Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yusuf Kaplan'ın Tavsiye Ettiği Okuma Listesi
BİRİNCİ AŞAMA OKUMA LİSTESİ 1-İslam'ın Dirilişi-Sezai Karakoç. 2-İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç (Birinci Aşama bitince yeniden okunacak). 3-Diriliş Neslinin Amentüsü-Sezai Karakoç.
Yusuf Kaplan'ın 100 kitaplık okuma listesi tamamlandı
Türkiye'nin önemli düşünürlerinden olan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, 100 kitaptan oluşan okuma listesi tavsiyesine dair yazılarının beşincisini yayınladı. ‘Önümüzü açacak öncü kuşak için 100 kitaplık okuma listesi’ başlığı ile ile kaleme aldığı yazılarda ödünç bir akıl ile ödünç bir dünya inşa edilemeyeceğinin altını çizen Kaplan, kendi
Reklam
İşte Yusuf Kaplan’ın şimdiye kadar önerdiği okuma listesindeki kitaplar: BİRİNCİ AŞAMA OKUMA LİSTESİ 1-İslam'ın Dirilişi-Sezai Karakoç. 2-İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç.
KİTAP LİSTESİ (devam ediyor) PAYLAŞIP YARDIMCI OLUNUZ!!!
KATEGORİLENDİRME AŞAMASI DEVAM EDEN HER KONUDAN KİTAPLARIN OLDUĞU UYGULAMA PROJESİ KAPSAMINDAKİ KİTAP-DERGİ-MAKALE LİSTEM. LÜTFEN PAYLAŞIP, YORUM YAPIP, MESAJ ATIP DESTEK OLUNUZ!!! LÜTFEN YARDIM İÇİN, İSTİFADE İÇİN, GELİŞİM İÇİN PAYLAŞINIZ!!! ŞU KİTABI UNUTMUŞSUN, EKLE diye yorumlar yapınız, öneriniz ve kategorisini belirtiniz. Kitabın
Yusuf Kaplan'ın Önerdiği 100 Kitap listesi
BİRİNCİ AŞAMA OKUMA LİSTESİ 1-İslam'ın Dirilişi-Sezai Karakoç. 2-İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç (Birinci Aşama bitince yeniden okunacak). 3-Diriliş Neslinin Amentüsü-Sezai Karakoç.
Yusuf Kaplan'in Tavsiye Ettiği Kitap Listesi
Türkiye'nin önemli düşünürlerinden olan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, 100 kitaptan oluşan okuma listesi tavsiyesine dair yazılarının dördüncüsünü yayınladı. ‘Önümüzü açacak öncü kuşak için 100 kitaplık okuma listesi’ başlığı ile ile kaleme aldığı yazılarda ödünç bir akıl ile ödünç bir dünya inşa edilemeyeceğinin altını çizen Kaplan, kendi
Reklam
...bir ibadet olarak namaz olsun, öteki ibadetler olsun, seküler zihniyetin telakkisi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Namazı kılan da, kılınmasına müsaade eden de aynı zihniyet çerçevesinde düşünmeye şartlanmıştır.
Sayfa 27 - İz yayınları
Bu zihniyet farkıdır. Müslüman kendi basit, yalınkat isteğini Batılı bir insana belki rahatça anlatabilir ama sonradan Batılılaşmış insana aynı rahatlıkla anlatması o kadar kolay görünmüyor. Batı insanı, İslam'ı reddederken bilinçli bir tutum içindedir. Batılılaşmış insanın tutumuysa, sadece kör bir inanç halinde belirmektedir.
İz yayıncılıkKitabı okudu
"İnsan inandığı gibi yaşamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar" şeklinde bir söz vardır. Bu sözü dil için söylediğimizde "insan inandığı gibi konuşmazsa, konuştuğu gibi inanmaya başlar" sonucu ortaya çıkar. Türkiye'de değişim ve modernleşmenin, bununla beraber ahlaki yozlaşmanın, dilimizin (kavram ve kelimelerimizin) değişimi ile
BU NASIL HUTBE?
