Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
Dahiliye Nâzırı Damat Şerif Paşa, Sivas valiliğine yaptığı bir tebliğ ile, gazetelerde “Kahrolsun işgal!” tarzında yazılar çıkmasının hükümet siyasetine aykırı olduğunu bildirdi. Konunun özü şu idi: İngilizlerin Samsun ve Merzifon’u boşaltmaları üzerine Sivaslılar 4–5 Ekim gecesi şehirde büyük bir fener alayı yapmışlar ve “Kahrolsun işgal” diye bağırmışlardı. Milli mücadelecilerin sözcülüğünü yapan İrade-i Milliye gazetesi de bu olayı ve sözü aynen yayımlamıştı. İşte, dahiliye nazırı buna değiniyordu. Mustafa Kemal Paşa, 13 Ekim’de, durumdan Cemal Paşa’yı haberdar ederek, vatanın bir parçasının boşaltılması üzerine milletin bu şekilde hattâ daha da coşkunlukla duygularını ortaya koymasının tabii olduğunu, hükümetin de işgalleri protesto etmesi gerektiği halde Dahiliye Nazırının bu gösterileri hükümetin siyasetine aykırı bulmasının anlaşılamadığını bildirdi ve hükümetin siyasetinde henüz bilinmeyen taraflar varsa aydınlatılmasını rica etti. Cemal Paşa verdiği cevapta, hükümet siyasetinin Heyet-i Temsiliye tarafından bilinmeyen hiçbir yönü bulunmadığını, haksız ve lüzumsuz işgallere karşı resmi ve gayri resmi teşebbüslerde bulunulduğunu, milletin duygularını açıklamasının hükümet açısından olumlu ve destekleyici olduğunu ve fakat Barış Konferansı’nda yabancıların dostluğuna da muhtaç olduğumuzdan ihtiyatlı hareketle onları darıltmamak gerektiğini açıkladı. (Nutuk: 236, Vesika: 153, 154)
Sayfa 194 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bence Kemal Paşa, iktidarın yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir, 'mazlum milletler'e karşı azgın saldırganlığını sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir. Mustafa Kemal Hareketi, Tanzimat'la Mütareke arasında oluşan, ama bir türlü gerçek doğrultusunu bulamayan uluslaşma sürecine gerçek dinamiğini verebilmiş, Osmanlı'nın ümmet toplumundan Türk ulusunu çekip çıkarmıştır, hem de ulusal kuvvetleri (Kuva-yı Milliye), ulusal iradenin (irade-i milliye) buyruğuna vererek! Bir önceki iktidarın hala dinsel nitelikler taşıdığı, hâlâ teokratik bir düzenin üzerinde oturduğu hatırlanırsa, "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" ilkesinin ne büyük bir devrim sloganı olduğu şıp diye anlaşılır. Sosyalist bir devrim değildi elbette bu, olmayı da düşünmedi, Jöntürkler'in (ne yazık ki biraz da Batılı emperyalizm adına) başlatıp da gerçekleştiremedikleri ulusal demokratik devrimin anti-emperyalist bir platformda gerçekleştirilmesinden ibaretti.
... Bu sırada halk da "Kahrolsun işgal" diye bağırdılar. Sivas'ta yayımlanan İrade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı. İç işleri bakanı Damat Şerif Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak, Sivas iline yaptığı bir bildirimde "'Kahrolsun işgal" şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir" diyordu.
