Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müdire hanım ateş başına, onların yanına geldi ve sert bir sesle, " Daha ne kadar bekleyeceğim ki?" diye sordu. Anny denilen kocakarı, " Çok beklemezsin hanımcığım," diye yanıtladı. " Ölüm hiçbirimizi çok bekletmez. Sabret, biraz sabret! Hepimizin sırası çarçabuk gelecek!"
Sayfa 240Kitabı okudu
- Hocam konu nedir? - Çocuklara şiiri sevdirmeye çalışıyorum. - Ne güzel. - Her hafta bir şairden bir şiir okuyoruz, talebe bunu şiir defterine yazıyor. - Müfredata aykırı değil mi? - Sanmıyorum, talebeye şiir zevki aşılamak, güzel Türkçemizin güzel örneklerini belletmek Türkçe dersinin hedefidir. - Anladım. Lamia kızım bu ders hangi şair? - Ziya Osman Saba - Pek severim Ziya Osman'ı, İsabet. Müdire Hanım matematikçi idi. Lakin o devirde öğretmen okullarında fen dersleri okuyanlar da belli oranda edebiyat bilir ilgilenirdi. Bilhassa şiir çok yaygındı. Alaturka musikiye âşina Güzin Hoca da herhalde gençliğinde sevda çekmiştir. Bu ne demek, şiirle içli dışlı olmak demek. Hani gönülden gönüle yol vardır derler ya, bu yol yarı şiir yarı musikidir. Güfte ile beste.
Sayfa 75
Reklam
- Müdire Hanım , bu nasıl müdirelik ? Bu kadının , bir muallimenin namusuna dil uzatmasına nasıl müsaade ediyorsunuz? Neredeyiz ? Bir kelime daha söylemesine müsaade ederseniz , onu değil sizi mahkemelerde süründürürüm . Kendini nerede sanıyor bu kadın ? ...
Sayfa 184 - Feride - hocalık mektep - keskin kara gözlü genç kadın - yükseldikçe güzelleşen hırçın bir sesle haykırıyordu ...Kitabı okudu
Evet yine sırf güzel diye kadın suçlu
Lütfen başka bir bahane bulunuz: "İdaresiz" deyiniz, "Elinden iş gelmiyor ,cahil" deyiniz, "Asi" deyiniz, ne derseniz deyiniz ,Müdire Hanım , size hatırım kalmaz. Yalnız ,"Şehirde dile düştüğü için istemiyorum !" demeyiniz.
Sayfa 380
"Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar? Hayır, buna imkan yok. Ben öyle sanıyorum ki bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla kafeslerde alıkoymalı, Müdire Hanım, zorla, zorla."
Reklam
"Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar? Hayır, buna imkân yok. Ben, öyle sanıyorum ki, bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla kafeslerde alıkoymalı Müdire Hanım, zorla, zorla."
Sayfa 317Kitabı okudu
"Annemi çağıran Müdire Hanım mektubu göstererek, Türkçe mektubu kabul edemeyeceğini, Fransızca yazması gerektiğini söylemiş. Annem de mektubu annesine yazdığını ve ona ana dili haricinde mektup yazamayacağını anlatmış. Müdire Hanım Türkçe mektup kabul edemeyeceğini ve her mektubu kontrol etmesi gerektiği hususunda ısrar edince annem, 'affedersiniz' diyerek kendisine yazan herkesin Fransızca bilemeyeceğini anlatmış. Bunun üzerine sadece Türkiye'den gelen mektupların Türkçe olmasına izin verilmiş."
Kuşlar
-Feride, madem ki onları bu kadar seviyorsun, kendi elinle azap et, daha sevap olur. Mahzun mahzun gülümsedim. -Hayır, Müdire Hanım, dedim, ben de sizin gibi zannederdim. Fakat artık fikrimi değiştirdim. Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar? Hayır, buna imkan yok. Ben, öyle sanıyorum ki, bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla alıkoymalı, Müdire Hanım, zorla, zorla.
Sayfa 397 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
𝗔𝗵 𝗯𝗲 𝗰̧𝗮𝗹𝛊𝗸𝘂𝘀̧𝘂𝗺 𝗼𝗿𝗱𝗮𝗻 𝗼𝗿𝗮𝘆𝗮 𝘀𝘂̈𝗿𝘂̈𝗸𝗹𝗲𝗻𝗱𝗶𝗸𝘁𝗲𝗻 𝘀𝗼𝗻𝗿𝗮... Hayır, Müdire Hanım,dedim,ben de sizin gibi zannederdim. Fakat artık fikrimi değiştirdim. Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat sanır mısınız ki, dışarda daha fazla bahyar olacaklar? Hayır buna imkan yok. Ben öyle sanıyorum ki, bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar,açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içinde gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla kafeslerde alıkoymalı, Müdire Hanım, zorla zorla...
Sayfa 397 - İnkılapKitabı okudu
123 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.