Bugünkü cuma hutbesindeki 29 Ekim mesajı başkalarına yaranmak için yapılmış,Hakikatten korkan laikçiler ve kemalistlere yaranmak için yapılan bir cümle kullanıldı malesef. Sözlerin aynısı aşağıda bulunuyor.Şehidleri yad edebiliriz tabiki,Allah mekanlarını cennet etsin ve Hak dava için savaşanlardan Allah razı olsun. Bir müslüman olarak Katılmadığım söz ise “Cumhuriyeti kuran Devlet büyüklerini rahmet ve minnet ile yad ediyoruz” sözü.Ne rahmeti???Ne minneti??? ben bir müslüman olarak ve bir insan olarak Onlarca alimi astıran,şapka takmayanları astıran,Hilafeti bahaneler uydurarak kaldıran,kürtleri yok edip katleden,onlarca masum köylü alevi köylerini ve kürt köylerini yakıp yıkan,zulmeden,Irkçılığı ve milliyetçiliği tavan yaptıran ,Dini manada her türlü tahribatta bulunan O devlet büyüklerini neden rahmetle ve minnetle yad edeyim??? Söylenecek o kadar çok şey var ki… Allah başımızdaki dini yöneticileri insanlardan korkan değil Allahtan korkan ve hakikati söyleyen yöneticiler olmasını nasip etsin. Kimse kusura bakmasın Kemalist bir zihniyet asla müslümanca bir zihniyet değildir, Nokta. Hutbenin sonundaki cümle aynen şu: “”Bugün Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl dönümü. Bu vesileyle şanlı Kurtuluş Mücadelemizde canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları savunan ve vatanımızı bize emanet eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. “
Reklam
Türkiye'de Müslümanlar bir ibadet serbestisine sahip iseler, bu durum olağan sosyal şartların bir gereği ve ürünü müdür; yoksa ülkemizde insanları namaz kılıp oruç tutmalarına karışılmayışı bir siyasî mücadelenin sonucu elde edilmiş bazı haklar olarak mı anlaşılmalıdır? Sorunun cevabını "olağan sosyal şartların bir gereği" şeklinde verenler ister sağda, ister solda yer alsınlar din konusunda daha yapılacak bir şeyler olduğunu düşünmeyen ve dolayısıyla kendi omuzlarına belli görevlerin yüklendiğine inanmayanlardır. Eğer bazıları hal-i hazırda Müslümanların en dar çerçevede bile ibadet özgürlüklerinden yararlanıyor olmalarının yürütülen bir siyasî mücadelenin sonucunda elde edilmiş bazı haklar olduğunu anlamışlarsa, bundan böyle de Müslümanca tutumları korumanın bir siyasî veçhesi bulunduğunu ve kendilerine belli siyasî sorumluluklar düştüğünü de anlamış sayılırlar. Diyebiliriz ki Türkiye'de gerek teşekkül etmiş zihniyet ve gerekse bilinç düzeyi bakımından insanların tâbi tutulabileceği ayrım dinin siyasetle ilgisini kavrayış çizgisiyle yapılabilir. Türkiye'de Müslümanların şimdiki konumu onların verdiği bir siyasî mücadelenin ürünüdür diyenler bir yanda, dinin siyasetle ilgisi yoktur (veya olmamalıdır) diyenler öte yanda yer alacaklardır.
"ZİHNİYET DEĞİŞMİŞ..."
- "Müslümanlarda da bir zihniyet değişimi söz ko­nusu! Müslüman olduğunu söy­leyen insanların Müslümanca bir tasavvuru olmalı, İslâmî bir mu­hayyilesi olmalı. Tefekkür tarzı, mümine yakışır şekilde olmalı. Kapitalist gibi yaşayanın Müslü­man gibi düşünmesi beklenebilir mi? Boğazına kadar modernizme gömülmüş birinin bir Müslüman gibi tefekkür etmesi mümkün müdür? Bunlar hayatî sualler. Pozitivizm bataklığına saplanmış birisi, İslâmî bir mantığa, İslâmî bir düşünme biçimine, İslâmî muhayyileye, tasavvura sahip olabilir mi?.." (Afak dergisi 4. sayısı Ömer Faruk Dönmez ile Bünyamin Dinç’in yaptığı “Bizim Tufanımız da Modernizm'miş” başlıklı söyleşi)
Namazı kılan da, kılınmasına müsaade eden de aynı zihniyet çerçevesinde düşünmeye şartlanmıştır. En katı olanlar bile, namaz kılma hadisesine son kertede zararsız bir itikat ve ibadet gözüyle bakmakta- dır. Çünkü İslâm onların gözünde, artık varlığıyla yokluğu birbirine denk bir ölü kültür müessesesidir. Ancak seküler zihniyetin bugünkü durumuna ulaşmasının kolayca ger- çekleşmediği, nice zorbalıklardan sonra bu noktaya ulaşıl- dığı belirtilmelidir. Müslümanlar, süregelen gidişata müdahale etmedikçe, kendilerine en aykırı düzenler içinde bile Müslüman ola- rak yaşayabilirler; Marksist bir toplum düzeni içinde bile... Nitekim bu gerçeği kavramaya başlamış olan Marksistler, kendi düzenleri içinde birer yurttaş olarak yaşayan çeşitli din mensuplarına göz yumabilmektedirler. Fakat mesele bir "yaşama tarzı" biçiminde ele alınırsa, aynı ölçüde mü- samahakâr davranacaklarını farz etmek mümkün mü?
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.