İlk tanıştığımızda Son Feci Bisiklet'ler, Yüzyüzeyken Konuşuruz'lar, Band Of Horses'lar dinleyen İzmir'e bakın!
İş ilerleyince bir de sarhoş olunca Müslüm Gürses açmaya, yağmurun altında Efkarum birikti Sığmaz İçime söylemeye başladı, kandırıldım
Teoman ve Murathan Mungan'la ilişki içindeki Frank Sinatralaşmış Müslüm Gürses panteona kabul edilirken onunla naif bir ilişki kurmaya devam eden jiletçilerin "Müslüm Baba"sı kültürel hiyerarşinin en altlarındaki konumunu korumaya devam eder.
"Abi siz de mi Türksünüz! Abi Müslüm Gürses açmışlar çıdırıyorum!" Yan masaların birinden gelen bir sesle Ege'yle gözlerimiz sesin sahibiyle buluştu. Çocuk gülmekten
ölecekti!
"Evet," dedim, "Biz de Türküz!" Bütün masa kahkahalarla gülmeye başladı,
"Sabaha kalmadan affeeet, tam ayrıldık derken!" diyerek devam etti şarkıya o masadan bir çocuk daha. Sonra tüm masa birlikte söylemeye başladılar.
"Sen çölüme yağmur oldun, sen geceme gündüz oldun.!" Gülmekten ölecektim. Bu an hayatımın en unutamayacağım anı olacaktı, biliyordum.
"Çünkü sen çölüme yağmur oldun! Sen geceme gündüz oldun!" Gözlerimden bir iki damla yaş akarken hüzünden mi
mutluluktan mı yoksa anın büyüsünden mi ağlıyordum bilmiyordum. Ege karşımda, ben masanın üzerinde, birbirimize bakarak bir Fransız barında Müslüm Gürses söylüyorduk!
Şaka gibi!