Sayfa 157Kitabı okudu
Evvelce değindiğimiz gibi, Mustafa Kemal şartların zorunlu kıldığı söylemlere başvurma hususunda deneyim yaşamış, Hareket Ordusu adına kaleme aldığı beyannâmede çarpıcı bir İslâmcı üslüp kullanmıştır.'130 1914 yılında yazdığı, ancak dört sene sonra yayımladığı risâlesinde de orijinal metindeki Türkçü ifadeleri çıkararak, İslâmi atıflara yer vermeyi uygun görmüştür. Erzurum Kongresi ilâ 1923 seçimleri arasında bu yaklaşımı daha ileri bir noktaya götürecek, gerekli gördüğünde bir İslâmcı gibi konuşacak, tezlerini desteklemek amacıyla hadis ve âyederden parçalar zikredecek, camide hitâbe irad edecektir. Ancak, bunu yaparken, çoğunlukla “kendisi olamayan,” düşüncelerini ifadeden ziyade şartların zorunlu kıldığı söylemi dile getiren bir lider olarak konuştuğu gözden kaçırılmamalıdır. Mustafa Kemal, yapılması konusunda çekinceler ileri sürdüğü Erzurum Kongresi'nden önemli kazanımlarla ayrılmıştır. Toplantıya “sine-i millerde bir ferd” olarak katılmış ve geniş bir coğrafi alanı kapsamakla kalmayıp, beyannâmesinde “vatanın tamamiyeti,” “istiklâl-i milli,” “irade-i milliye” benzeri kavramlara atıf yapan kongre neticesinde kurulan Şarki Anadolu Müdafa'a-i Hukuk Cemiyeti'nin seçimle oluşturulan dokuz kişilik “hey'et-i temsiliye”sinin üyesi, fiilen de başı olmuştur.'132 Erzurum Kongresi sonrasında oluşturulan bu “hey'et” daha sonra toplanarak çalışamamıştır.133 Ancak, kâğıt üzerinde bile kalsa, bu teşkilâtlanma, Mustafa Kemal'in liderlik ve meşruiyet alanlarında önemli mesafe katetmesini sağlayacaktır.
Sayfa 298Kitabı okudu
İşgali, kınamaya değer bulmayan bir siyaset
“ İçişleri bakanı Damat Şerif Paşa İrade-i Milliye gazetesinin haberlerine dayanarak, Sivas iline yaptığı bir bildirimde “ ‘Kahrolsun İşgal’ şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir” diyordu. Bu ne demektir efendiler? Hükümet, işgali suç saymayan bir siyaset mi izliyordu? Yoksa, “ kahrolsun işgal” denildikçe, ülkenin daha fazla işgaline mi neden olunacaktı? İşgal ve saldırı karşısında, ulusun sessizlik ve durgunluğunu koruması, işgalden etkilenmemiş görünmemesi mi akla ve siyasete uygundu? Böyle sakat ve hayvanca bir düşünce, çöküş ve yok oluş uçurumuna kadar tekmelenmiş bir devleti kurtarabilecek siyasete temel olabilir miydi?
Sayfa 157 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilhassa 1920 sonrasında, bunların bazılarının geliştirilecek tezler için yeniden gözden geçirildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu yapıtlar içinde meclis reisini derinden etkileyen, tercümesini dikkatle okuduğu Contrat social (Toplumsal Sözleşme) olmuştur. (...) Mustafa Kemal, "irade-i milliye"nin "bölünemez" ve "devredilemez" olmasından hareketle, 1792 yılında toplanan "Convention nationale"in "Rousseau"nun "ruhunu şad" etmesine benzer şekilde TBMM'nin, onun kuramını bir aşama daha ileriye taşıyarak, antik dönem ve orta çağ öncesinin "doğrudan yönetim"ini hayata geçirebileceğini savunmuştur.
Sayfa 332 - BağlamKitabı okudu
İşgali, kınamaya değer bulmayan bir siyaset
Efendiler, hatırlarsınız, İngilizler, Merzifon'u ve ardından Samsun'u boşaltmışlardı. Bu nedenle ve Ferit Paşa hükümetinin düşmesi üzerine, Sivas halkı fener alayı düzenledi, gösterilerde bulundu. Birtakım konuşmalar yapıldı. Bu sırada halk da "Kahrolsun işgal" diye bağırdılar. Sivas'ta yayımlanan İrade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı. İçişleri Bakanı Damat Şerif Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak, Sivas iline yaptığı bir bildirimde "'Kahrolsun işgal' şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir" diyordu. Bu ne demektir, efendiler? Hükümet işgali suç saymayan bir siyaset mi izliyordu? Yoksa, "kahrolsun işgal" denildikçe, ülkenin daha fazla işgaline mi neden olunacaktı? İşgal ve saldırı karşısında, ulusun sessizlik ve durgunluğunu koruması, işgalden etkilenmemiş görünmemesi mi akla ve siyasete uygundu? Böyle sakat ve hayvanca bir düşünce, çöküş ve yok oluş uçurumuna kadar tekmelenmiş bir devleti kurtarabilecek siyasete temel olabilir miydi?
Sayfa 157 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
büyük adam Rıfat Börekçi...
