". (Kütahya,)Pazarlar halkı çalışkan ve hoş sohbet insanlar. Sevdikleri insan için her şeyini feda edebilecek denli gönlü zengin kişiler. Toplantılarda söze hep şaka ile başlar, şaka ile bitirirlerdi.
Şaka dedim de aklıma geldi; bir keresinde köy odasında toplanmıştık.
Yemiş, içmiş, sohbet ediyorduk. Söz dönüp dolaşıp kadınlar üzerine gelmişti. Azyakalı Adil Özdemir,
"Acaba garısından korkmayan va mı aramızda?" diye sordu. Reci Hasan ekledi:
"Garısından korkanlar ayağa kalksın!"
Odadakilerin hepsi asker komutu almışçasına birden ayağa kalktı. Baktık, odanın öte başında Yusuf Dündar oturuyor. Reci Hasan. "Deeh kahbe!.. Sen garından korkmuyon mu? diye sordu.
Yerinden kalkmayan Yusuf Dündar'ın yanıtı mizah edebiyatına geçecek türdendi:
"Siz garı deyincek benim dizlerimin bağı çözüldü. Nasıl ayağa kalkayım ki!"
Eğer kendinize şaka yapma izni verirseniz insanlar sizi ciddiye almazlar. Ama bu aynı insanlar anlamazlar ki bu hayatta, mizah duygusu olmadan tahammül edilemeyecek çok şey var.
- Üstün zekalı çocuk mizahta bir numaradır çünkü mizah onun için dürtüleri ayarlamakta kullandığı ana yoldur. Onun tüm anahtarlarına sahiptir ve çevredeki duygulanımsal gerçekliği, mizahı bilerek kullanacak kadar incelikle algılar.
......
- Dikkat! Bunun karşıtı geçerli değildir:
Üstün zekalı çocuk mizahı sıklıkla kullanır ve genellikle onu ustalıkla kullansa da, kendisine yönelik en küçük bir espriyi bile pek kaldıramaz. En tuhafı, bu durumda nüansı fark etmez ve komik anlamı algılamaz. Sözcükleri gerçek anlamlarıyla alıp, şaka ve hoş olmayan bir alay olarak algıladığı şeyi saldırı gibi görür!
Kimi insan ise sürekli olarak diğer insanları «iğneleyerek» kızgınlık boşaltır. Bu, mizah, şaka, sitem, kinaye vb. dolaylı yollarla olduğu gibi, bazen de doğrudan ve acıtmak istercesine söylenen sözlerle gerçekleştirilir.
Kesinlikle aklımda bir inceleme yapma fikri yoktu ama kitabı Taylor Jenkins Reid yazıyormuş gibi hissettim bazı yerlerde.. Özellikle diyalog ve grup içi iletişimler bakımından bana Daisy Jones ve The Six'i anımsattı.
O kitap gerçekten benim icin çok değerli keza Evelyn Hugo'nun yedi kocası da öyle bu üç kitapta aynı akıcılığa sahipti
" İnsanlar , mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki, onlar asla şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık borcudur. Bayrakla alay edemezsin. Milli tarih ile eğlenemezsin. Kur'an-ı Kerim'i mizah konusu yapamazsın.Ailenin namusunu hiçe sayamazsın. Bunlar, Milli mukaddesaattandır milli mukaddesleri olmayan Milletler, millet değil hayvan sürüsüdür. "
Gıybet, insanların dış görünüşleri veya fiziksel bazı kusurları ile ilgili olabildiği gibi, kişinin ailesi, soyu, ırkı, huyu, ahlâkı veya diniyle alâkalı da olabilir. Kişiyi kızdıran, kıran veya onurunu ve gururunu inciten lakaplar takmak da gıybete girmektedir. Çoğu zaman insanın arkasından konuşarak sözle yapılan gıybet, kimi zaman da bir kaş göz hareketiyle, bükülen bir dudakla veya el kol işaretiyle, hatta göz kırpmayla da gerçekleşebilir. Eğlence ve mizah gayesiyle veya şaka niyetiyle de olsa başkasını taklit etmek de gıybettir. Nitekim bir defasında Hz. Âişe, Allah Resûlü"nün yanında birisinin taklidini yapmış, Hz. Peygamber ise onun bu davranışından hoşlanmayarak ona, “Elime dünyayı verseler bile bir başkasının taklidini yapmam; bundan asla hoşlanmam.” demiştir. Gıybet bazen açıkça ifade edilmese de, yazıyla, imayla, kurnazca dile getirilen kinayeli sözlerle de gerçekleşebilir. Hatta gıybetin bu türü, kötü zan ve şüpheler uyandırabilmesi, dolayısıyla açıkça söylenmesinden daha tehlikeli durumlar yaratabilir. Her ne şekilde olursa olsun, kişiyi aşağılayan, küçümseyen, onun şeref ve haysiyetini yaralayan bu türden davranışlar, insanı yaratılanların en şereflisi, en değerlisi olarak gören İslâm dini tarafından kesin bir şekilde yasaklanmıştır. “İnsanları dilleri ile arkalarından çekiştiren ve karşılarında kaş göz hareketleri ile onlarla alay eden herkese yazıklar olsun!” (Hümeze 104/4-9)buyuran Allah Teâlâ, böyle fiillerin insanı âhirette azaba düşüreceğini bildirmektedir.