hayır, hayatım üzerine yemin ederim ki bu hayatın aslı bir başka hayattır. başlangıcı rahimde ve bitişi de kabirde olmayan bir hayat. bu seneler, ezeli ve ebedi olan hayattan sadece bir an mesabesindedir. içindeki her şeyle birlikte bu dünyevi yaşam, "korkunç ölüm" diye isimlendirdiğimiz uyanıklığın yanında sadece bir rüyadır. rüya fakat tüm gördüklerimizin ve onda tüm yaptıklarımızın, Allah'ın baki oluşuyla beka bulduğu bir rüya..
On Altıncı Mektup'tan
"Dünya madem fanidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem ebedi hayat burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu dünya misafirhanesinin gayet Hakim(her şeyi yerli yerince yapan) ve Kerim(yarattıklarına daima hesapsız bol bol veren) bir idare edeni var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık karşılıksız kalmayacaktır. Hem madem 'Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz.(Bakara, 2/286)' sırrınca dayanılmaz sorumluluklar yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola tercih edilir. Hem madem dünyevi dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki; dünya için ahiretini unutmasın.. ahiretini dünyaya feda etmesin.. ebedi hayatını dünya hayatı için bozmasın.. faydasız şeylerle ömrünü telef etmesin..kendini misafir kabul edip, misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin.. selametle kabir kapısını açıp, ebedi sonsuz mutluluğa, cennet hayatına girsin."
Reklam
İnsan dünyevi gelişim için çalışmalı, geçimini, refahını güzelleştirmek için ilerlemeye gayret etmelidir. Ama bunları tokgözlü bir şekilde yapmalıdır. Rahat ve kimseye muhtaç olmadan yaşaması için maddi refah araçlarından olan geniş ev, yazlık, araba, güzel mobilyalar, servet elde etmek için çalışmalı yalnız bunların hiçbirine bağlanmamalı, bunların hepsini kendinin ve yakınlarının refahı için gereken birer araç olarak görmelidir.
Sayfa 66 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Ne diye bir infilak arıyor kanda cellat Şimdi son bir nehirdir damarlarımda hayat
Sayfa 399 - TimaşKitabı okudu
Sual: Cisim, eğer hayatî olsa, ecza-yı bedenî, daim terkip ve tahlildedir, inkıraza mahkûmdur, ebediyete mazhar olamaz. Ekl ve şürb, bekà-yı şahsî; ve muamele-i zevciye ise, bekà-yı nev'î içindir ki, şu âlemde birer esas olmuşlar. Âlem-i ebediyette ve âlem-i uhrevîde şunlara ihtiyaç yoktur. Neden Cennetin en büyük lezâizi sırasına
Kırılgan kızlar ya terk edişin soylu dağında bir münzevi olur, ya da hayata bir yerinden katılır ve içlerinde zaman zaman nöbetler halinde dışarı vuran bir sızıyla yaşamayı sürdürürler. ‘Yaşamıyor gibi yaşamak’ sanatının ustasıdır onlar. Bir keşiş, yedi yüzyıldır mağarasında konaklayan bir bilgeyle karşılaşmış dağda. “Güzel insan” demiş ona, “neden şuraya bir ev yapıp da rahat etmiyorsun?” “Hayat çok kısa” diye cevap vermiş bilge, “yerleşmeye değmez.” Mağlupların bir bilgeliği vardır. Dünyanın mağlupları, dünyayı yerleşmeye değer bir yer olarak görmeyenlerdir. Kırılgan kızlar işte biraz da bunun için kırılgandır.
Reklam
1.000 öğeden 581 ile 590 arasındakiler gösteriliyor.