Bu incelemede, gazeteci-yazar Cüneyt Arcayürek’in (6 Mart 1928-23 Haziran 2015) “Açıklıyor” serisinin, 1946 ile 1960 arasındaki dönemi anlattığı üç kitabını konu alacağım. Öncelikle, anı formatında bir seri olduğu için akademik bir üslup beklememeniz gerekiyor. Bununla birlikte yazar, salt kronolojik aktarım ve dönemin fotoğrafını çekme amacını
A) Çalıştık bahçıvanla sabah akşam baş başa.
B) Bu iki güreşçi başa baş güreştiler.
C) Smokinli başasistan ayakta durmakta.
D) Sizlere naçizane bir tavsiyem olacak.
E) Mini mini şişeyi getirdi, içine kolonya koydum.
Doğru cevap yorum kısmında...
Ses ve öfke ve hüzün ve pişmanlık ve bencillik ve kendine acımak ve başıboşluk ve tembellik ve sadakat ve birçoğunun arasından en baskın ikisinin adını taşıyan kitap, maalesef yazarın okuduğum ilk kitabı. Söylentiler diyor ki, Faulkner okumaya bu kitapla başlanmaz. Haklılar. Kitabı yıllar önce Eskişehir Kitap Fuarı’ndaki beyefendiyle yaptığımız
Aynalarla konuşan...
Ayna karşısında ağlayan kadın, Furuğ...
Efkârlı, tutkulu, aşık, cüretkâr, mücadeleci, hüzünlü biri ve bu tüm şiirlerine yansımış.
Özellikle iki yaşında kendinden koparılmış evladı Kamyar için yazdığı şiirlere kalbimi bıraktım. Herşeyden önce evlat hasretiyle yaşamış bir anne ve onu bu kadar cüretkâr yapan sebeplerin başında bu geliyor sanırım.
Naçizane tavsiyem hayatı hakkında biraz araştırma yaptıktan sonra şiirlerini okumanız olacak.
Keyifli okumalar diliyorum...
.
.
youtu.be/HpKBlm-mQ2c
Altıncı kitabından sonra da Kanadalı yazar Alice Munro hakkındaki görüş ve düşüncelerim hiç değişmedi: Sevgili Munro, çok güzel yazıyorsun ama ben seni bir türlü anlayamıyorum. Kafamı çok karıştırıyorsun, beni okumaktan soğutuyorsun. Sitede genel olarak aldığın puana bakarsak (7,5) sanırım bu iddialarımda haksız sayılmam. Üstelik seni okuyan pek
Hay bin Yakzan,
İslam tarihinin güzel örneklerinden biri. Eser ismiyle yazıldığı dönemi temsil etmesiyle de dikkat çekicidir.
Aslında bu eser iki kitabın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. Aynı içeriğe sahip birbirine yakın eseri karşılaştırma kolaylığı sağlamak için tek kitapta iki bölümde sunmuşlar.
Iki kitap olduğu için uzun bir inceleme
Fakir Baykurt’la henüz tanışmamış okurlara naçizane bir tavsiyem olacak, Yılanların Öcü ve Irazca’nın Dirliği adlı kitapları arka arkaya okumanız. Irazca’nın Dirliği Yılanların Öcü kitabının devam kitabı.
Gelelim kitaba; bu tarz romanlar bana saltanatın ne kadar lanet bir şey olduğunu hatırlatıyor her nedense… Cahilliğin had safada olduğu
Evimde rahat koltuğuma oturmuş bir vaziyette bu incelemeyi yazıcağım için şimdiden vicdan azabı çekiyorum.
Öncelikle Martin Eden Sadece bir aşk romanı yada bir macera romanı değildir! jack londan'ın hayatının bir bölümünün romana kurgulanmış halidir.
Zor zamanlarda hepimiz bir hedef oluşturur ve bu hedefe bağlı kalacağımızı söyleriz ama rahat
İçeriğinde “Aşk” , “Şiddet” ve “Yalnızlık” temalı çokça hikaye barındıran bir öyküler kitabı “Bazuka”.
Murat Uyurkulak “Tol” ve “Har” isimli kitaplarıyla beklentilerimi o kadar çok yükseltmişti ki, bu kitabın o beklentileri karşıladığını ne yazık ki söyleyemeyeceğim.
Kitap kötü mü, tabi ki hayır.
Hatta içerisinde “Kırmızı” ve “Kuş Yuvası” isimli iki öykü var ki; sırf bu iki öykü için bile kitaplığınızda muhakkak yer açıp, bu kitabı edinmelisiniz.
Naçizane bir ufak tavsiyem daha olacak...
Eğer ki, Murat Uyurkulak ile henüz tanışmadıysanız; kitaplarını okumaya “Bazuka” dan başlarsanız, çok daha lezzetli bir okuma gerçekleştireceksinizdir...
Kitap kokulu günler diliyorum. İyi okumalar...
Bir kitap düşünün ki yıllar sonra bile hatırlandığında burnunuzun direğini sızlatan. “Kız kardeşler arasında”, yazarın okuduğum ilk kitabıydı akıcılığı ve yazarın anlatırım tarzı etkilemişti beni. Sonra her çıkardığı kitabı yakından takip etmeye başladım. Özellikle bu kitabından sonra. Her satırında kendimden, hayatımdan, çocukluk yıllarımdan, geçmişimden, bu günümden ve hatta eminim ki geleceğimden birşeyler bulduğum, okurken bir sonraki sayfayı sabırsızlıkla beklediğim, beni her sayfasında farklı duygulara sürükleyen hayatımın kesitler bulduğum harika bir kitap. Kimi zaman Tully de kendinizi bulup işte aynı ben dediğiniz kimi zamanda Kate ile bütünleştiğiniz size ayna olacak iki karakter. İleride çocuklarıma okutup, gerçek dostlukların nasıl olduğunu, kardeş olmak için kardeş gibi hissetmek için kan bağından çok yürek bağına inanmaları gerektiğinin sayfalarda hayat bulmuş hali. Naçizane tavsiyem yanınızda bolca peçete bulundurun. Zira ben bunları yazarken bile o sayfalara geri dönüp gözlerim dolu oldu. Bir dostluk ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi.
Birincisi, "Çok yoğunum , hiç zamanım yok , bu kadar parayı nereden bulayım ? " gibi mazaretlere son verelim . Bunun bir ilacı var , o da ana işine "ODAKLANMA" diyorum ..