Büyük bir salon düşünün, içinde onlarca masa ve masaların üstünde birer satranç takımı ve masalarda oyuncular. Tüm bu oyunculara karşı ben tek başımayım.
Hürrem Sultan ile yapılmış bir söyleşiymiş gibi tarih kaleme alınmış. Yorumlar elbette yazarın görüşlerini yansıtıyor. Ancak akışta sanki sahiden yazar o dönem yaşamış da Hürrem ile karşılıklı röportaj yapıyormuş duygusunu verebilmiş.
Kanuni neredeyse ömrü boyunca Şarlken imparatorluğu ile mücadele ediyor. O koskoca, insanın aklını zorlayacak genişlikteki topraklara hakim olduktan sonra, başarısız Viyana kuşatması, uzak mesafelerdeki yerlerin idare edilmesindeki zorluk ve Kanuni'nin çöküşünden alınacak dersler var elbet.
Hürrem'in saraya gelmesinden ölümüne kadar ayakta, güçlü ve sağ kalabilmek adına sürekli diken üstünde olması, sürekli strateji geliştirmesi, planlarını çok akıllıca uygulamaya sokması beğeniriz beğenmeyiz ama oldukça yetenekli, becerikli olduğunu gösterir.
Kanuni'nin de Hürrem'in de işi çok zor. Düşünsenize koskoca cihan imparatorluğunun başındaki kişiler ama huzurla arkalarına yaslanıp mutlu mesut oldukları anlar herhalde sayılıdır. Tahta çıkmak da, sürdürmek de çok külfetli.
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi
sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler
ve kumandanlar Gobi’ye döndüler.
Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın
en
_İttihat Terakki Cemiyeti_
_Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi…
_1889 devletin
Bir varmış bir yokmuş...
“Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.” avuntusu üzerine;
1453 İstanbul’un fethi! Bir çağ kapandı yeni bir çağ açıldı! İlkokuldan beri sorgulayıp, zihnimde oturtamazdım bu düşünceyi ama sınavlarda çıkıyordu, ezberledik. Sadece Osmanlı Devleti’nin yükselme devri başladı deselerdi anlayacaktım. Türk
Mimarbaşı Sinan, büyük yetkilerle iş başına geldiği vakit, evvelâ mütehassis eleman bakımından yetişmiş bir ortam içinde, sonra da inşaat malzemesi bakımından İmparatorluğun dört bucağından her nevi vasıta ile getirtebilecek kudret ve selâhiyet, kendisine verilmiş bulunuyordu.
Ayrıca Kanuni Suleyman devri, Devlet hazinesinin en zengin olduğu bir
“Sadece fetihlerinden dolayı değil,
deki şaşaa şebebi ile de Süleyman'a dünya,
“Muhteşem’ ünvanı verdı’. Ama
“Kanuni“ diye anıyordu. Aşlında kendişinden önceki hükümdarlar, devletin temelini teşkı'l eden kanunları ve teşkilatlanmayı yapmıştı, ama onun zamanında şon temel taşı konmuş ve Süleyman'ın devri, hem kendı' asrında hem de kendinden şonra, Oşmanlı halkının ve yöneticilerinin gözünde ideâl toplum
modelı’ olmuştur.
Sonraki aşırlarda bir prob- yakınılşa, onun devri özlemle anılır, “Süleyman Han'ın aşrında bu iş şöyle idi. Şimdi
bozuldu...’ deyişiyle şöze gı'rı'şilı'rdi. Hatta “Bu mükemmel devrı'n daha mükemmeli olamaz’ diye düşünen bazı çağdaşları bu nedenle artık
kıyametin yakın olduğuna bile inanırlardı.”
Prof. Dr. İlber Ortaylı
Fairfax Downey’in “Kanuni Sultan Süleyman” kitabını Kültür Bakanlığı Yayınları, MEB baskısı ve Enis Behiç Koryürek’in Fransızca’dan yaptığı çeviriden okurken, kitapta o kadar gerçeğe yakın tasvirler, kurgular vardı ki, özellikle Rodos Muhasarası ve Viyana Kuşatmasında mızrak, ok, kaya, top güllesi, kaynar zift isabet etmesin diye pek çok kez başımı yasladığım, gövdemi yana eğdiğim, Şehzade Mustafa ve Beyazıd ile onların çocuklarının boyunlarına kement atılırken elimi boğazıma götürdüğüm oldu.
Ve bir roman tarzında yazılmasına rağmen, tarihimizi anlatan fakat tarihi gerçekler hiç atlanmadan, hakikatlerden hiç taviz verilmeden ve alabildiğine yansız böyle muhteşem eserleri neden biz değil de yabancılar yazıyor diye hayıflanmadım desem yalan olur.
Kanuni devri Osmanlı ile Avrupa’sına gurur, acı ve hüzünlerle dolu bir seyahat yapmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir eser.
Kanuni’nin Gözyaşları, Muammer Yılmaz
▪️Osmanlı İmparatorluğu'nun 10. padişahı ve 89. İslam halifesi. Batıda “Muhteşem Süleyman”, Doğuda ise adaletli yönetimine atfen “Kanunî Sultan Süleyman” olarak adlandırılan, devri “Türk Devri” olarak kabul edilen I. Süleyman..
▪️ 45 yıl 3 ay 7 gün padişahlık yaptı. Saltanatının 2745 gününü (7,5 sene) at
Türk Ansiklopedisi'ndeki Hüseyin Nihâl maddesi ile çeşitli dergi ve gazetelerde O'nu tanıtan yazılarda san'atkâr yönü üç beş cümle ile geçiştirilir. Şâirliğine otuz seneden fazla bir zaman önce İbnülemin Mahmut Kemâl İnal temas ettiği halde hiç bir tenkitçi ele almamıştır. Romanları da şiirinin uğradığı âkıbete uğramış Türkçülüğü