Tikkun çok karmaşık bir süreç olsa bile, temeli yaratılış aşamasında Sefiraların kırılması sonucu ortaya çıkan ve düzensiz hareket eden nur parçacıklarını toplamak ve böylece Sefiraları yeniden onararak tanrısal bütünlüğü sağlamak anlamına gelir. Yaratılış esnasında Ein Sof'un (Kabalacılara göre hiçlik yokken olan şey, bilinemeyen ve
Selanik, Mayıs 2000
Alaca İmaret Camii ayakta kalan üç camiden biri. Camilerden ikisi müze, biri ise metruk, daha doğrusu harabe halde. Alaca İmaret Camii’nin yıkılan minaresinin izleri hala duruyor. Kaidenin üstünde sanki dün yıkılmış gibi minarenin alaca taşları sökülmüş duruyor. Sanki bir deprem sonrası köke yakın yerinden kırılan ağaç gibi. Avluya bakan pencerenin mermer pervazlarından birinde silinmiş yazılar dikkatimi çekiyor. Siyah mürekkeple Osmanlı Türkçesiyle yazılmış şiirler, dualar. Bir kısmı silinmiş, bir kısmı zamana karşı direnen duvar yazıları sanki. Geçmiş yüzyıllardan geleceği okur gibi; kim bilir hangi titrek elin yazdığı iki mısra hala mermerde duruyor.
"Selam olsun müezzin ile imama,
Mukayyet olsunlar beş vakit namaza."
Bu mısraları yazan münzevi şair, bir zaman sonra Alaca İmaret’te ezanın susacağını, beş vakit namazın kılınmayacağım o günden görmüş müydü yoksa?