Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben Mustafa Kemal'i önemserim. Önemsememde haklı olduğuma inanırım. Bence Kemal Paşa, iktidarın yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir, 'mazlum milletler'e karşı azgın saldırganlığını sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir. Mustafa Kemal Hareketi, Tanzimat'la Mütareke arasında oluşan, ama bir türlü gerçek doğrultusunu bulamayan uluslaşma sürecine gerçek dinamiğini verebilmiş, Osmanlı'nın ümmet toplumundan Türk ulusunu çekip çıkarmıştır, hem de ulusal kuvvetleri (Kuva-yı Milliye), ulusal iradenin (irade-i milliye) buyruğuna vererek! Bir önceki iktidarın hâlâ dinsel nitelikler taşıdığı, hâlâ teokratik bir düzenin üzerinde oturduğu hatırlanırsa, "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" ilkesinin ne büyük bir devrim sloganı olduğu şıp diye anlaşılır.
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
- Acaba uygarlık dünyası anlıyor mu ki, Türk milleti yükselmek ve ilerlemek için mandaya değil, bir parça barışa ve bir parça sakinliğe muhtaçtır... (İrade-i Milliye Gazetesi/Mustafa Kemal) 2 Ekim 1919
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
Teslimiyete Karşı Koyan Beyin
"...Bağımsızlığını korumak için dört yılda nüfusunun dörtte birini feda eden Türk milletinin artanını da manda namı altında İngilizlerin tutsaklığına vermek, yalnız insanlık ve uygarlık bakımından bir kıyıcılık ve vahşilik olmakla kalmaz, aynı zamanda bilim ve doğaya karşı işlenmiş bir cinayet de olur..." (Mustafa Kemal Atatürk(?),İrade-i Milliye, 2 Ekim 1919)
Sayfa 174 - Hangisi Haklı Çıktı, Attila İlhan, 29 Mart 1979Kitabı okudu
Mustafa Kemal Hareketi,Tanzimat’la Mütareke arasında oluşan,ama bir türlü gerçek doğrultusunu bulamayan uluslaşma sürecine gerçek dinamiğini verebilmiş,Osmanlı’nın ümmet toplumundan Türk ulusunu çekip çıkarmıştır,hem de ulusal kuvvetleri (Kuva-yı Milliye),ulusal iradenin(irade-i milliye)buyruğuna vererek!
Mustafa Kemal'in düşlediği devlet, bir yandan sultanhalifenin şahsiegemenliğinden, öbür yandan Avrupa'nın emperyalist sömürüsünden ve egemenliğinden kurtulmuş, Avrupa devletleriyle eşit, haysiyetli, modern bir devlet ideolojisiydi. Mustafa Kemal, Samsun'a ayak bastığından bu yana, bu ideolojiyi bir aksiyon haline getirmiş, fiili durumlardan yararlanarak onu adım adım uygulamış ve gerçekleştirmiştir. Onun Türk tarihinde devlet işlevi bu açıdan değerlendirilmelidir. Atatürk, bu ideolojiyi özetlerken, "İrade-i Milliye ... bi'lumum efrad-ı milletin arzularının, emellerinin muhasalasından ibarettir," der. İşte bu noktada Atatürkçülüğün stratejisi ortaya çıkmaktadır. Atatürk, bu "emellerin", bu "ma'şeri fikrin" ilkin aydınlarda bilinçli bir hale geldiğini ve aydınların halkı bu doğrultuda yönlendirmesi gerektiğini söylerken, kendi inkılap taktiğini açıklamaktadır. Ziya Gökalp'in özetlediği gibi toplumda mevcut "ma'şe-ri fikri" keşfetme, gelenekçi topluma rağmen bu fikri, bu projeyi yukarıdan, kanun yoluyla halka mal etme, aydınların görevi ve ödevidir. İşte, Atatürk inkılaplarının mantığı ve "meşrulaştırma" taktiği, böyle bir anlayıştan kaynaklanır.
“Kuva-yı Milliye ye amil, irade-i milliye hakim olacaktır. Ve bu teşkilatın ruhu budur.” [Gazi Mustafa Kemal Atatürk ]
Reklam
Bence Kemal Paşa, iktidarın yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimci­dir, ‘mazlum milletler’e karşı azgın saldırganlığını sür­düren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir. Mustafa Kemal Hareketi, Tan­zimat’la Mütareke arasında oluşan, ama bir türlü ger­çek doğrultusunu bulamayan uluslaşma sürecine gerçek dinamiğini verebilmiş, Osmanlı’nın ümmet toplumundaki Türk ulusunu çekip çıkarmıştır, hem de ulusal kuv­vetleri (Kuva-yı Milliye), ulusal iradenin (irade-i milli­ye) buyruğuna vererek!
Komutayı Elden Bırakmama Emri Maalesef, bu durumun tanığı olan ve kendisine birliklerinin başından ayrılmaması tavsiye edilen Salâhattin Bey’in de bir süre sonra İstanbul’a gittiğini öğrendik. Cemâl Paşa’nın gösterdiği bu kötü örnek üzerine, 7 Temmuz 1919 tarihinde, şu genel bildiriyi gönderdim: 1. Bağımsızlığımızı koruma uğrunda kurulmuş ve
İşgali Suçlamayan Bir Siyaset
Efendiler, hatırlayacaksınız, İngilizler Merzifon'u ve bir siyaset arkasından da Samsun'u boşaltmışlardı. Bu münasebetle ve Ferit Paşa Kabinesi'nin düşmesi üzerine, Sivas halkı fener alayı düzenledi ve gösterilerde bulundu. Birtakım nutuklar verildi. Bu sırada halk da "kahrolsun işgal" diye bağırdı. Sivas'ta yayınlanan Irade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı. Dahiliye Nazırı Damat Şerif Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak Sivas iline yaptığı bir tebliğde "kahrolsun işgal" şeklindeki yazılar, hükümetin bu günkü siyasetine uygun değildir; diyordu. Bu ne demektir, Efendiler? Hükümet, işgali suç saymayan bir politika mi güdüyordu? Yoksa, "kahrolsun işgal" dedikçe, memleketi daha çok işgale mi yol açılacaktı? İşgal ve saldırı karşısında, milletin sessizlik ve sükûnet içinde kalması, işgalden etkilenmiş görünmemesi mi akla ve politikaya uygundu?
İşgali, kınamaya değer bulmayan bir siyaset
Efendiler, hatırlarsınız, İngilizler, Merzifon'u ve ardından Samsun'u boşaltmışlardı. Bu nedenle ve Ferit Paşa hükümetinin düşmesi üzerine, Sivas halkı fener alayı düzenledi, gösterilerde bulundu. Birtakım konuşmalar yapıldı. Bu sırada halk da "Kahrolsun İşgal" diye bağırdılar. Sivas'ya yayımlanan İrade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı. İçişleri Bakanı Damat Şerif Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak, Sivas iline yaptığı bir bildirimde "'Kahrolsun işgal' şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir" diyordu. Bu ne demektir, efendiler? Hükümet işgali suç saymayan bir siyaset mi izliyordu? Yoksa, "kahrolsun işgal" denildikçe, ülkenin daha fazla işgaline mi neden olunacaktı? İşgal ve saldırı karşısında, ulusun sessizlik ve durgunluğunu koruması, işgalden etkilenmemiş görünmemesi mi akla ve siyasete uygundu? Böyle sakat ve hayvanca bir düşünce, çöküş ve yok oluş uçurumuna kadar tekmelenmiş bir devleti kurtarabilecek siyasete temel olabilir miydi?
Sayfa 157 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
49 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.