müthiş değer verdiğini, inandığını, saygı duyduğunu, üstelik bunlara tıpkı onun gibi sizin de saygı duyduğunuzu düşündüğünü görürsünüz. Ah şu içtenlik! Zaten zaferi bununla kazanıyorlar! Onda da muazzam bir içtenlik vardı!
Sayfa 19 - Can yayınlarıKitabı okudu
Oracıkta onun iyi yürekli ve uysal biri olduğunu hemen anladım. İyi yürekli ve uysal insanlar çok fazla direnmezler ve her ne kadar çok fazla açılmasalar da, konuşmaktan kaçınmayı da asla beceremezler. Cimrice de olsa yine de yanıt verirler, gittikçe de açılırlar, yeter ki siz yorulup bıkmayın.
Sayfa 16 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Düşünceleri Duymak
Dostoyevski’nin bu eserinde bir gün içerisinde bir kişinin düşündüğü her şeye tanıklık ediyorsunuz. Size hikayeyi düşündüğü her şeyiyle anlatıyor. Biz sadece onun bildiği kadarını biliyoruz ve bir adamın yaşamış olduğu ızdıraba tanıklık ediyoruz. Onun gözünden gördüğümüz bu uysal kıza sempati besliyoruz ve daha en başında bu kız ölüyor. O,
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20238,2bin okunma
“Korkarım onu kızdırdım,” diye cevap verdi Ketenkuşu. “Ona ana fikri olan bir öykü anlattım.” -“İşte bu, daima son derece tehlikelidir,” dedi Ördek.
"Yaşları ilerledikçe insanı dine iten şeyin ölüm ve ölümden sonraki şeylerin korkusu olduğunu söylerler. Fakat kendi deneyimim beni şu inanca yöneltti: Böyle korku ve düşüncelerden apayrı olarak, dini duygular biz yaşlandıkça gelişme eğilimi gösterirler, çünkü ihtiraslarımız ateşini yitirdikçe, hayal güçlerimiz ve duygularımız köreldikçe aklımız daha rahat işler hale gelir, bir zamanlar aklımızı çelen imgeler, arzular ve heveslerden arındıkça Tanrı, gizlendiği bulutların arasından görünür, ruhumuz bütün aydınlıkların kaynağı olan bu varlığı görür, hisseder ve ona yönelir, bu yöneliş doğal ve kaçınılmazdır; duygular dünyasına canlılığını ve cazibesini veren her şeyi artık yitirmekte olduğumuz için, o muazzam varoluş artık içsel ya da dışsal etkilerle desteklenmediği için, kalıcı bir şeye, bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz; bir gerçekliğe, mutlak ve ebedi bir gerçeğe tutunmak isteriz."
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.