Rifat Börekçi, Milli Mücadele'ye sadece maddi olarak katkıda bulunmamış, Mustafa Kemal Paşa'nın en zor zamanlarında hem Kurtuluş Savaşı'na manevi destek vermiş hem de Milli Mücadele liderlerinin muhtaç oldukları meşruiyeti sağlamıştır. Zira Damat Ferit'in isteğiyle İstanbul'da Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'ın verdiği
Sayfa 247Kitabı okudu
Damat Serisi
Efendiler, hatırlarsınız, İngilizler , Merzifon' u ve ardından Samsun'u boşaltmışlardı. Bu nedenle ve Ferit Paşa hükümetinin düşmesi üzerine, Sivas halkı fener alayı düzenledi, gösterilerde bulundu. Birtakım konuşmalar yapıldı. Bu sırada halk da "Kahrolsun işgal" diye bağırdılar. Sivas'ta yayımlanan İrade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı. İçişleri Bakanı Damat Şerif Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak, Sivas iline yaptıgı bir bildirimde “‘Kahrolsun işgal' şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir" diyordu. Bu ne demektir, efendiler?
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Sivas Kongresi sırasında İrade-i Milliye gazetesini çıkardı. Milli Mücadele'nin ilk yayın organıydı. Kongre zabıtları ve bildiriler yayınlanıyordu. Logosunun altında "milletin arzu ve isteklerinin savunucusudur" yazıyordu. Dört sayfaydı, tirajı beş bindi. Ankara'da Hakimiyeti Milliye gazetesini çıkardı. İlk başyazısını yazdı. Ankara Hükümeti'nin çalışmaları yayınlanıyordu. Logosunun altında "mesleği, milletin iradesini hâkim kılmaktır" yazıyordu.
Sayfa 297Kitabı okudu
İşgali Kınamayan Bir Siyaset
Efendiler, hatırlayacaksınız, İngilizler Merzifon' u ve arkasından da Samsun' u tahliye eylemişlerdi. Bu münasebetle ve Ferit Paşa Kabinesinin düşmesi üzerine,Sivas halkı fener alayı yaptı ve gösterilerde bulundu. Birtakım nutuklar verildi. Bu sırada halk da, " Kahrolsun İşgal" diye bağırdı. Sivas'ta yayınlanan İrade-i Milliye gazetesi, bu hadiseyi olduğu gibi yazdı. Dahilie Nazırı Damat Ferit Paşa, bu gazetenin haberlerine dayanarak Sivas vilayetine yaptığı bir tebliğde "Kahrolsun işgal" şeklinde yazılar, hükumetin bugünkü siyasetine uygun değildir diyordu.
Efendiler, hatırlarsınız, Ingilizler, Merzifon'a ve ardından Samsun'a boşaltmışlardı Bu nedenle ve Ferit Paşa hükümetinin düşmesi üzerine, Sivas halkı fener alayı düzenledi, gösterilerde bulundu. Birtakım konuşmalar yapıldı. Bu sırada halk da "Kahrolsun işgal" diye bağırdılar. Sivas'ta yayımlanan Irade-i Milliye gazetesi, bu olayı olduğu gibi yazdı, Içişleri Bakanı Damar Şerif Paşa, bu gazetenin ha berlerine dayanarak, Sivas iline yaptığı bir bildirimde "Kahrolsun işgal' şeklindeki yazılar, hükümetin bugünkü siyasetine uygun değildir" diyordu. Bu ne demektir, efendiler? Hükümet, işgali suç saymayan bir siyaset mi izliyordu? Yoksa, "kahrolsun işgal" denildikçe, ülkenin daha fazla işgaline mi neden olunacaktı? Işgal ve saldırı karşısında, ulusun sessizlik ve durgunluğunu koruması, işgalden etkilenmemiş görünmemesi mi akla ve siyasete uygundu?.
Ben Mustafa Kemal'i önemserim. Önemsemem de haklı olduğuma inanırım. Bence Kemal Paşa, iktidarın yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir, mazlum milletlere karşı azgın saldırganlığı sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir üçüncü dünya lideridir. Mustafa Kemal Haraketi Tanzimat'la Mütareke arasında oluşan ama bir türlü gerçek doğrultusunu bulamayan uluslaşma sürecine gerçek dinamiğini verebilmiş, Osmanlı'nın ümmet toplumundan Türk ulusunu çekip çıkarmıştır, hemde ulusal kuvvetleri(Kuva-yı Milliye), ulusal iradenin (İrade-i Milliye) buyruğuna vererek...
Sayfa 60 - Türkiye İş BankasıKitabı okuyor
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.